İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi tarihçi Dr. Coşkun Yılmaz: İstanbul’un fethi Batı tarafından hiç kabullenilmedi. Ne zaman zayıflasak onu geri almak ve Ayasofya’yı kiliseye çevirmeyi gündeme getirdiler. Mondros’u takip eden günlerde Patrikhane bunun için çabaladı. Celal Bayar, Ayasofya’nın Balkan Paktı sırasında Yunanistan’ı memnun etmek için diplomatik nedenle müzeleştirildiğini söylemişti.
1934 yılında tartışmalı bir kararname ile müzeye dönüştürülen Ayasofya, 86 yıl sonra yeniden Türkiye gündeminde. Ayasofya’nın yeniden cami vasfına kavuşturulması girişimi en çok başta Ortodoks dünya olmak üzere Batı’yı rahatsız edeceğini düşünmüştük. Ancak en büyük tepki, içimizdeki sözde muhalif isimlerden ve sosyal medyada kalemşörlük yapan FETÖ, PKK ve CHP’li hesaplardan geldi. Hatta “Ayasofya yetmez, Sultanahmed de müze olsun” diyenler bile oldu. Peki Ayasofya neden bu kadar önemli? Fetihten 500 yıl sonra neden tartışmalı bir kararname ile müzeye dönüştürüldü? Fatih Sultan Mehmed’in vakfiyesi olan bu mabed, yeniden camiye dönüştürülürse Hristiyan dünya nasıl bir tepki verir? İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü, Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi tarihçi Dr. Coşkun Yılmaz ile Ayasofya’da buluştuk. Bu büyüleyici mabedin içerisinde 1500 yıl öncesine bir yolculuk yaparken, Ayasofya hakkında merak edilen tüm soruları kendisine yönelttik.
FATİH’İN EN BÜYÜK HAYALİ İSTANBUL VE AYASOFYA
AYASOFYA
-Hocam tarih 29 Mayıs 1453. O tarihe dönmek istiyorum. O gün Ayasofya’da ne yaşandı?
Fatih Sultan Mehmed’in en büyük hayali ve ümidi İstanbul‘un fethi ve Ayasofya idi. Biz İstanbul’un fetih hazırlıklarından, kuşatma tarihinden söz ederiz. Ancak psikolojisi üzerinde pek durmayız. Fatihin büyüklüğünü İstanbul’un fethi üzerinden okuyoruz. Buna bir itirazım yok. Ancak eksik bir okuma olduğuna inanıyorum. En çok dikkatimi çeken husus 21 yaşındaki bir insanın kuşatmaya hazırlanırken, hatta kuşatma sırasında çektiği sıkıntılar, yaşadığı psiklojik gerginlikler. Kuşatma öncesinden ve kuşatmada yaşanan kutuplaşmalar, iç çatışmalar. Toylukla suçlanması. Defalarca kuşatmanın kaldırılmasına yönelik Çandarlı Halil Paşa’nın başını çektiği devlet ricalinden gelen baskı. Ciddi anlamda geri dönülmesinin gündeme gelmesi. Sultan II. Mehmed’in kuşatmada yaşadıkları sıradan bir hadise değildir. Hem şahsi geleceği. Hem de devletin geleceği ciddi bir tehditle karşı karşıyadır.
FETİHTEN SONRA DOĞRUDAN AYASOFYA’YA GİTTİ
-İstanbul fethedildiğinde doğrudan Ayasofya’ya gittiği söylenir. Bu bilgi doğru mu?
Evet, 21 yaşındaki bu genç hükümdar, 53 gün süren, büyük gerilimlerin ve korkuların yaşandığı kuşatmadan sonra şehre giriyor ve doğrudan Ayasofya‘ya geliyor. Herkesin canı, malı onun dudakları arasındadır. Yaşadığı tehlikelerin, sıkıntıların, çatışmaların tesiriyle, gençliğin verdiği duyguyla intikam arayışına girebilir, büyük bir katliam gerçekleştirebilirdi. Fakat o bunların hiç birisini yapmadı. Ayasofya’ya geldi, atından indi, şükür secdesine kapandı, bir avuç toprak alıp başından aşağıya saçtı. Bu onun şükrünün ve tevazusunun ifadesiydi. Sonra da korku içinde bekleyen halk padişahı görünce ağlayarak yerlere kapandılar. Fatih, papaza, “Ben Sultan Mehmed sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki bugünden itibaren artık ne hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız” dedi ve halkın emniyet içerisinde evlerine götürülmelerini emretti. Onun bu olgunluğu son derece önemliydi.
MABEDE ZARAR VERİLMESİNİ ENGELLEDİ
–Neler yaşandı Ayasofya’da
Evet, Ayasofya içerisinde bir müddet sessizce bekledi. Tabi, ne hissettiğini kendisinden başka kimsenin bilmesine imkan yok. Ancak büyük zaferin muhasebesini yapıp sevinç içinde Allaha şükrettiğini söyleyebiliriz. Bu sırada bir askerin kilisenin mermerlerini sökmeye çalıştığını görünce kızarak onu uyarıyor. Daha sonra kilisenin camiye dönüştürülmesini emrediyor. Alimlerden birisi ezan okuyor. Fatih burada namaz kılıyor. Daha sonra Ayasofya’nın kubbesine çıkıyor ve şehri hüzünle seyrediyor. Hatta kaynaklarda şu mısraları okuduğu belirtiliyor: “İmparatorun sarayında örümcek perdedârlık ediyor, Efrasiyab’ın kulelerinde baykuş nevbet vuruyor”.
İSTANBUL’U OSMANLI’NIN MERKEZİNE DÖNÜŞTÜRDÜ
İlk yorum yapan siz olun