İra Tzourou
Aşod Zoryan, 1905 yılında Türkiye’nin kuzey kıyısındaki bir sahil kasabası olan Giresun’da doğdu. Babası Apig ünlü bir avukattı ve annesi (ne yazık ki adını bilmiyoruz) piyano çalan eğitimli bir kadındı. Dede Harutyun Zoryan ise Trabzon’un tanınmış tüccarlarındandı. Zamanında son derece ilerici değerlere sahip olan Harutyun iki oğlu Apik ve Yervant’ın üniversite eğitimi almasını sağladı. Büyük oğlu Apik’in avukat olduğunu görecek kadar yaşadı, ancak 1895’te II. Abdülhamid’in emriyle Hamidiye birlikleri tarafından küçük oğlu Yervant’ın geleceğini göremeden öldürüldü. Yervant ise 1920’lerde Halep Devleti’nin kıdemli baş muhasebecisi ve saymanı oldu ve 1943’te emekli olana kadar çalıştı. Ermeni toplumuna, özellikle genç Ermenilere güçlü bir şekilde bağlıydı. Onun konumu, birçok yurttaşına iş olanakları açmasını sağladı. 25 yıl boyunca AGBU’da önemli görevlerde bulundu ve 1931’de Ermeni gençleri arasında eğitim ve mesleki eğitimi savunmaya devam eden AGBU Ermeni Gençlik Derneği’ni kurdu. 1946-1947’de, dağılmış Ermenileri Sovyet Ermenistanı’na gönderme çabalarında önemli bir rol oynadı. Aşhod, çok sonraki senelerde Nansen pasaportunu kullanarak Halep’teki amcası Yervant’ı ve ailesini düzenli olarak ziyaret ederdi.
Aşod iki kız kardeşi Araksi ve Kristina gibi, 1915’teki trajik olaylara kadar yerel Ermeni Okulu’na kaydoldu. Bu korkunç olaylar sırasında, fanatik bir Türk güruhu babası Apik’i evinden alıp acımasızca öldürüldüğü yakındaki tepelere götürdü. Bir ata bindirilip götürülen babanın figürü, kardeşlerin hayatları boyunca unutamadıkları bir kare olarak hafızalarında kaldı. Ailenin geri kalanı, Türkiye’nin dört bir yanındaki toplam Ermeni nüfusu gibi, evlerini terk etmek zorunda kaldı ve güneye doğru sürüldü.
Şebinkarahisar’da bir Türk, Aşod ve kız kardeşlerinden birini satın aldığında henüz çocuk yaşlardaydılar. Kısa bir süre sonra “sahipleri” öldüğünde başka bir aile, 2 çocuğa sahiplendi ve Aşod’un adını Hüseyin olarak değiştirdi. Bir süre sonra Girasun’dan genç bir Türk iki kardeşi tanıdı. Dönemin yasasına göre iki kardeşi satın aldı ve Zoryan ailesinin Trabzon’da bullunan mallarına el koyma umuduyla onları şehre geri götürdü. Fakat Trabzona vardıklarında tüm mülkler yağmalanmıştı. Mecburen tekrar geri döndükleri Girasun’da Aşod ve kız kardeşi, Bağdatlı bir Arap subayla evli olan bir kuzenini tesadüfen buldu. Kısa süre sonra güvenliklerini garanti eden bu küçük aileye katıldılar. Yeni aileleri Kayseri üzerinden İstanbul’a ve daha sonra Gürcistan’ın sahil kenti Batum’a taşındılar.
15 yaşında bir genç olan Aşod, şans eseri dayısı Vahan Balaryan’ın yakınlardaki bir şehir olan Sohum’da yaşadığını duyar. Dayı yeğenlarinin hayatta olması sevinci ile iki genci bir dönem yanına alır. Ancak 1921’in başlarında, kuzenlerinin kocası gençleri yanına almak ister ve İstanbul’a götürür. Bu büyük şehirde Aşod, Ermeni Yesayan Yetimhanesine kaydolur. Yetimhanede Aşod’un yeteneklerini “keşfederler” ve derhal sanat eğitimi alması için Viyana’ya göndermeye karar verirler. Aşod kardeşini yetimhanede bırakır ve eğitim için Viyanaya gider. Ressam yaşamının son dönemlerinde iki kız kardeşinin de Amerika’da olduklarını öğrendiği vakit Worcester, Massachusetts’e gider, orada da sanat eserleri yarattır.
Aşod, Eylül 1922’de vardığı Viyana’da Wiener Kunstschule Sanat okulunda üç yıl okur ve ardından Profesör Umberto Coromaldi’nin rehberliğinde Roma Güzel Sanatlar Akademisi’nde üç yıl daha eğitim alır. Aynı zamanda, Academie de France’da Villa Medicis’te (1926-1928) derslere de katılır.
