İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bir çocukluk ‘hatırası’ olarak Maraş katliamı

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***
Memet KILIÇ*

Erdoğan “Afedersiniz Ermeni dediğinde veya meydanlarda ‘Kılıçdaroğlu Aleviliğini söyle” dediğinde neden benim kötü çocukluk hatıralarım canlanır?

Alaatin Çakıcı hapisten çıkartılıp, ana muhalefet partisi liderine hakaret ve tehdit ettirtildiiğinde;

Mafya ve devlet ilişkilerinin sembol figürleri Mehmet Ağar ve Alaatin Çakıcı hatıra fotoğrafı çektirdiklerinde;

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın: ‘HDP kamilen itlafı gereken haşere sürüsüdür’ dediğinde;

MHP Genel Başkanı Bahçeli Twitter üzerinden ‘Zehirli haşeratla mücadele milli haysiyete muhteşem hizmettir. Bölücülükle mücadele istiklalimize onur verici destektir. Artık seçenek kalmamıştır: Ya terörizm ya temizlik, ya bölücülük ya da huzur. Her siyasi parti tarafını ve tercihini yapmalıdır(16.12.2020)’ dediğinde neden benim kötü çocukluk anılarım canlanır?

8 Haziran 1978’de ise Malatya’da Alevi katlıamı denemesi yapıldı.

19 ve 26 Aralık 1978 tarihleri arasında Maraş’ta büyük bir Alevi katliamı yaşandı. Her ikisine de ilişkin 11 yaşında bir çocuk olarak kötü anılarım vardır.

Malatya da Fay Hattında

Kurşunlanarak yaralanan bir akrabamızın perde arkasındaki kanlı parkasına ve üzerindeki kurşun deliklerine korkuyla bakmaktan kendimizi alamazdık biz çocuklar.

Hamido olarak da bilinen Malatya belediye başkanı Hamit Fendoğlu’nun evine gönderilen paketteki bomba ile 7 Haziran 1978 tarihinde öldürülmesi, önceden yaratılan gerilim ortamının ortasına bomba olarak atılmıştı. Aynı bombadan Pazarcık/Kahramanmaraş CHP İlçe Başkanı Memiş Özdal’a, Adıyaman Emniyet Müdür Yardımcısı Abdülkadir Oltu’ya da gönderilmiş olması, işin küçük bir ekibin işi olmadığını ortaya koyuyor. Araştırmacılar bombaların ancak Ankara Nükleer Araştırma Merkezi’nde üretilebileceğini açıklamışlardı. Orada çalışan Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Muharrem Şemsek ve birkaç kişi gözaltına alınmış, ama tekrar serbest bırakılmıştı.

Soğuk savaş döneminde sol ve sosyalizme karşı ABD’nin NATO aracılığı ile yürüttüğü kanlı terör ‘Stay Behind’ organizasyonu ile vücut buluyordu. Bu organizasyon İtalya’da ‘Gladio, başka ülkelerdi ‘Deep State’, Türkiye’de ise ‘Derin Devlet’ olarak anıldı. Ordu unsurlarının ülkelerdeki faşist ve psikopat unsurları ölüm makinası olarak kullanmaları üzerine kurulmuştu. Bombanın kim veya hangi kuruluş tarafından gönderildiği hakkında görüş birliği olmamakla birlikte, ilerleyen günlerde gazetelerin yayınladığı haberlere göre

Maraş Katliamı Planlıydı

Hapishane müdürü olan amcamın oğlunun Maraş’tan ancak askeri bir araç ile çıkabilmesi ve oradaki korkunç katliamı çaresizce görmüş olması konuşulur, biz çocuklar girince ortama konu değiştirilirdi.

Yedi gün süren bir pogromun acı anıları, üniversite o olayları çocuk olarak yaşamış ve başka kentlere göç etmek zorunda kalmış arkadaşlarımızın anlatımıyla tamamlanıyordu.

Resmi rakamlara göre 120 insan öldürüldü. Ancak birçok Alevinin akrabalarının dağ köylerine götürerek sırladıkları (defnettikleri) ve bu nedenle istatistiğin gerçeği yansıtmadığı söylenir.

