KENAN CRUZ ÇİLLİ
Mayıs ayında gördüğüm bir ilanda Hrant Dink Vakfı‘nın üç aylık online bir Ermenice kursu düzenlediğini gördüm. Benim için bu çok uygun bir döneme denk geldi, nitekim günlerimin tamamını zaten evde kapalı geçiriyordum. Kursa başlamadan önce, küçücük sınıfımızın ne kadar güzel, bilgili, ve enteresan insanlarla dolu olacağını tahmin etmemiştim. Derslere başlar başlamaz gözüme ilk çarpan isimlerden biri İnci Türkoğlu hanımdı. İnci hanım değerli bir akademisyen, sanat tarihçisi, ve eski gezi rehberidir. Türkiye’nin zengin kültürel mirasıyla ilgili de sayılarca makalesi vardır. Ben de ismini Türkiye’deki antik dönemden günümüze sinagog mimarisi, Antalya Yahudileri, Andriake sinagogu, vb konularla ilgili makalelerinden dolayı hemen tanıdım. Birkaç hafta sonra İnci hanımla röportaj yapma fikri aklıma geldi ve kendisi çok sağolsun bizimle bilgilerini ve yorumlarını paylaşmaya kabul etti.
Kenan Cruz Çilli: İnci hanım, öncelikle bize kendinizi tanıtabilir misiniz? Nerelisiniz, nerede yaşıyorsunuz, nerede çalışıyorsunuz?
İnci Türkoğlu: Merhabalar Kenan Bey. Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü’nde Dr. Öğretim Üyesi olarak görev yapıyorum. Dolayısıyla 2016 yılından bu yana Denizli’de yaşıyorum. Aslında Alaşehir doğumluyum, öğrenimimi İzmir’de gördüm ve 18 yıl İstanbul’da yaşadım. 1991 yılında profesyonel turist rehberliği kokartımı aldım ve bilfiil 25 yıl hayatımı rehberlik, tercüme ve editörlükten kazandıktan sonra akademik yaşama geçtim. Bu sırada ikinci fakültem olarak Ege Üniversitesi Sanat Tarihi’nde lisans ve yüksek lisans ile İstanbul Üniversitesi Eskiçağ Tarihi’nde doktoramı tamamladım.
Türkiye’deki Yahudi mirası ve kültürüyle ilgili araştırma yapmaya nasıl başladınız? Bu araştırma günlerinden paylaşmak istediğiniz güzel bir anınız var mıdır?
Ege Üniversitesi’nde Bizans Sanatı alanında yüksek lisansa başladığımda hocam Zeynep Mercangöz, sinagogların daha fazla kaybolmadan kayda geçmesini istediği için beni bu alana yönlendirdi. Türkçede doğru düzgün bir yayın yoktu ve Amazon.com yenice faaliyete başlamıştı. Benim için tamamen yeni bir alandı ve içine girdiğimde yepyeni bir dünyaya girmiş oldum.
O kadar çok anım var ki! Mesela Kırklareli’ne gittiğimde öğretmen evinde konakladım ve Rifat Haleva’nın yanına gittiğimde “seni yatıracak yerimiz yok mu?” diye fırça yedim. Mesela İzmir Kemeraltı’nda merhum David Palombo ve komşu dükkandaki Mehmet amcanın dostluklarına tanık oldum. Ya da Çorlu’ya bir grupla gittiğimde hemen etraftan koşup geldiler ve çocukluk arkadaşlarını sordular.
Araştırmalarınız boyunca ülkenin her yanında bulunan birçok sinagog gezdiniz. Nerelere gittiniz ve hangi sinagogları özellikle beğendiniz?
Edirne ve Kırklareli’nden tutun Gaziantep, Antakya ve Kilis’e kadar gittim ve yapıları belgeledim. Mimari açıdan beni Bursa sinagogları çok etkiledi. Ayrıca Yukarı Balat’taki İştipol Sinagoğunu sokaklarda gezip fotoğraf çekerken fark ettim ve heyecanla hemen rahmetli Korin Soryano’ya koşturdum. Kendisi bana anahtarı verdi ve gidip yapıyı belgeledim. Onu da çok seviyorum. Tabii bir de cemaatin gösterdiği dostluk da çok etkili oldu. Örneğin Hasköy Maalem Sinagoğunun benim için yeri ayrıdır.
