Kariye’nin Bizans sanatı açısından önemi, içindeki mozaiklerin yanı sıra mezar şapeli olan parekklesion bölümünde bulunan fresklerden kaynaklanıyor. Bu bölümdeki resimler, kilisenin camiye çevrilmesi sürecinde tahrip edilmemişti. Evliya Çelebi dahil pek çok seyyah Kariye’deki mozaiklerin görülebilir olduklarını yazmıştır.
Kariye (Khora) Kilisesi’nin ilk yapım tarihi hakkında kesin bilgi yoktur. Khora kelimesi taşra anlamına gelir ve Kariye’nin bulunduğu alan, erken dönemde Konstantin’in yaptırdığı şehir surları dışında kaldığı için, bu şekilde isimlendirildiği düşünülür. 4’üncü yüzyılda burada gerçekten bir kilise olup olmadığı bilinmemektedir. Ayasofya’nın bugünkü halini yaptıran I.Jüstinyen’in tarihçisi Prokopius da Kariye’den bahsetmez. Bu yüzden, Kariye Manastırı’nın altıncı veya yedinci yüzyıldan kalma olduğu kabul edilir. 740’ta ölen Patrik Germanos ile 742’de V.Konstantin’e karşı ayaklanan Baktangios, idam edildikten sonra bu manastıra gömülmüştür.
Bizans’ta hanedan ve aristokrat aileleri, kendileri için mozole (mezar anıtı) olmak üzere kiliseler ve manastırlar inşa ettirme geleneğini uzun süre sürdürürler. I.Alexios’un kayınvalidesi Maria Doukaina, Kariye Manastırı’nı 1081 civarında restore ettirmiş, kilisenin mimarisi bu dönemde kısmen değiştirilmiştir. Hemen ardından Aleksios’un küçük oğlu İsakios Komnenos, 1120 civarında yeniden onarım gerektiren kiliseyi büyük ölçüde yeniden yaptırdıktan sonra kendisi için narteks kısmında bir mezar alanı hazırlatmıştır. Ancak sonradan, mezar anıtını Trakya’da başka bir manastıra taşımıştır. Yine de narteksin sağ tarafında mezar olarak ayrılan alanın duvarında, İsa tasvirinin altında İsakios Komnenos’u betimleyen mozaik pano günümüze ulaşmıştır.
Latin işgali esnasında Kariye’ye ne olduğuna dair bilgi yoktur. II.Andronikos’un haznedarı, şair ve bilgin Theodore Metochites, yaklaşık 1315-1321 arasında yapıyı yeniden restore ettirir ve içindeki ikonografi büyük ölçüde bu dönemden kalmadır. İsakios Komnenos döneminden kalma naos duvarlarının alt kısımları, temel ve apsis, korunmuş ama yapının geri kalanı bu dönemde değiştirilmiştir. Naos ile kalın bir duvarla ayrılan, iki küçük odanın bulunduğu parekklesion’daki (mezar şapeli) odalardan birinin Theodore Metochites’un mezarını barındırdığı tahmin edilmektedir. Dış narteks kısmı, bu restorasyonda batı yönünde uzatılarak genişletilir. Dış cephede kör kemerler, nişler ve kuzey cephesinde tuğla ile yapılmış cephe süslemeleri yer alır. Yapıda, naosun lento bölümü ve parekklesion’un girişindeki birkaç sütun başlığı altıncı yüzyıldan kalmadır.
Kariye’de gelenek olduğu üzere naos ve narteks bölümü renkli mermer panellerle kaplanmış ve kemer içlerine mozaik yapılmıştır. Naos’taki mozaiklerin çoğu tahrip olmasına rağmen her iki narteks bölümünde kubbe, kemer, tonoz ve duvar alınlıklarındakiler günümüze ulaşmıştır. Mozaikler, İsa’nın yaşamını kuzeybatı pandantifinden başlayarak sırasıyla anlatır. Anlatım Meryem’in doğumu ve tapınağa adanmasıyla başlar. Bir sahnede Meryem’in melekler ile büyütüldüğü yer alır. İsa’nın yaşamı ise Yusuf’un rüyasından başlayarak 18 sahnede anlatılmıştır. Dış nartekste batı duvarı boyunca devam eden sahneler, kuzeyden güneye doğru ilerler ve dış narteksin kuzey ucunda son bulur. Bunun ardından, İsa’nın mucizelerini anlatan sahneler güney yönündeki kemer içinden ilerleyip L şeklindeki kemer içlerinde devam ederek iç nartekse, oradan da güney kubbesine kadar devam eder. İsa’nın mucizeleri 29 sahneyle anlatılmıştır ancak bir kısmı günümüze ulaşmamıştır. Sahnelerin çoğunda İsa’nın hastaları iyileştirmesi yer alır. İç narteksin güney kubbesinde Pantokrator İsa kompozisyonunda 24 figür bulunur. Neden 12 havari yerine 24 figürün betimlendiği konusunda kesin bir bilgi yoktur. Naos’taki mozaiklerin çoğu günümüze ulaşmamıştır, bu bölümlerde festival ikonaları olarak adlandırılan sahnelerin bulunduğu tahmin edilmektedir. Theodore Metochites tarafından yazılan bir şiir, Kariye’nin İsa ve Meryem’e adandığı konusunda bilgi verir.