Roma’da bulunduğu dönem Aşod Zoryan, Circolo Artistico Bienali’ne katılır. Bu sergi onun sanat çevresindeki ilk deneyimidir. 1929 Eylülünün ikinci yarısında yirmi yaşında akendi yakları üzerine basabilen bir genç olarak, İskenderiye’ye taşınan dayısı Vahan’ın yanına gider.
İskenderiye o zamanlar güzel bir kozmopolit sahil kentiydi. Zoryan bu şehirde 12 mutlu yıl yaşadı. İlk olarak Boğosyan Ermeni Okulu’nda (1941 yılına kadar) resim öğretmeni olarak çalıştı. Ayrıca İskenderiye’nin yıllık sanat salonunda sanatsal eserleriyle aktif olarak yer aldı.
1939’da tek kişilik sergisini 6-16 Şubat’ta Galerie Grégoire’da gerçekleştirdi. Bu sergi büyük bir başarıydı ve İskenderiye’deki yaşamının ve sanat kariyerinin doruk noktası olarak kabul edilebilir.
1941 yılında Naziler, İskenderiye’deki İngiliz deniz üssünü birkaç kez bombaladı. Zaman zaman bazı bombalar şehrin kalbine isabet etti ve yüzlerce kişi öldü. Sonuç olarak, Kahire’ye kaçan Zoryan ve dayısının ailesi de dahil olmak üzere panik yaşayan binlerce insan şehirden kaçtı.
1941 den sonra hayatında daha başarılı ve müreffeh yeni bir yaşam dönemi başladı. Boulaq’taki Kalousdian Ermeni Okulu’nda resim öğretmeni olarak işe alındı. 1952’de tamamen yaratıcı faaliyetlerine konsantre olabilmek için bu işten ayrıldı. Studyosunda özel bir sanat okulu açarak genç nesile ders vermeye başladı. Bu okulda, her iki cinsiyetten birçok genç öğrenciye sanatın temellerini öğretti. Zoryanın sağlık sorunları nedeni ile okul 1968’de kapatıldı. Dershanenin kapatılması, 10-28 Şubat 1969’da Kahire’deki Fransız Kültür Merkezi’nde düzenlenen son tek kişilik sergisinin açılışından hemen önceydi.
Zoryan’ın öğrencileri arasından bazılarının isimlerinden bahsedebiliriz: Harmig Balaryan (dayısının kızı), Nora İpekyan, Eliz Partan, Joseph Egoyan, Şuşan Devletyan-Egoyan, Rose Papazyan, Chant Avedisyan, Vahé Varjabedyan, Laila Ezzat ve Mervat Refaat. Ayrıca, eskizler çizmek için zaman zaman okulunu ziyaret edenler arasında ressam Herant Antranikyan (1909 – 1963) da bulunmaktaydı. Burada, Mısır Kraliçesi Farida’nın 1948’in sonlarında Kral Faruk’dan (Mısır’ın son kralı) boşandıktan sonra 1950’lerin başlarında Zoryan okulunda okuduğunu belirtmekte fayda var. Ayrıca Fransız hükümetinden onur ödülleri alan karikatürist Edmond Kiraz, Zoryan’ın öğrencilerinden biriydi.
1940’larda Zoryan, Kahire’de üç kişisel sergi düzenledi. Hotel Continental’da (1942); Société Orientale de Publicité’de (1944) ve Galeri ADAM’da (1948).
Tüm bu sergilerin oldukça başarılı olması, Kahire’deki parlak kariyerinin yolunu açtı. Ünlü ve müreffeh bir hale geldi ve sonuç olarak, daha cesur ve daha basitleştirilmiş bir stile, önemsiz ayrıntılardan arınmış ve parlak, doygun “Fauvist” renkler kullanarak, İtalyan akademisini aşmayı başardı.
On kişisel serginin yanı sıra Zoryan, Kahire, İskenderiye ve yurtdışında birçok karma sergiye katıldı. Bazılarından bahsetmek gerekirse; Kahire ve İskenderiye’nin yıllık salonlarında yaptığı katılımlardan İskenderiye Bienali (1955 ve 1957), Paris’in kış salonu (1952), Kahire’de (1945, 1958 ve 1962’de) ve İskenderiye’de (1953’te), Armeno-Mısır sanatçılarının dört büyük sergisinde yer aldı.
Kuşkusuz, Zoryan doğa ve yaşamdaki güzelliği (özellikle kadın güzelliğini) sanatıyla ifade eden bir sanatçıydı. İki eseri onun şaheseri olarak iddia edilebilir. Bu eserlerden birincisi , büyük dikey “Ermeni Halk Dansları Topluluğu” 180 x 450 cm., ikincisi ise 120 x 92 cm boyutlarında “Pamuk Toplayıcılar” başlıklı, yatay panoramik çalışmalardır.