Bildiğiniz üzere, son yıllarda Bergama, Edirne, Antep ve Kilis sinagogları restore edildi. Bir sanat tarihçisi olarak bu restorasyonları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet biliyorum ancak bunlardan yalnızca Edirne Sinagoğunu bizzat gördüm, hatta açılışa giden yirmi otobüsten birinin rehberliğini bile yapmıştım. Gayet güzel oldu. Bergama’nın çok sayıda fotoğrafını gördüm ve içime çok da sinmedi doğrusu. Antep ve Kilis sinagoglarının son halini görmedim ancak 2001 yılında Gaziantep Sinagoğu restorasyonu için sanat tarihi raporunu yazmıştım. En son İzmir’de Portugal Sinagoğu restore edildi ve sosyal amaçlı kullanılıyor. Onun restorasyonu güzel olmuş.
Biz ikimiz de Yahudi değiliz. Yahudi olmayan Türk vatandaşları olarak ülkemizdeki zengin yahudi kültür mirasıyla ilgili farkındalığı artırmak için neler yapabiliriz?
İnci Türkoğlu: Bu konuda bugüne kadar elimden geleni yapmaya çalıştım. Avrupa Yahudi günü etkinlikleri çok güzel. Turist rehberlerine defalarca sevgili büyüğüm İsak Eskinazi ile birlikte eğitim verdik. Hem popüler hem de akademik yayınlar yaptım. Ancak cemaatimizin de Türkiye’deki Yahudi tarihini 1326 Bursa’nın fethi ve 1492 İspanya’dan Osmanlı’ya geliş sınırlarından daha geniş kapsamlı algılaması bu konuya katkı koyacaktır. Bu topraklarda yaklaşık 2500 senedir Yahudiler yaşamakta. Musevi Müzesi’nde hazırlığı yapılan antik sinagoglar sergisi sanırım bu konuda bir farkındalık oluşturacaktır. Bunların yanı sıra ben izleyicilere çeşitli Instagram ve YouTube yayınlarıyla bu konuda doğru akademik bilgiler vermeye çalışıyorum. Mesela Instagram’da @asiltuncer adresinde 6-7 Haziran günlerinde toplam beş saate yakın bu konuda sunum yaptım. Yakında YouTube’a da benzer kayıtlar yükleyeceğim.
Korona günlerinizi nasıl geçiriyorsunuz? Son zamanlarda bir youtube kanalı açtığınızı gördüm. Birbirinden enteresan konuları işlediğiniz bu sayfayı açmaya nasıl karar verdiniz?
Korona günleri, evden canlı ders yayınlarıyla yoğun geçti. Dersler 15 Mayısta sona erdi, şimdi de sınavlar bitmek üzere. Pandemi günleri internet üzerinden yayın konusunda patlamaya yol açtı. Fırsat buldukça ilgi alanıma girenleri takip etmeye çalışıyorum. Dersler hafifleyince kendi birikimimi de paylaşmaya karar verdim. Bu sırada arkadaşım Arzu Erkan’dan da canlı yayın teklifi geldi ve bu dünyaya dalmış oldum. Instagram yayınları maalesef pek kalıcı olamıyor ve bağlantılar çok sık kopuyor. O yüzden ağırlığı YouTube’a verdik.
Son olarak size ilerdeki çalışmalarınızla ilgili sormak istiyorum. Son zamanlarda araştırdığınız ve üzerine çalıştığınız konular var mıdır, bunlar nelerdir?
İnci Türkoğlu: Doktora tezimde antik Kadıköy’ü çalışmış ve daha sonra kitap olarak yayınlamıştım. Şimdi doçentliğim için doğum yerim olan Alaşehir, yani ilk Yedi Kilise’den biri olan antik Philadelphia hakkında bir monografi hazırlıyorum. Bu arada kazılar ve saha çalışmaları devam ediyor. Mesela Kültürel Mirası Koruma Derneği’nin (kmkd.org) Güney Marmara Adaları Risk Altındaki Mimari Mirası çalışmasına katıldım. Marmara Adasında harabe halindeki sinagog da belgelendi ve önümüzdeki bir-iki hafta içinde yayınlanacak. Ancak, Türkiye’deki Yahudi mirası ve tarihi benim gönlümde canlılığını koruyor ve gönlümde güzel bir kitap yatıyor ama daha birkaç senesi var. Tabii seninle sanal ortamda tanışmama vesile olan online Ermenice kursu da çok güzel gidiyor. Keşke online İbranice kursu da olsaydı. Yenice Haifa Üniversitesi bir şeyler başlatıyor.
İlk yorum yapan siz olun