İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Azeri savaş karşıtı anlatıyor: Azerbaycan’ı haksız duruma düşüren şey 30 yıllık otokratik rejim

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***
DUVAR – “Azerbaycan Suriyeleşmenin eşiğinde…”

Bu sözler Azebaycanlı muhalif Gıyaseddin “Gıyas” İbrahimov’a ait… Gıyas henüz 26 yaşında olmasına rağmen, çarpıcı ve barışçıl protesto eylemleriyle ülke çapında şöhret sahibi olmuş bir anarko sosyalist. Daha önce Bakü’deki Haydar Aliyev heykelini grafitiyle yazılamak, apartmanının damından mahalleye Ahmet Kaya dinletmek gibi basit sayılabilecek eylemleri nedeniyle defalarca gözaltına alındı ve hapis yattı.

Pazartesi günü son gelişmeler hakkında bilgi aramak için aradığımız İbrahimov, telefon konuşmamızdan kısa süre sonra evi basılarak gözaltına alındı. O anları canlı yayın yaparak Facebook’tan paylaşan İbrahimov, kendisini götürmeye gelen biri üniformalı, öbürü sivil giyimli iki kişiye neden gözaltına alındığını soruyordu. Azerbaycan İstihbarat Teşkilatı’ndan (DTX) geldiğini söylemekten çekinmeyen görevlinin tavrı da anbean kameraya yansıdı.

Onun gözlemlerine göre, yaklaşan savaşın ayak sesleri iki aydır duyuluyordu. “Beklediğimizden bir ay erken oldu” diyen Gıyas, ülkenin bu kez öncekilere benzemeyen bir kargaşa durumuna, adeta bir bilinmeze sürüklendiğini düşünüyor.

Azerbaycan halkının savaş istediğini belirten genç muhalif, internetin kesildiğini, halkın devlet televizyonuna mahkum edildiğini, Azeri ordusundan kayıplarının gizlendiğini ve doğru bilgi alabilmek için Ermenistan medyasını takip ettiğini söylüyor.

Büyük devletlerin kendi çıkarına göre davrandığını, Türkiye’nin de onlardan pek farklı olmadığını düşünen İbrahimov, Azerbaycan’ın öncelikli meselesinin Karabağ’ı geri almak olmadığını, öncelikle otoriter rejimden kurtulmaları gerektiğini söylüyor. Tarafların Karabağ sorununu diplomasi yoluyla çözebileceği ifade eden İbrahimov, bu bakımdan Ermenistan’ın samimiyetinden de şüpheli.

İbrahimov, başına gelenleri ve ülkesindeki gelişmeleri anlattı:

‘ERMENİSTAN BİZE NEDEN SALDIRSIN Kİ?’

“İki aydır illerimizden haberler geliyordu. Beklediğimizden bir ay erken oldu ama bunu bekliyorduk. Aliyev ‘Ermeniler provokasyon yaptı’ diyor. Ermenistan alacağını almış. Neden saldırsın ki? Yedi ilimiz onları elinde, statüko benim lehime olsa, ben bir savaş başlatmam.

Atmosfer 2016 Nisan’ından farklı… Şimdi Ermeni tarafı da savaş durumuna geçti. Bu kez Azerbaycan’daki milliyetçiler de daha hareketli. ‘Yine yarım bırakmayalım, başlamışken Karabağ’ı alalım’ diyorlar. Sonucu belli olmayan bir şeye sürükleniyoruz sanki.

Aylardır bir savaş havası hakim. Çarşıda pazarda insanlar savaşı konuşuyorlar. Azerbaycan medyası savaş propagandası yapıyor. Dezenformasyon had safhada. İnterneti de kestiler, VPN’le bağlanıyoruz. Büyük bir kitle AZTV’ye mahkum kaldı. Kayıplarımızı Ermeni medyasından öğreniyoruz.”

‘AZERİLERİN RUHUNA MAĞLUBİYET DUYGUSU SİNMİŞ’

“Azerbaycan halkının çoğunluğu savaş istiyor. Çünkü biz mağlup bir ülkeyiz. Topraklarımızın yüzde 21’i işgal edilmiş. Halkın ruhuna sinmiş bir mağlubiyet duygusu var. Fakat bugün savaş isteyenler zamanla netice alınmadıkça bıkabilirler.

Ermenistan’da da kötü bir rejim var ama onlar iyi-kötü demokrasilerini kurdular. Bizde diktatör bir rejimin olması onların lehinedir. Dünyaya kötü bir görüntü veriyoruz.”

‘TÜRKİYE DİPLOMASİ İÇİN GAYRET EDEBİLİRDİ, ETMEDİ’

“Ben her şeyden önce demokrasiyi ve insan haklarını önemsiyorum. Diplomasi yoluyla gayret edilmediğini düşünüyorum. Savaşı körüklemektense, problemleri çözmek için yumuşak bir siyaset izlenebilir. Fakat Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın tutumu bu yönde değil. Ermenistan’ın da aynı şekilde davrandığını düşünüyorum. Savaşlar halkları yönetmek için gereklidir çünkü…

Toplumun genelinin gözünde Türkiye bizim büyük kardeşimiz. Gelip halletmeli… Ama büyük devletler kendi maksatlarına göre davranırlar. Türkiye de onlardan farklı değil.”