Bu çalışmalardan ilki 1966’da yapıldı. Son derece hassas bir şekilde, airbrush ile püskürtülen renkli yağlı boyalar kullanıldı. Kompozisyon simetrik olarak dengelenmiştir ve kahverengilerin, grilerin, küçük mavi ve kırmızının renk uyumları güzel bir şekilde işlenmiştir. Bununla birlikte, kahverengiler ve mavilerle hassas bir şekilde renklendirilen “baskın” renk beyazdır ve tuvalin% 75’ini kaplar. Bu devasa eserin icrasında ustasına yardım eden yetenekli Eliz Partam (1930-2007) da burada belirtilmelidir.
İkinci şaheser, 1968’de yapılan ve Zoryan’ın son eserlerinden biri olan “Pamuk Toplayıcıları” dır. Kahire’deki Mazlumyan koleksiyonundaki bu paha biçilmez eser, zemine düz olarak yerleştirilmiş tuvale boya damlatmak (action painting) gibi modern yöntemlerle yapılmıştır.
Son olarak, sanatçının “İsa’nın Dirilişi” başlıklı önemli bir dini tablosundan söz edilebilir. Bu eser özellikle Kahire’deki Ermeni Ortodoks Kilisesi için 1944 yılında yapılmıştır.
Zoryan hiç evlenmedi, 4 Haziran 1970’te Kahire’de öldü. Ressamın Amerika’da yaşıyan kız kardeşleri, Zoryan’ın ölümü ardından Edmont Azadyan’dan evrak işlerini hazırlaması için 1970’te Mısır’a gitmesini istediler. Amaçları ressamın 100 eserini Ermenistan’a bağışlamaktı. Sovyet büyükelçiliğinin bürokrasi işlemlerini Azadyan üstlendi. Dr. K. Mazloumyan’ın yardımları ile eserlerin Ermenistan’a ulaşması dört yıl sürdü. Günümüzde bu eserler Ermenistan Ulusal Resim Galerisinde sergilenmektedir.
Dip Notlar :
- Editör ve köşe yazarı Edmont Y. Azadyan, Michigan Detroit’teki Alex ve Marie Manoogian Müzesi Danışmanıdır. Diaspora’nın Ermenistan Kültür Bakanlığı Danışmanı ve Ermenistan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi üyesidir. Ermeni gazetesi Zartonk’un editör yardımcısı ve Mısır’ın Kahire kentindeki Arev gazetesinin yazı işleri müdürü olarak da görev yapmıştır. Ermenistan Demokratik Liberal Partisi’nin lideridir. Azadyan, Portreler ve Profiller, Gözlemler ve Eleştiriler ve Güncel Tarih dahil olmak üzere Ermenice ve İngilizce dillerinde kitaplar yazmıştır. Günlük gazete ve edebiyat dergilerinde 1500’den fazla makale, kitap eleştirisi ve deneme yayınlamıştır. İki dilli son yayını ünlü Ermeni şair Vahan Tekeyan’a ithaf edilmiştir.
- Dr. Yervant Zoryan, dünya çapında yaklaşık 10.200 çalışanı olan Synopsys Inc.’in baş mimarı ,aynı zamanda 700 kişiyi istihdam eden Ermenistan yan kuruluşunun da başkanı ressam Aşod Zoryanın baba tarafından akrabasıdır. Metnin başında söz edilen Yervant Zoryan dedesidir. Dr. Zoryan 35 ABD patentine sahiptir, dört kitap yazmıştır, 350’nin üzerinde makale yayınlamış ve çok sayıda en iyi makale ödülünü almıştır. 1999 yılından bu yana IEEE Üyesi olan Dr. Zoryan, BIST’e yaptığı katkılardan ötürü 2005 yılında prestijli Endüstriyel Öncü Ödülü’nü ve diplomasi alanında IEEE Hans Karlsson Ödülü’nü 2006’da aldı. TTTC’ye liderlik ettiği için IEEE Üstün Hizmetler Ödülü’nü, EDA’ya olağanüstü katkılarından dolayı IEEE Değerli Ödülü’nü ve 2014’te Ermenistan Cumhuriyeti Ulusal Bilim Madalyası’nı aldı. Şu anda Dr. Zoryan, Ermenistan’da bilişim sektörünün refahını sağlamak ve genç Ermeniler arasında teknolojik eğitimi teşvik etmek için çeşitli girişimlerde yer almaktadır. Ona göre profesyonel eğitim güçlü bir silahtır. Nitekim ataları için sadece başarıya giden bir yol değil, kelimenin tam anlamıyla bir hayatta kalma aracı olarak eğitim hayatın ön planındadır. Yervant Zoryan çocuk yaşta Kahire’yi ziyaret ettiklerinde çok sayıda ünlünün portrelerini çizen amcası Aşodu anılarında yad eder.“Benimle ve kız kardeşlerimle sık sık oynadığını hatırlıyorum ama hiç evlenmedi ve hiç çocuğu olmadı. Çocukluk yıllarına ait anıları her zaman onu rahatsız ediyor gibiydi, ”diye hatırlıyor Yervant.
Kaynaklar :
Aurora Humanitarian Initiative Charitable Foundation
Armenian General Benevolent Unıon, Egypt
The Armenian Mirror-Spectator.
İlk yorum yapan siz olun