Krisdos’un Kutsal Dirliş Yortusu’na bir adım daha yaklaştık.
Kutsal Cuma. Krisdos’un ele veriliş günü. Kurtarıcımız Krisdos’un eziyetlere katlandığı ve çarmıha gerildiği gün.
Yukarı Oda’daki Son Yemek’ten sonra Krisdos, “öğrencileriyle birlikte dışarı çıkıp Kidron Vadisi’nin ötesine geçti. Orada bir bahçe vardı. Krisdos ve öğrencileri bu bahçeye girdiler (Yuhanna,18:1).
İncil’den okumaya devam edelim: “Sonra Getsemani denilen yere geldiler. İsa öğrencilerine, “Ben dua ederken siz burada oturun” dedi. Petrus’u, Yakup’u ve Yuhanna’yı yanına aldı. Hüzünlenmeye ve ağır bir sıkıntı duymaya başlamıştı. Onlara, “Ölesiye kederliyim” dedi. “Burada kalın, uyanık durun.”Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı. “Mümkünse o saati yaşamayayım” dedi. “Abba, Baba, senin için her şey mümkün, bu *kâseyi benden uzaklaştır. Ama benim değil, senin istediğin olsun.” Öğrencilerinin yanına döndüğünde onları uyumuş buldu. Petrus’a, “Simun” dedi, “Uyuyor musun? Bir saat uyanık kalamadın mı? Uyanık durup dua edin ki, ayartılmayasınız. Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür.”
Yine uzaklaştı, aynı sözleri tekrarlayarak dua etti. Geri geldiğinde öğrencilerini yine uyumuş buldu. Onların göz kapaklarına ağırlık çökmüştü. İsa’ya ne diyeceklerini bilemiyorlardı.İsa üçüncü kez yanlarına döndü, “Hâlâ uyuyor, dinleniyor musunuz?” dedi. “Yeter! Saat geldi. İşte İnsanoğlu günahkârların eline veriliyor.” (Markos, 14:32-42).
Yahuda İskaryot, yanında başkahinler, din bilginleri ve halkın ileri gelenleri tarafından gönderilmiş kılıçlı sopalı bir kalabalıkla Krisdos’un yanına vardı. Yahuda, “Kimi öpersem, İsa O’dur. O’nu tutuklayın, güvenlik altına alıp götürün” diye onlarla sözleşmişti.
Krisdos bir öpücükle ele veriliyordu.
Yahuda’nın bu davranışıyla sevgi ve dostluk işareti olan öpücüğün değeri lekeleniyordu. Bu öpücüğün bedeli otuz gümüştü. Bir dostluk otuz gümüşe satılmıştı.
Ve Krisdos ele verildi.
Bu olay, günahkar insanı kurtarmak için Tanrı’nın kurtuluş planının gizemli bir evresini teşkil ediyordu. Krisdos’un ele verilişinden sonra hüzün dolu bir başka tablo gözler önüne serilecekti. Bu hüzün dolu tabloda Krisdos Kudüs’e girdiğinde “Hozanna” diye bağıran insanların bu kez Krisdos hakkında “ haça ger, haça ger” haykırışları görülecekti.
Krisdos’un ele verilişi bizlere bir öğüdü olsa gerek:
Yaşamın her türlü olayları karşısında vaftiz antlarımıza sadık kalmamızı, yaşamımızı alt üst edebilecek, hatta nefes aldığımız her anı dayanılmaz kılacak olumsuz olaylarla karşılaştığımızda, Krisdos’u, sevinç nidalarıyla “Nerede senin Tanrın” sözlerini sarf etme cesaretini gösterecek olanların eline vermememizi hatırlatıyor.
Kutludur Tanrı. O’nun bizlere bahşettiği tüm yaşam günlerine yücelik olsun! Kainatı yoktan var eden Yaradan Tanrı, biz farkında olmadan bedenimizin her bir hücresini yenilemekte, iradesi doğrultusunda yaşamın sürekliliğini sağlamaktadır.
Her türlü yaşam şartlarında imanımızı güçlü kılması için Göksel Baba’mıza dua edelim.
https://www.facebook.com/krikor.damadyan/posts/2924059117829270
İlk yorum yapan siz olun