‘STALİN DE KARGAŞANIN BÜYÜMESİNDEN SORUMLUDUR’

“1918’de Çarlık Rusya yıkılınca bu problem başladı. Stalin döneminde kargaşa siyasi boyut kazandı. Karabağ’a özerklik tanıdılar. Dağlık Karabağ bölgesinde yüzde 70’ye yakın Ermeni çoğunluk vardı. Yalnız Şuşa kentinde Azeriler çoğunluktaydı. Zengezur bölgesi de Ermenilere verildi. Sovyetlerin bu sorunu çözüm tarzı, sorunu daha da büyüttü. Belki arazi değişimi daha mantıklı bir çözüm olabilirdi.

Azerbaycan’ın niyeti hiçbir zaman Ermenileri deport etmek olmadı. Bunu birçok Azerbaycanlı bilmiyor. Çoğunda Ermenileri oradan atma fikri var. Bunu birçok Azerbaycanlı bilmiyor. Çoğunda Ermenileri oradan atma fikri var. Ama Azerbaycan’ın resmi makamları bile onu demiyor. Ermenilerin Karabağ’da huzur içinde yaşayacağını söylüyorlar. Bu kulağa hoş geliyor tabii ama Ermeniler haklı nedenlerle Azerbaycan’a güvenmiyorlar. Karşılıklı nefret giderilmediği sürece de güvenmeleri mümkün değil. Dolayısıyla Karabağ’ın özerk bölge olmasını istemiyoruz, biz artık Azerbaycan’a bağlı kalmayacağız diyorlar.”

‘KENDİ REJİMİMİZİ DEĞİŞTİRMEYE ODAKLANMALIYDIK’

“Onlara kızamıyorum, çünkü Azerbaycan’ın halini görüyorsunuz. Bir heykele resim çizdim diye üç yıl hapis yattım yani. Ermeni bize bakıp sülale diktatörlüğü görüyor, nasıl güvensin? Yani Azerbaycan’ı haksız duruma düşüren Ermenistan’ın gücü ya da ne söylediği değildir. 30 yıldır devam eden otokratik rejimidir. Her türlü rüşvetin döndüğü, sosyal adeletin ayaklar altına alındığı bir cemiyet…

Sen önce devlet olarak vatandaşlarına karşı sorumluluklarını yerine getir. Biz Karabağ’ı geri almaya değil, kendi rejimimizi değiştirmeye odaklanmalıydık. Bu rejim değiştiği taktirde Ermenilerle kendi aramızdaki sorunu çözmek daha kolay olur. Demokratik bir cumhurbaşkanımız olsaydı, Paşinyan’la oturup insani bir şekilde sorunun çözümü için daha çok gayret ederdi. Ama Aliyev kitleye gövde gösterisini yapmak için Paşinyan’a laf atıyor, meydan okuyor.”

‘KARABAĞ BİZİMDİR YA DA ONLARINDIR DEMEMELİYİZ’

“Karabağ bizimdir, onlarındır demek istemiyorum; statüsü ne olmalıdır, kim kimi inandırmalıdır, onu bilmiyorum. En azından nefreti içimizden atabilseydik, bir araya gelip konuşabilirdik, ben böyle düşünüyorum. Bakın Yugoslavya’daki kavga da aynı tarihlerde çıkmıştı. Boşnaklar mı bir çıkar elde etti bu işte, Sırplar mı, Hırvatlar mı? Mesela ETA eninde sonuna silahla olmayacağını anlamadı mı, oturup konuşmak gerek demedi mi?

Ermenistan’da büyük Ermenistan idealini savunanlar var. Orada da etnikçi faşizan güçler var. Bunu kabul etmek gerek. O da ciddi bir sorun oluşturuyor. Ama bu bizde de var. Amerikalı diplomatlar Mehmed Emin Resulzade’ye soruyorlar. Karabağ sorununun çözümünde neye dayanıyorsunuz? Diyor ki, tarihe dayansak daha birçok başka yerlere de ‘bizimdir’ dememiz lazım, coğrafyaya istinat etmeliyiz. Ermeniler de buna göre konuşmalılar. Ben 50 yıl önce buraya geldim, 100 yıl önce buraya geldim, 2000 yıldır buradaydım falan, böyle olmaz, bugüne bakmalıyız.”