Tüm bu olaylarda geniş güruhu harekete geçirmede düzenli ekilen mezhep nefreti yanında hep yağmacı dürtüler de rol oynamıştır. Aleviler ne zaman şehre inip iş güç sahibi olsalar, mallarına bir çökülür. Alevilere ait 200’ün üzerinde ev 100’e yakın işyeri yağmalandı, yakıldı ve tahrip edildi.

İşi tetikleyenler hep arka planda kalabildiklerinden ve gerçek bir yüzleşme hiç yapılmadığından bu olaylar tekrar eder gider. Yirmi üç yıl süren davalar sonunda katliamda önemli rol oynayan 68 kişiye hiç ulaşılamadı. 1991 yılına gelindiğinde bu olaylardan sorumlu olan hiçbir kişi kalmamıştı hapiste.

Mağdurların avukatları Ceyhun Can 10 Eylül 1979’da, Halil Sıtkı Güllüoğlu 3 Şubat 1980’de ve Ahmet Albay 3 Mayıs 1980’de öldürüldü. Sanıklardan Ökkeş Kenger (Şendiller) 1991 yılında Refah Partisi ile ittifak yapan MÇP’den (eski MHP) Kahramanmaraş milletvekili seçildi. Daha sonra Büyük Birlik Partisi’ne geçti.

Maraş Katliamı Nasıl Tetiklendi?

Türk ve müslümanlara sosyalist ülkelerde işkence edildiği konusu üzerine kurgulanmış ve türkçü-islamcı nefreti körüklemeyi hedefleyen film ‚Güneş Ne Zaman Doğacak‘ 19 Aralık’ta Maraş’taki Çiçek Sineması’ndna gösterime girer. İzleyici kitlesi faşistlerden oluşan bu film gösterilirken, sinemaya bir ses bombası atılır. Bazı olayları tetiklemek için Alevileri öldürmekten (Sivas Katliamı) geri durmayan gizli el, faşistleri harekete geçirmek için ses bombası ile yetinir. Daha sonra Şendiller soyadını alan Ökkeş Kenger o gece filmi sinemanın arka tarafından, ses bombasına uzak noktasından izlemektedir. Patlamadan hemen sonra Ankara Ülkücü Gençlik Derneğine telefon ederek yardım talebinde bulunmuştur. Türkiye’deki Ülkü Gençlik Derneği o yıl kurulmuş, kurucu başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve ikinci başkan Susurluk Olayı’nda ölen Abdullah Çatlı’dır. Muhsin Yazıcıoğlu Bahçelievler ve Kahramanmaraş katliamlarıyla suçlandı, ama beraat etti. Büyük Birlik Partisi’ni kuran Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopteri 25 Mart 2009 tarihinde Kahramanmaraş mitinginden dönerken düşmüştür.

Dışarıdan gelen organize bir grup ‚ülkücü‘ ‚Kanımız aksa da zafer islamın‘ ve ‚Müslüman Türkiye‘ sloganlarıyla seyircileri harekete geçirmiş ve CHP il merkezine, PTT ve Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) binalarına saldırmışlardır.

Ertesi gün Alevilerin yoğunlukla oturduğu Yörükselim Mahallesi’nde bir kahvehane bombalanarak Gıjgın Dede olarak anılan bir Alevi dedesi öldürüldü. 21 Aralık günü ise kendilerine önceden öldürülecekleri bildirilen iki sol görüşlü öğretmen Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu öldürüldüler. Bu öğretmenlere yönelik ön tekdit valiye bildirilmişti.

Vali Tahsin Soylu olayların bastırılması için askeri güç talep etmiş, ancak talebi uygun görülmemiştir. 12 Eylül darbecisi Kenan Evren zamanın başbakanı Bülent Ecevit’ten sıkıyönetim ilanı almaya çalışmaktadır ve askeri darbenin yollarını hazırlamaktadır.

24 Aralık’ta kentteki bütün polisler görev dışı bırakılmış ve Alevi halk saldırganlara adeta teslim edilmiştir.

Sığ Devlet ve Mafya

O coğrafyada devlet ne zaman zayıflasa mafya ve mafya yöntemlerine sığınmıştır. Teşkilat-I Mahsusa’nın Osmanlının çöküş dönemi olan 1911 de kurulup 1914’te savunma bakanlığına bağlanması tesadüf değildir. Topal Osman, Peker ve Çakıcı’nın örnek alınacak şahsiyetler olarak gösterilmesi de bu zayıflığın ifadesidir.

