İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Garo Paylan’a vicdani noktadan bir sesleniş

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Ahmet Hakan

18 Ekim 2020

Sayın Garo Paylan…

Ermenistan, bebekleri katlederken…

HDP milletvekili olarak şöyle dediniz:

*

“Karabağ’da süren savaşta her iki taraf da sivil yerleşim yerlerine saldırılar düzenliyor. Azeri ve Ermeni güçleri, derhal sivil yerleşim yerlerine saldırıları durdurmalıdır”.

Sayın Garo Paylan…

Ermenistan’ın, savaş hattının çok uzağındaki Gence kentinde bebekleri katlettiği gecenin sabahında vicdanlı bir siyasetçinin yapacağı açıklama böyle mi olmalıydı?

“İki taraf da yapıyor” yaklaşımıyla…

Ermenistan’ın bebek öldürmesini, en azından hafifletmiş olmuyor musunuz?

*

Hem ne demek “iki taraf da yapıyor”?

*

Lütfen söyler misiniz Garo Paylan.

– Azerbaycan, Ermeni şehirlerine füze attı mı?

– Uykuya yatmış Ermeni bebeklerini katletti mi Azerbaycan?

– Var mı böyle bir durum? Var mı böyle bir örnek?

Azerbaycan hangi Ermeni şehrine rastgele füze salladı?

Azerbaycanlı bebeklerin katledildiği günün sabahında…

Ermenistan ve Azerbaycan’ı eşitlemek…

Ermenistan’ın yaptığı bebek katliamını boğuntuya getirmek anlamına gelmez mi?

*

Neden böyle yapıyorsunuz Garo Paylan?

Neden insaflı, vicdanlı, hakkaniyetli bir siyasetçi olarak…

“Paşinyan yönetiminin savaş alanı bile olmayan bir şehre füze sallamasını ve bebekleri katletmesini kınıyorum” demiyorsunuz, diyemiyorsunuz?

*

Savaş, tabii ki bitsin.

Barış, tabii ki gelsin.

Tabii ki kan dökülmesin.

Bunlara kimin itirazı olabilir ki?

Ama önümüzdeki örnek olayda mesele buraya düğümlenmiyor ki.

*

Örnek olayda meselenin düğümlendiği yer şurası:

Savaş gibi kötülüğe zemin oluşturan bir olgunun bile bir hukuku vardır ve Ermenistan, maalesef işte bu hukuku çiğnemektedir.

Tıpkı Birleşmiş Milletler kararlarını çiğnediği gibi…

*

İnsanlık suçu işliyor Ermenistan!

Paşinyan’ın yaptığının Ratko Mladiç’lerin, Radovan Karadziç’lerin yaptığından bir farkı yok.

Eğer adaletin geçer akçe olduğu bir dünyada yaşıyor olsaydık…

Paşinyan’ın Lahey’de yargılanması gerekirdi.

Ama dünya sağır, ama dünya kör, ama dünya suskun.

*

Dünyanın sağır, dünyanın kör, dünyanın suskun olduğu bir dönemde…

Vicdanlı bir siyasetçi olarak…

Sizden bu tür yaklaşımlar gelmesi, hepimizi derinden üzüyor Garo Paylan.

Bebek katliamını bile doğru dürüst kınayamamak, size hiç ama hiç yakışmıyor.


BİR BEBEĞİN CANSIZ BEDENİNE DOKUNDUM

CNN Türk ekranında müthiş bir habercilik gerçekleştirdi Fulya Öztürk.

*

Gence’ye yapılan saldırıyı, canlı yayında anlattı.

Ekran başındakilerin kanını donduran izlenimlerdi anlattıkları.

“Enkazdan az önce bir bebeğin ölü bedeni çıkarıldı. Ben o bebeğe dokundum” dedi.

*

Fulya Öztürk’ün CNN Türk ekranında gerçekleştirdiği habercilik başarısı, şu üç şeyi sağladı:

*

– BİR: Gecenin bir yarısı herkesin gözünün Gence’ye çevrilmesi sağlandı.

*

– İKİ: Paşinyan yönetiminin “bebek katili” olduğunun altı çizilmiş oldu.

*

– ÜÇ: Bir insanlık suçuna, Lahey’lik kanıtlar sunuldu.

DÜNYANIN SUSKUN OLMASINDAN DAHA FENASI

ERMENİSTAN’ın yaptığını Azerbaycan yapsaydı…

– Sivil yerleşim birimlerine Azerbaycan füze atsaydı.

– Bebekleri Azerbaycan öldürseydi.

– Sivillerin evlerini Azerbaycan başlarına geçirseydi.

Ne olurdu?

Rusya hemen olaya el koymaz mıydı? Amerika ayağa kalkmaz mıydı? Macron heyecanla Erivan’a koşmaz mıydı? Merkel en kuvvetli açıklamalarından birini yapmaz mıydı?

*

Ama bebek katliamı yapan Ermenistan olunca…

Hiçbirinden “tıs” yok.

*

Bundan daha fenası ise şu:

*

Öyle alışmışız ki…

Haksızın sırtının sıvazlandığı, haklının hakkının teslim edilmediği bir dünyada yaşamaya…

Gence’deki insanlık suçuna karşı sergilenen sessizliği hiç yadırgamıyoruz.

YETER PORTAKAL YETER

FATİH Portakal
 adlı arkadaşımız…

Kendi isteğiyle bırakmadı mı işi?

Bıraktı.

“Bunaldım yahu bunaldım” demedi mi?

Dedi.

Bir balıkçı kasabasına yerleşeceğini söylemedi mi?

Söyledi.

“Çekip gidiyorum buralardan efeler gibi” çekmedi mi?

Çekti.

*

İyi ama nedir bu açıklamalara doymamalar… İyi ama nedir bu gözü arkada kalmışlıklar… İyi ama nedir bu sürekli ayrılığın nedenini anlatmalar… İyi ama nedir bu bırakıp gitmişliği bir türlü bırakıp gidememeler… İyi ama nedir bu ayrılık olayından yürümeye devam etmeler…

*

Zorla mı bıraktırdılar sana kardeşim?

Ne güzel aslanlar gibi çekip gitmişsin.

İki dakika sürdürsene şu klasını.


RAHMİ BEY’İN KORONA OLMASI

BEN
 zannediyordum ki herkes, “İstanbul, Vuhan oldu” diye düşünüp evlere kapanmıştır. Şöyle bir sokağa çıkınca fark ettim ki… Herkes sokaklarda… 80 yaş üstü bile! Kafeler dolu, sokaklar dolu… Her yer dopdolu…

*

Bir kayıtsızlık, bir boşvermişlik, bir salmışlık… Alıp başını gidiyordu.

Eve kapanan meğer bir tek ben kalmışım.

*

Sonra anladım bunun nedenini…

İnsanlarımızda şöyle bir hava oluşmuş durumda:

*

“Abi koskoca Trump bile kaçamadı bu olaydan… İşte bak! Rahmi Koç bile korona olmuş… Kaçış yok abi… En iyisi salalım gitsin”.


https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/garo-paylana-vicdani-noktadan-bir-seslenis-41639027

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın