İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Başkaldıran Anadolu’nun Devrim Bildirisi: “Amasya Tamimi”

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Celal Tezel

Türk Devrim Tarihi sürecinde “Amasya Tamimi”nin niteliği üzerinde pek çok tartışmalar yapılmıştır. Ancak bugün gelinen noktada “Amasya Tamimi”nin tam bir Devrim Bildirgesi olduğu görüşü üzerinde büyük bir oydaşma (konsensüs) sağlanmıştır. 
 
Evet, bu tamim, tartışmasız bir “Devrim Bildirgesi”dir. Çünkü bilinen on iki bin yıllık Türk Tarihi içerisinde ilk defa, kayıtsız şartsız ulusal egemenliğe dayanan yeni ve bağımsız bir Türk Devleti kurma fikri tüm dünyaya bu bildiriyle ilan edilmiştir.
 
İstanbul Hükümetine karşı olunduğu, İstanbul hükümetinin tanınmayacağı, tam bağımsız bir devlet kurmak için bir kurtuluş savaşının başlatılacağı, halka ve askeri makamlara bildirilmiştir. Ulusal egemenlik kavramı ilk defa dile getirilmiştir. Gelecekte çağdaş bir Cumhuriyet yönetimine geçileceğinin ilk işareti bu bildiriyle verilmiştir.
 
Genelgenin birinci maddesinde yer alan “Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir” ifadesiyle bir durum tespiti yapılmaktadır. Üçüncü maddesinde yer alan “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” İfadesi ile de çözüm yolu gösterilmektedir. 
 
Ulusun, kendi gücünden başka kurtarıcı aramaması önerilmektedir. Öteki maddelerde toplanması öngörülen kongreler ve bu kongrelerde izlenecek yol ve yöntemler belirtilmektedir. Altı madde olarak ilan edilen Amasya Tamimi’nin, bir de gizli tutulması nedeniyle yazılı olmayan ve ilan edilmeyen yedinci maddesi vardır. Bu gizli maddeye göre “Askeri ve milli teşkilatlanma kesinlikle kaldırılmayacaktır. Emir ve komuta kesinlikle hiçbir makama terk edilmeyecektir. Silahlar ve cephaneler elde tutulacaktır. Amasya tamimini hazırlayan ve imzalayan komutanlardan herhangi birisi görevinden alınsa dahi öteki komutanlar görevden alınan komutana tıpkı görevinin başındaymış gibi itaat edeceklerdir.”
 
Bu madde, komutanlar arasında yüksek sesle tekrar edilmiş ve buna uyulacağı konusunda askerlik şeref ve namusu üzerine yemin edilmiştir. İşte, Erzurum’da Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın, hiçbir görev ve unvanı olmayan, askerlikten müstafi sade bir sivil olan Mustafa Kemal’i “ Ben ve Kolordum emrinizdeyiz Paşam” diyerek asker selamıyla karşılamasının nedeni, daha önce birlikte yapılmış olan bu askerlik yeminidir. 
 
Mustafa Kemal Paşa, Ordu Müfettişi olarak Samsun’a; İstanbul’u işgal eden İngilizlerin oradaki asayiş sorunlarının çözülmesini padişahtan istemeleri üzerine, Padişah Vahdettin ve Damat Ferit Hükümeti tarafından İttihatçı olmadığı düşüncesiyle seçilerek gönderilmiştir. Kendisine, oradaki Ermeni ve Rum çetelerine karşı tam bir nefsi müdafaa savaşı yapan ve İstanbul Yönetimi tarafından İttihatçı olarak nitelenen Türk Çetelerini dağıtmak ve cezalandırmak, Mondros Ateşkes Anlaşması gereğince ordunun terhisini hızlandırmak ve toplanan silahları İngilizlere teslim etmek görevleri verilmiştir.
 
Samsun’a çıktıktan sonra bu isteklerin tam tersini yapmaya başlayan Mustafa Kemal’in bu çalışmaları, işgalci İngiliz subaylarını rahatsız etmiştir. Samsun’da yoğunlaşan İngiliz ajan faaliyetleri nedeniyle kendisini ve karargâhını güvende hissetmeyen Mustafa Kemal, buradan Samsun’un Havza ilçesine geçmiştir. Burada yürüttüğü bir dizi çalışma sonucunda Mustafa Kemal, 1 Haziran 1919 günü Devrim Tarihimizdeki ünlü Havza Mitinginin yapılmasını sağlamıştır. Mütevazı ölçülerde gerçekleştirilen bu mitingin tüm Anadolu’ya dalga dalga yayılan etkisi çok büyük olmuştur. Mustafa Kemal’in bu bölgedeki faaliyetlerini gizliden gizliye izleten Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Lenin, Kızıl Ordu’nun en parlak subaylarından birisi olan Albay Budyenni başkanlığındaki küçük bir heyeti, görüşmeler yapmak üzere Havza’ya göndermiştir.
 
