Muhterem Jak Kamhi’nin ölümüyle Türkiye ve Türk Yahudi toplumu büyük bir vatanseverini ve kıymetli bir evladını kaybetti.
Jak Kamhi, tartışmasız bir şekilde Türk Yahudi toplumunun Cumhuriyet tarihindeki en etkili ve Türkiye dış siyasetine özgül ağırlığı en yüksek katkıyı sağlamış olan bir ferdiydi.
Profilo Holding Yönetim Kurulu Başkanı olan Kamhi, İstanbul Sanayi Odası, İktisadi Kalkınma Vakfı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, Türk-Fransız İş Konseyi ve Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’nın (MESS) kurucusu olup Türkiye ekonomisine büyük hizmetleri geçmiş, özellikle personeli tarafından çok sevilen bir sanayiciydi.
12 Eylül 1980 öncesindeki karmaşa döneminde fabrikasında grev olduğunda grevci işçilerinin karşısına çıkma ve onlara hitap etme cesaretini gösterdi. Grevcilerin arasından üzerine ateş etmek isteyen bir militan onu takdir eden grevci bir işçisi tarafından engellendi!
Jak Kamhi, ülkemizin uluslararası ilişkilerine yaptığı büyük hizmetler için 1991 ve 2007 yıllarında iki kez Türkiye Cumhuriyeti Devlet Üstün Hizmet Madalyasına layık görülüp ödüllendirildi. Aynı nedenlerden dolayı detaylarına İnternet’teki biyografisi üzerinden ulaşılabilecek birçok uluslararası ödül ve nişana da layık görüldü.
Kamuoyunun daha az bildiği ve kamu hafızasından silinmeye yüz tutmuş en önemli hizmetiyse Türkiye dış siyasetinin ve bekasının üzerinde yabancı etnik lobilerin oluşturduğu ipoteği kaldıran ve Türk lobiciliğinin kaldıracı olarak işlev gören Türk-Yahudi Lobisi 500.cü Yıl Vakfı’nın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı olmasıydı.
500.cü Yıl Vakfı nedir ve neyi nasıl yaptı?
Türk Yahudi lobiciliği, Türkiye’nin Amerikan siyasi sisteminin yasama erki üzerindeki etki eksikliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu vasat, ayni erk üzerinde etki gücü olan Amerikan Yahudi lobisine erişim için kullanılmıştır. Türk Yahudi lobiciliğinin Türk dış siyasetine olan katkısının bu perspektifte değerlendirilmesi gerekir.
Türkiye’nin dış politikası ve özellikle ABD ile olan ilişkileri, 1974 yılındaki Kıbrıs müdahalesi yüzünden Yunan Lobisi’nin başlıca hedefi haline gelmişti. Aynı hedef soykırım iddialarını Türkiye’ye kabul ettirmek isteyen Ermeni Lobisi ve ayrılıkçı faaliyette bulunan Kürt Lobisince de paylaşılıyordu. Bu amaçla, Amerikan Kongresi, bu lobiler tarafından, siyasetlerinin bir aracı olarak, kullanıldı ve Türkiye’ye silah ve yedek parça teminine ilişkin kanunların çıkması engellendi. ABD’nin Türkiye’ye silah ambargosu uygulaması, Türkiye’nin, Amerikan Kongresinin ABD dış politikasının oluşumunda ne denli önemli bir rol oynadığının farkına varmasında dönüm noktası oldu.
Başkanlık Yönetimi de 5 Şubat 1975’ten 15 Ağustos 1978’e kadar süren ve Kongre’nin manevra sahasını kısıtladığı dış politikası bağlamında kendine dersler çıkardı. Bu olgu, 1990’larda birbirini izleyen ABD yönetimlerini Türkiye’yi silah temini için İsrail ile iş birliğine cesaretlendirmesine yol açtı. Türkiye açısından, kendisi için stratejik önem arz eden ve güvenliğiyle doğrudan ilintili olan “ABD ile ilişkileri” faktörünün kontrol altına alınması, dış siyasetinin birinci hedefi olacaktı. Düşman lobilerin etkisini kırmanın yolu diğer güçlü bir lobinin iş birliğini sağlamaktan geçiyordu. Bu lobi Amerikan Yahudi Lobisiydi.
Türkiye kararını aldığı bu stratejiyi uygun bir konjonktürde icraata koyacaktı. Türkiye reklamcılığının duayeni Manajans’ın kurucusu Eli Aciman, 27 Mart 1989 tarihinde müstakbel 500. Yıl Vakfı’nın başkanı Jak Kamhi’ye yazdığı mektupta “Az çok geçerli ve benimsenebilir bir platform, bir koridor bulunmadan, yüz milyonlarca dolar dahi dökülse, bir ülkenin veya bir milletin menfi imajı kolay kolay düzeltilemez!” demişti. Uygun fırsat, yurtlarından sürgün edilen ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından topraklarına kabul edilen İspanyol Yahudilerinin bu ülkeye gelişlerinin 500. yılı (1992) kutlamaları olabilirdi. Böylece, Türk Yahudi Toplumu Amerikan Yahudi Lobisi’ne erişmek için bir vasıta olarak kullanılabilirdi. Başbakan Turgut Özal’ın desteğiyle Jak Kamhi, devlet yöneticilerini bu projenin mantığı ve gerçekleştirilebilirliği konusunda ikna edecek ve söz konusu vesile, uluslararası çapta bir halkla ilişkiler kampanyasının hasım lobilerle başa çıkma stratejisinin bir taktiği olarak uygulamaya konacaktı. Kullanılan metot şöyle olacaktı: Önce, Türkiye’deki bütün siyasi yelpazeyi kapsayacak politikacıların, emekli asker ve bürokratların, sanatçıların, akademisyenlerin ve iş adamlarının katılımıyla bir vakıf kurmak…
Başta Sn.Turgut Özal, Sn. Süleyman Demirel ve Sn. Alparslan Türkeş olmak üzere tüm Türk siyasetçilerinin desteğine mazhar olup Jak Kamhi’nin önayak olduğu bu etkin katkı, yıllar boyu Amerikan Kongresi’ne birbiri ardına gelen Rum ve Ermeni tasarılarının Amerikan Yahudi Lobisi tarafından akamete uğratılmasına amil olacaktı.
İşte böyle bir vatan evladını ebediyete uğurluyoruz.
Ruhu şâd olsun!
Denis Ojalvo
Yazının 500.cü Yıl Vakfı’na ilişkin kısmı Denis Ojalvo’nun Galatasaray Üniversitesi’nde verdiği “Türk Yahudi Lobiciliği (Le Lobbysme juif en Turquie)” konulu yüksek lisans tezinin sonuç bölümünden alıntılanmıştır.
İlk yorum yapan siz olun