‘ERMENİLER ‘TAMPON BÖLGE’DEN ÇEKİLSE İYİ OLUR’

“Şu an Ermenilerin Azerbaycan içinde kontrol ettiği arazi Karabağ’ın iki katı kadardır. Tampon bölge dedikleri kısmı ‘savaş hali’ ile açıklıyorlar. O kısımda hukuki hak iddia etmiyorlar. Ama bir yandan da ediyormuş gibiler. Özellikle Ermenistan ve Karabağ arasında koridoru sağlayan Laçin bölgesini vermek istemiyorlar. Bu sorunlu bir durumdur. Rusya’nın çıkarları için istediği bir şeydir. Yanlış buluyorum. Gerçek çözüm halklar arasında sağlanır. Arada üçüncü bir devlet değil, uluslararası barış gücü olmalıdır. Ermeniler en azından birkaç reyonu boşaltıp taviz verseler, oraya barış gücü yerleşse, masaya oturmak kolay olur. Ama onlar da korkularıyla hareket ediyorlar. Yine de ben onları eleştirmektense, kendi ülkemi daha çok eleştirmeyi tercih ederim.”

‘AZERBAYCAN’IN ÖZERKLİĞİ LAĞVETMESİ YANLIŞTI’

“1988’de Ermeniler Miatsum denen bir hareket başlatmışlardı. Ermenistan’ın Karabağ’la birleşmesini istiyorlardı. Bugün Karabağ’ın bağımsız olmasını istiyorlar ama 88 yılında talep böyle değildi. Artık Ermenistan devletinin bile resmi tutumu Karabağ’ın bağımsız devlet olması…

Buna karşılık 91’de Azerbaycan devleti Karabağ’ın özerkliğini lağvetti. Bu hukuki açıdan yanlış bir karardı. Halbuki şimdi münakaşa hallolsun da, Karabağ’a özerklik veriyor Azerbaycan devleti…”

‘CUMHURİYET’İN HABERİNİ PAYLAŞTIM, GÖZALTINA ALDILAR’

“İTV kanalının spikeri birkaç köyün işgalden kurtulduğunu bildirirken gözyaşlarını tutamamıştı. Sizin Cumhuriyet gazetesi de onu haber yapmıştı ve tweetlemişti. Ben de ona cevap olarak ‘iyi b.k yedi’ yazmıştım. Ben bunu hiçbir zaman ülkedeki gerçekleri söylemeyen bir medya kanalının spikerinin samimiyetsizliğine, halkı savaş propagandasına alet etmeye çalışmasına, onun artistik tavırlarına tepki olarak yazdım. Yani yaptı de ne oldu, demek istedim.

Sözde vatansever insanlar screenshot’ını alıp yaymışlar ve bazı tahriflerde bulunmuşlar. Nitekim öyle çarpıtmalar ki, ben güya askerlerin köyleri özgürleştirmelerini, onların askeri başarılarını aşağılamışım. Ondan sonra bana tehditler yağmaya başladı. Seni öldüreceğiz mesajları attılar. Ben de açık adresimi verdim, buyurun gelin dedim. Zaten bana hakaret edenlerin çoğu evimi biliyordu…”

‘İSTİHBARAT, KADINLARIMIZIN GÖZYAŞINI AŞAĞILADIN’ DEDİ’

“Sabah kapım çalındı. Üniformalı birini karşımda buldum. Bana askeri merkezden seferberlik emri için geldiklerini söylediler (*). Ben onların polis olduklarını anladım. Gösterin kağıdı dedim. O zaman DTX’dan geldiklerini itiraf ettiler. Beni götürdükleri yerde yumuşakça nasihat ettiler. Sen bizim kadınlarımızın gözyaşını aşağıladın. Bak başına bir iş gelir, biz senin iyiliğini düşünüyoruz dediler. Serbest bırakıldıktan sonra bazılarının Twitter’da benim hakkımda ‘onu biz şikayet ettik, o vatan hainidir, Ermeni’dir’ yazdığını gördüm. Neyi şikayet etmişler anlamadım. Devlet zaten her şeyimi izliyor.

‘İNSANLARIN GERÇEĞİ ANLAYACAĞINI UMUT EDİYORUM’

“Can güvenliğimle ilgili bir kaygı duymuyorum. Yanlış bir şey yapmıyorum. İnsanların gerçeği anlayacağını umut ediyorum. Ben ülkemin ve insanlarımın geleceğini düşünüyorum. Bu düşüncesiz kitle bakış açısının sonunda facialara sebep olacağını düşünüyorum. Ama ne yazık ki, devleti gasp edenlerin onların vatani hislerini kendi çıkarları için kullandıklarını anlamakta zorlanıyorlar.”

GIYAS İBRAHİMOV KİMDİR?

Bakü’de gazetecilik öğrencisiyken Haydar Aliyev’in heykeline yönelik yazılama eylemiyle adını duyuran Gıyas İbrahimov, 2016-2019 yılları arasında hapis yattı.

Serbest bırakılması için aralarında İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü, Freedom House, Avrupa Birliği ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın da bulunduğu pek çok kurum ve kuruluş çağrıda bulunmuştu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi söz konusu haksız mahkumiyet nedeniyle Azerbaycan devletini 72 bin Euro para cezasına çarptırmıştı.


Gazete Duvar

Yorumlar kapatıldı.