İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hayalet kentler

Sular altında kalanlar, mübadeleyle boşalanlar, büyükşehirlere göç verenler… Hepsinin farklı hikâyesi olsa da sonları aynı. Zamanında yüzlerce haneye ev sahipliği yapan Anadolu’daki bazı köyler, onca yaşanmışlığa rağmen artık sessizliğe gömülü. Son yıllarda ise filmlere ve fotoğraflara dekor olan köyler, pandemiye rağmen ziyaretçi akınına uğruyor

Ozan Ömer Kadüker

Yüzlerce yıl köylerde süren yaşamlar bazen bir anda bazen de içinde yaşayan insanların bile anlayamadığı kadar uzun bir zamana yayılarak yok oluyor. Köylerin bazısı baraj yapımı nedeniyle bazısı mübadele döneminde boşaltılmış. Elektriğin gelmemesi, tarım arazilerinin yetersizliği gibi farklı nedenlerle nüfusu yok olan köyler de var.

Sessizliğe gömülen köyler, tarihi yapıları ve doğasıyla günümüzde ise yerli ve yabancı turistleri kendisine çekiyor. Zamanın adeta durduğu bu köyler, birbirinden ilginç fotoğraf karelerine dekor oluşturmanın dışında birçok dizi, film ve klibin çekimi için de tercih ediliyor.

Türkiye’de öne çıkan hayalet kentleri derledik:

Pandemiye rağmen doluyor

Kayaköy (Muğla): Fethiye’nin 8 kilometre güneyinde bulunan ve antik dönemde Karmylassos olarak bilinen Kayaköy’ün geçmişi M.Ö. 3000’lere kadar gidiyor. Köy, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında bölgede yaşayan Rumların batı Trakya’daki Türkler ile mübadele edilmesi sonucu boşaltıldı. Terk edilen kentte her biri 50 metrekareden büyük olmayan manzara ve ışık açısından birbirinin önünü kapatmayan genellikle alt katları kiler olan ikişer katlı, girişte çatıdaki yağmur sularının toplandığı zemin altı sarnıçlarının olduğu 350-400 ev bulunuyor. Evlerin ahşap olan kapı pencere ve üst örtü sistemleri ise doğal etkenlerle tahrip olmuş. Ayrıca köyde çok sayıda şapel, 2 büyük kilise, 1 okul binası ile 1 gümrük binası bulunuyor. Mabel Matiz’in Toy klibini çekmesiyle popülerleşen köye son yıllarda gezginler büyük ilgi gösteriyor. Kış aylarında sislerin arasında kalan görüntüsüyle dikkat çeken köy, pandemiye rağmen ziyaretçi akınına uğruyor.

5 kişi yaşıyor

Lübbey (İzmir): İzmir’in Ödemiş ilçesindeki Lübbey Köyü, 30 yıl önce elektrik ve geniş tarım arazisi olmaması nedeniyle terk edilmeye başlandı. Bugün nüfusu 5’e düşen köy doğası ve tarihi evleriyle dikkat çekiyor. Geçmişi antik çağlara uzanan köyde, Osmanlı Dönemi’nden kalan birçok ev bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Kentsel Sit Alanı ilan edilen ve 44 sivil mimari örneğiyle 4 anıtsal yapı bulunan Lübbey’in yürütülecek çalışmalarla cazibe merkezi olması amaçlanıyor.

Üç medeniyetten izler

Sandima (Muğla): Bodrum Yalıkavak’a bağlı Sandima’nın tarihi 600 yıllık. Üç ayrı medeniyetin izlerini taşıyan köy, Yalıkavak’ın ilk yerleşim yeri olarak biliniyor. Mübadelenin ardından terk edilen köy, Kentsel Sit Alanı ilan edildi. Köyde mülk sahibi olarak sadece iki resim ve heykel sanatçısı yaşıyor. Ayrıca hurdacılar ve çobanların mesken yeri haline gelen köyün şu anki durumundan eski mülk sahipleri şikâyetçiler. Çobanlar ve hurdacıların Sandima’dan çıkarılıp köyün turizme kazandırılması isteniyor.

Sular altında kaldı

Savaşan Köyü (Şanlıurfa): Şanlıurfa’daki Halfeti’nin bazı köyleri, 2000 yılında yapılan barajla sular altında kaldı. 2013 yılında “Sakin şehir” ağına dahil edilen Halfeti’nin su altında kalan köylerinden biri de Savaşan Köyü. Halfeti’nin simgesi haline gelen ‘Batık camiye’ de ev sahipliği yapan köy, ilçede gerçekleştirilen tekne turlarının en önemli rotasını oluşturuyor. Bu gezide su altında kalan evler, ağaçlar, camiler, mağaralar ile yamaca kurulu olan terk edilmiş evler görülebiliyor. Önümüzdeki yıllar için su üstünde kalmış evlerin butik otel, restoran, çay bahçesi gibi mekânlara dönüştürülmesi hedefleniyor.

Güneşin son battığı köy

Dereköy (Çanakkale): Türkiye’nin en büyük adası olan Çanakkale’de yer alan Gökçeada, eski Rum köyleriyle öne çıkıyor. Yerel lezzetlerin sunulduğu renkli kafeleriyle Zeytinli Köy, kuşbakışı deniz manzarasıyla Kaleköy, volkanik Aya Dimitri tepesinin yamacına kurulan Tepeköy bu köylerden bazıları. Ancak adanın en batı kısmında yer alan Dereköy, terk edilmiş eski Rum evleriyle tam bir hayalet köy görünümünde. Stratejik konumu ve Pirgos Limanı sayesinde, geçmişte diğer köylere göre ekonomik ve sosyal açıdan daha fazla gelişim gösteren bu köy, Halakasi ve Madrabodus tepelerinin yamacında kurulu.

Zamanında 1950 haneyle adanın hatta Türkiye’nin en büyük ve kalabalık köyüyken bugün sokaklarında sessizlik hakim. 1960 ile 1970 yılları arasında evlerini terk eden Rumlar’dan bazıları yaz aylarında ziyarete gelse de kış aylarında köyde neredeyse kimse yaşamıyor. Türkiye’de güneşin en son battığı bu sessiz köyde, 1800’lü yıların başında inşa edilmiş iki kilise var. Biri köyün girişindeki Hagia Marina, diğeri ise çarşıdaki Koimesis Tis Theotokos Kilisesi.


Milliyet Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.