Kariye’deki mozaiklerin üslubu, Ayasofya’daki Deisis panosuna benzer. Figürler ince uzun, kafaları küçük, gövdeleri neredeyse kemiksiz gibidir ve gövdelerini sadece elbise kıvrımları belirler. Kompozisyonlarda arka plana manzara yerleştirilmemiş olması, ön plandaki anlatımın daha anıtsal görünmesini sağlar.
EN ÜNLÜ SAHNE: ANASTASİS
Mezar niteliği taşıyan parekklesion (yan şapel) bölümünde başlıca iki sahne yer alır. Birinde diriliş mucizeleri, diğerinde ise mahşer kompozisyonu fresk olarak yapılmıştır. Diriliş mucizeleri, parekklesion bölümünün türbe niteliğine gönderme yapar. Burada bulunan Anastasis, Bizans sanatının en ünlü örneğidir. İsa, cehennemin kapılarını kırıp bunları ayaklarının altına almış ve keder içinde Yargı Günü’nü bekleyen Adem ve Havva’yı mezarlarından dışarı çıkarmaktadır. Mahşer kompozisyonu ise doğu kısmının kemer ve duvarlarını kaplar. Diğer bölümlerde Meryem’in hayatından sahneler yer alır.
Theodore Metochites’in İsa’ya Kariye’nin maketini sunduğu sahne, iç narteks’ten naosa geçen kapının üstünde bulunur. Bunun sağında, narteksin güney kubbesinin doğu duvarında daha büyük bir panoda, Isaac Komnenos, VIII.Michael Palaiologos’un kızı rahibe Melane, Deesis kompozisyonunda Meryem ve İsa ile birlikte betimlenmiştir. Kariye Manastır Kilisesi ikonografi düzeni anlamında, Selanik’te bulunan 12 Havari Kilisesi’ne benzer.
Theodore Metochites’in Kariye’nin yan tarafında bir sarayının bulunduğu ve konuklarını manastırın içindeki dairesinde ağırladığı bilinmektedir. Ancak, II.Andronikos (1282-1328) döneminin sonunda gözden düşüp sürgüne gönderildiğinde bu sarayı tahrip edilmiştir. Sürgün dönüşünde Kariye Manastırı’nda keşiş olmuş, 1332’de öldüğünde buraya gömülmüştür. Sarayın mabeyincisi ve arkadaşı Michael Tornikes’in ve eşinin mezarı da Kariye’nin içindedir.
II.WİLHELM’İN ZİYARETİ
1453’te şehrin kuşatılması esnasında, Sarayburnu’ndaki Hodegetria Kilisesi’nde bulunan Meryem ikonası surlara en yakın yer olduğu için Kariye’ye getirilmiştir. Kariye, fetihten hemen sonra camiye çevrilmemiş, bir süre boş durmuş ve yabancıların girebildiği bir yer olarak kalmıştır. 1511’de II.Bayezıd’ın sadrazamı Atik Ali Paşa, bu kiliseyi camiye çevirip vakfetmiştir. 1546 tarihli bir tahrir defterinde ‘Kilise Cami’ olarak bahsedilir. 1766 İstanbul Depremi’nde hasar gören yapı, mimar İsmail Halife tarafından tamir edilir.
1876’da Rum mimar P.Kuppas binada restorasyon yaparken içindeki mozaiklerin bir kısmını temizlemiştir. Bundan sonra Kariye, yabancıların ziyaret ettiği bir yapı haline gelmiş, hatta Alman İmparatoru II.Wilhelm Kariye’yi ziyaret etmiştir.
Bizans Enstitüsü, 1948’den sonra Kariye’de çalışmaya başlayıp binanın müze haline getirilmesini sağlamıştır. Kariye’nin Bizans sanatı açısında önemi, içindeki mozaiklerin yanı sıra mezar şapeli olan parekklesion’da bulunan fresklerdir. Bu bölümdeki resimler, kilisenin camiye çevrilmesi aşamasında tahrip edilmemiştir. Evliya Çelebi dahil pek çok seyyah Kariye’deki mozaiklerin görülebilir olduklarını yazmıştır. 1886’da mozaik ve freskolar için ilk kez Fransızca bir kataloğu yayınlanır. 1948’e kadar cami olarak kalan Kariye’de namaz vakitlerinde ibadet mekanlarındaki mozaiklerin önüne tahta kepenkler konuluyordu.
https://www.gazeteduvar.com.tr/kultur-sanat/2020/08/21/mezarlarla-dolu-bir-kilise-kariye/
İlk yorum yapan siz olun