Daha sonra istifa etmek zorunda kalan dönemin İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı bir araştırma ekibi kurmuş ancak bu ekibin raporu saklanmıştır. O raporda katliamın planlayıcılarının “26 seyyar piyango bayisi görünümünde şehre geldikleri saptanmıştır” denildiği ve Bahçelievler Katliamı sanıklarından Ünal Osmanağaoğlu, Haluk Kırcı, Bünyamin Adanalı, Ahmet Ercüment Gedikli gibi isimlerin katliamın yaşandığı günlerde Kahramanmaraş’ta olduklarının tesbit edildiği bu güne kadar var olan güçlü iddialardır.

Neden o bölge?

Soğuk savaş döneminde siyasal islam ve faşist ideolojiyi Orta Doğu’da sosyalist ve sol düşünceye karşı destekleyen ABD, kendi derin devleti (Deep State) ile aktifti.

ABD Büyükelçiliği ikinci katibi Robert Alexander Peck o dönemde Türkiye’nin gerilim hatlarında dolaşıyor, çünkü Evevit hükümeti ile sol ikdidar olmuş ve bu ABD ve Türkiye’nin derin devletini rahatsız etmişti.

Katliamdan hemen sonra İçişleri Bakanı olan Hasan Fehmi Güneş, Peck’in o bölgede yaptığı görüşmelerde bölgenin demografik yapısı ve guruplar hakkında bilgi topladığı, çatışma çıksa kimler arasında çıkabileceği ve hangi konuların çatışmaya neden olabileceği sorularını sorumuş olduğunu bildirir.

Aynı Robert Alexander Peck Çorum olaylarından önce Çorum’da MHP’li il yöneticileriyle, Vali ve CHP’li Belediye Başkanı Turhan Kılıçoğlu’yla görüşür. Çorum’dan sonra Amasya ve Tokat’a gider.

Maraş eskiden beri suni gerilimde

Aşık Mahzuni Şerif’in 11 Haziran 1967 Elbistan/Maraş konserini bahane edip, ertesi gün Alevi köylülerin pazar yerindeki mallarını yağmalayan, canlarına kasdeden güruhun aynı zamanda hareket noktası, pazarına ortak olan Alevi’yi pazardan çıkarmaktır. Bu olaylardan sonra olanağı olanlar başka şehirlere göçmüşlerdir.

1857 yılında, çok sayıda Çerkez ve Kafkasyalı muhacirin Maraş’a yerleştirilmesinin planlanmasına ve bazı muhacirlerin Elbistan’da misafir edilmesine Zeytun Ermenileri tepki gösterdiler. 1877-78 Rus savaşında başarısız olan islamcılar ‚arkamızdan vurulduk, cami yakıldı, eşkıyalığı meslek edindiler, vergi ödemiyorlar‘ gibi standart yalanları ve daha öncesinde ‚ıslah kanunu, önceden silahsızlandırma‘ gibi hazırlar ile Ermeni halkı katletmişlerdir. Aynı bahane ve tedbirleri daha sonra 1938 Dersim katliamında da kullanmışlardır.

Maraş’ın Terrolar bölgesine Suriyeli cihatçıların yerleştirilmeye çalışılması (2016), islamcıların geleceğe yönelik iğrenç niyetlerinin dışa vurumudur.

Tehlike kapıda

Türkiye’de islamcılar dışarda diplomasi, içerde ekonomiyi bitirdiler ve ideolojik olarak iflas ettiler. Can havli ile sarıldıkları ırkçılar ile memleketi iyi bir yere götürmüyorlar. Bu yağmacı zihniyet sadece karşısında ciddi bir direnç görüp, kendisinin de kaybedebileceğini görürse çakallar gibi korkar ve saldırıdan geri durur!

* Av. Memet Kılıç, 17. Dönem Almanya Federal Parlamentosu Milletvekili


Artı Gerçek

Yorumlar kapatıldı.