Ahmet Hakan
19 Ekim 2020
Denizli Valisi, Denizli sokaklarında gerçekleştirdiği korona teftişinde şu iki olaya imza attı:
BİR: Döner ustası kendisini pek takmayınca dönerciyi kapattırdı. İKİ: Bu olayın ardından yaptığı yazılı açıklamada ifade ve imla açısından Türkçeyi resmen katletti.
*
Denizli Valisi’ne acilen şu kurslara gitmesini hararetle tavsiye ediyorum:
ÖFKE KONTROLÜ KURSU
“Ben valiyim. Döner ustası beni nasıl tanımaz? Kapısına koskoca vali gelmiş. Nasıl olur da hiç takmaz” diye düşünerek…
Dükkânın kapısına kilit vurdurmamayı öğrenmek için böyle bir kursa gitmesi şart.
*
TÜRKÇE İMLA KURSU
Ayrı yazılması gereken -de’lerin ayrı yazılmasını öğrenmeli Vali Bey… Ayrıca virgüllerin ve noktaların yerleri meselesini de çözmeli.
“Yazılı açıklamaları ben yapmıyorum, ekibim yapıyor” diyorsa…
O zaman da ekibini bu kursa yollamalı.
*
KOMPOZİSYON KURSU
Öznesi, yüklemi belli cümle kurmayı öğrenmek için… Yazarak kendini iyi ifade edebilme yeteneğini kazanmak için… Cümleleri uzatarak içinden çıkılmaz hale getirmemek için… Böyle bir kursa gitmesi şart.
Bu konuda da sorumluluğu ekibine atıyorsa…
Bu kursa da ekibini yollamalı.
*
DÖNERCİLİK KURSU
Vali Bey, teftiş sırasında tezgâhta çalışan döner ustası arkadaşa, “Senin niye eldivenin yok” diye çıkışıyor. Mevzuat bu konuda ne diyor acaba? Döner ustası, eldiven takmalı mı? Bir de döner ustası, bir an bile olsa döneri çevirmeyi bırakırsa… O döner yanar mı, yanmaz mı?
Kısacası Vali Bey’in bu soruların cevabını öğrenmek için bir döner kursu görmesi de şart gibi.
ABDİ İPEKÇİ’NİN YENİ HALİ
PANDEMİ döneminin sokağa çıkma yasağından yararlanılarak çok daha erken bitirilebilirdi.
Biraz geç bitirildi.
Ama yine de bittiğinde ortaya harika bir sonuç çıktı.
İstanbul’un en ünlü caddelerinden biri olan Nişantaşı’ndaki Abdi İpekçi Caddesi’nden söz ediyorum.
*
Dün Abdi İpekçi’de takıldım biraz.
Sonbaharın ve yağmurun da etkisiyle gözüme öyle güzel göründü ki…
Meydana bakan bir kafede otururken “Adeta Roma azizim” deyiverdim.
BAŞARILI BİR TANITIM: NASIL BAŞLADI/ NASIL BİTTİ
İSTANBUL Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu başarılı mı, değil mi?
Bu sorunun cevabını vermek için henüz erken.
*
Ama Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medyada başlattığı “Nasıl başladı/ Nasıl bitti” kampanyası…
Kesinlikle başarılı bir kampanya…
*
O kadar başarılı ki…
Kampanyada kullanılan yöntemi, iktidar mensupları da yoğun biçimde kullandılar, kullanıyorlar.
İKİ ŞEY SÖYLEYECEĞİM
– BİR: Ülkemizde yaşayan bir vatandaşımız, bir siyasetçimiz, bir aydınımız… Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaşta tarafsız kalabilir. Hatta ve hatta Ermenistan’ın tezlerini savunabilir. Hiçbir vatandaşımız, hiçbir siyasetçimiz, hiçbir aydınımız, bu konuda farklı düşünüyor diye… Hedef gösterilmemeli, linç edilmemeli, tehdit edilmemeli. Hele hele bu kişilerin ifade özgürlüğünün kısıtlanması, akıllardan bile geçmemeli. Tehdit edilenler, ilgili makamlar tarafından derhal etkili biçimde korunmaya alınmalı.
– İKİ: Azerbaycan-Ermenistan meselesinde farklı fikirler ileri sürenler, bazı tehditlere maruz kalıyorlar diye eleştirilmeyecekler mi? Tabii ki eleştirilecekler. Tabii ki tezlerine itiraz edilecek. Tek şart var: Bunun ölçülü, uygar ve tartışma adabına uygun bir dil ve üslupla yapılması… Ayrıca tehdit diline, linç üslubuna ve hedef gösterme yaklaşımına da asla tolerans gösterilmemeli. Bu ülkede bu tür görüşlerin rahatlıkla dile getiriliyor olması lazım. Bunun ülkemizin gücü ve zenginliği olduğunu hepimizin görmesi lazım.
HRANT DİNK ŞÖYLE DEMİŞTİ
VİDEOSU var.
Hrant Dink, Karabağ konusunda konuşuyor.
Söylediği cümle şu:
*
“Açık ve net söylüyorum: Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesi lazım.”
*
Hrant Dink gerçekten başkaydı.
Bambaşka!
YIRTIK ÇORAP
BAYAĞI janjanlı ve pahalı bir marka olan Gucci’nin bin üç yüz liraya sattığı kadın çorabını gördünüz mü?
Adamlar resmen çorabı alıp çeşitli yerlerinden çekiştirip yırtmışlar ve hiç utanmadan bunu vitrine koymuşlar.
Bu durumda soralım:
Bazı hanımlar…
Semt pazarından pek ucuza bir çorap satın alsalar…
Çorabın sağını solunu çekiştirip yırttıktan sonra giyseler…
Ve soran sormayana da “Gucci’den aldım şekerim” diye hava atsalar…
Gucci’ye amma gol olur ha!
SCOOTER VE ‘BİN BİN’
BEN hep tek bir şirket var sanıyordum, meğer scooter olayında “Bin Bin” diye bir alternatif daha varmış.
Şöyle bir inceledim “Bin Bin” olayını…
Bunların scooter’larının…
Motor gücü daha yüksek, yokuşları daha iyi çıkıyor, daha hızlı kaçıyor falan.
Sonuç?
Sonuç şu: Rekabet, kaliteyi arttırıyor.
*
Bu arada “Bin Bin” ile Tuzla Belediyesi ortak bir projeye imza atarak…
Scooter’lı zabıta olayını başlatmışlar.
Harika bir fikir.
Başka belediyeler de bu yöntemi zabıtaları için deneyebilirler.
*
Son olarak scooter’larla ilgili şu üç saptamayı da yapayım:
*
– BİR: Önceleri bir zevk ve eğlence aracı olarak görülen scooter, artık tamamen ulaşım aracına dönmüş durumda.
– İKİ: Galiba bir türlü çözülemeyen İstanbul’un trafik sorununu, kısmen de olsa bu araçlar çözecekler.
– ÜÇ: Şu ana kadar kendilerine yönelik alternatiflerin önünü kesen taksiciler, scooter’lar karşısında pes edecekler.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/vali-beyin-almasi-gereken-kurslar-41639567
İlk yorum yapan siz olun