Diplomatik nitelik taşıyan bu görüşmeler, Mustafa Kemal’in kaldığı kaplıca otelinde büyük bir gizlilik içersinde yürütülmüştür. Yapılan görüşmeler sonucunda Lenin; Mustafa Kemal’in Anadolu’daki ve İstanbul’daki İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgallerine karşı anti-emperyalist bir ulusal kurtuluş savaşı başlatmak ve kazanılacak olan zaferin ardından halk egemenliğine dayalı bağımsız bir cumhuriyet kurmak için yola çıktığını anlamıştır.
 
Sovyetler Birliği Devleti’nin Mustafa Kemal hareketine her konuda kayıtsız şartsız destek olacağı sözünü vermiştir. Böylelikle, ilk uluslararası diplomatik görüşmesini gerçekleştirmiş olan Mustafa Kemal, ilk uluslararası yardım ve desteği sağlama başarısını da göstermiştir.
 
Bu gelişmenin ardından Mustafa Kemal, Ankara’daki Kolordu Komutanı Ali Fuat Cebesoy’a şifreli bir telgraf çekerek isim belirtmeden “arkadaşlarla birlikte” Havza’ya gelmelerini istemiştir. Bunun üzerine Ali Fuat Paşa, İstanbul’dan Ankara’ya gelmiş olan Rauf Orbay ve bazı Kolordu görevlileriyle birlikte atların çektiği yaylı arabalarla Havza’ya gitmek üzere yola koyulmuştur. Ancak bu sıralarda, Havza civarlarındaki Rum ve Ermeni çete faaliyetleri ile Mustafa Kemal’in etrafındaki İngiliz ajan faaliyetleri artmıştır. Bir saldırı veya suikast tehlikesi sezinleyen Mustafa Kemal, durumun taşıdığı aciliyet nedeniyle, 12 Haziran 1919 günü tan yeri ağarırken, karargâhıyla birlikte kimseye görünmeden Amasya’ya gitmek üzere sessizce yola koyulmuştur.
 
Bu telâşe içerisinde, yoldaki Ali Fuat Paşa’ya haber bile gönderememiştir. Ali Fuat Paşa, Rauf Orbay ve beraberindekiler, Sungurlu-Çorum-Merzifon güzergâhını takip ederek 18 Haziran 1919 günü Havza’nın birkaç kilometre güneyindeki Çeltik Boğazına kadar gelmişlerdi. Ancak buradaki değirmenlerde görevli konak noktası subayı Mustafa Kemal’in birkaç gün önce Amasya’ya geçtiğini söylemişti. Bunun bir tuzak olup olmadığını öğrenmek isteyen Ali Fuat Paşa, durumu öğrenmesi için yaveri İdris Cora’yı Havza’ya gönderdi.
 
Gerçek durumu öğrenen Ali Fuat Paşa, 19 Haziran 1919 günü yönünü Amasya’ya çevirerek yola koyuldu ve aynı gün Mustafa Kemal’le buluştu. Mustafa Kemal’in, karargâhını Amasya’da kurması da nedensiz değildir. 1919 yılı Mayıs ayının son günlerinde, Merzifon’da görevli İngiliz Yüzbaşı Solter komutasındaki bir grup İngiliz Askeri Amasya’ya gelmişler, Amasya hapishanesinde yatan Rum, Ermeni, İtalyan ve Hintli mahkûmları zorla hapishaneden çıkartarak yanlarına almışlar ve Amasya’nın merkezindeki saat kulesine İngiliz bayrağı çekmişlerdir.
 
Bunun üzerine Amasya halkı, İngilizlere karşı ayaklanmıştır. Ayaklanmadan korkan Yüzbaşı Solter, askerleriyle birlikte hızla Amasya’yı terk etmiştir. Saat kulesindeki İngiliz bayrağı indirilmiştir. Bu olayı öğrenen Mustafa Kemal, herhangi bir İngiliz müdahalesinde Amasya halkının arkasında duracağını düşünerek, stratejik olarak da güvenli olması nedeniyle toplantı yeri olarak Amasya’yı seçmiştir.
 
12 Haziran 1919 günü Amasya’ya gelen Mustafa Kemal, burada halkın coşkun gösterileriyle bir kurtarıcı gibi karşılanmıştır. Amasya Genelgesi, 5. Kafkas Tümeni’nin karargâhı olan Saraydüzü Kışlasının mahzenindeki, az güneş alması nedeniyle “karanlık oda” denilen odada Mustafa Kemal, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele’nin katılımıyla 21-22 Haziran 1919 gecesi hazırlanmış ve imza altına alınmıştır. 22 Haziran günü tüm dünyaya ilan edilmiştir. Başkaldıran Anadolu halkının devrim bildirisi olan Amasya Bildirgesinin etkileri çok sarsıcı olmuştur. Bu bildirgenin yayınlanmasıyla birlikte İstanbul hükümeti ilk kez yok sayılmıştır. Tarihin ilk anti- emperyalist savaşı olan Ulusal Bağımsızlık ve Kurtuluş Savaşımız resmen ilan edilmiştir. 

https://www.tarsusakdeniz.com/makale-baskaldiran-anadolunun-devrim-bildirisi-amasya-tamimi/1890

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın