Sevr antlaşmasının 62.ve 64.maddeleri can alıcıdır. Yazı uzun olmasın diye yazmıyorum. Tam metni bulup okuyabilirsiniz.
Bu anlaşmanın bu maddelerine göre İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat’ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak, bir yıl sonra Kürtler dilerse, “self/determinasyon(1)” kartını kullanarak Birleşmiş milletlere başvurup bağımsız bir devlet olma talebinde bulunabileceklerdi.
1912 yılında ise ABD başkanı Wilson, “Wilson ilkelerinde” 12. Madde gereği, Türkiye sınırları içerisinde Ermenistan ve Kürdistan kurulmasını istiyor ve öneriyordu.
…
Şimdi gelelim ‘Sevr’ ve ‘Wilson’ ilkelerinden dayatılan “Kürdistan” meselesine!
Ben bu yazıyı sanırım 2011 yılında yazmış, sair internet sitelerinde yayınlanmıştı.
O zaman demiştim ki;
“Ülkemizin düştüğü borç batağı, yaşadığımız ekonomik krizler, tarikat ve cemaatlerin kıskacı, din istismarı, milletimizin düştüğü psikolojik buhranlar ve oluşturulan sanal gündemlerle unutturulan milli ve manevi hassasiyetlerimiz sabun gibi erimekte… Milli refleks yok olmakta ve milletimiz daha zor günlerin kendisini beklediğini maalesef algılayamamaktadır.”
Kürt ve sözde Kürdistan meselesine de böyle baktık. Ya da böyle bakmamız istendi!
…
Şimdi tarihe kısa bir adım atalım.
Kürt Şerif Paşa ile başlayalım.
“Kürt Teâvün ve Terakkî Cemiyeti” kurucuları arasında yer alan bu paşa Mezopotamya’da Kürtler’i kazanmaları yolunda İngilizlere hizmet teklif ettiğine dair bir bilgi varsa da bunun ayrıntıları bilinmemektedir.
Meşhur “Paris konferansı” için, Kürt halkının talepleri ve istekleri konulu 14 maddelik memorandum sunar. (Mémorandum sur les revendications du peuple kurde, Paris, 22 Mart 1919)
Bu memorandum Kürdistan haritası ve Kürtlerin yoğun biçimde yaşadıkları bölgelerin sınırları çiziliyordu. Paris konferansında yer alan ve Kürt delegesi olarak seçilmiş olan Şerif paşa Ermeni asıllıdır.
Gelelim Abdullah Öcalan’a!
MİT raporları ve Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun araştırmalarına göre Şanlıurfa ili, Halfeti İlçesi, Ömerli köyünde doğan Apo’nun asıl adı Artin Agopyan’dır. Babası ise Suriye asıllı Ömer isimli bir Ermeni’dir. Hafızalarımızı biraz tazeler isek Güneydoğuda ölü olarak ele geçen teröristlerin %80’inin sünnetsiz olduğu bir realitedir. Öcalan’da İmralı’daki görüşmelerinde Asala ile 1980’lerde birlikte hareket ettiklerini ve toplantı düzenlediklerini itiraf etmiştir.
Sevr ve Wilson ilkeleri gereği “Kürdistan” hayali derin abiler tarafından sürekli diri ve taze tutulmuştur. Apo, Kenya’da yakalanınca Vatikan şu açıklamayı yapmıştı;
“Kürtler bağımsızlıklarını bekliyorlar!”
Demem o ki;
Yüz yıldır hiç boş durmadılar. Sürekli kaşıdılar, yarayı!
Mesela;
-Lozan’da Musul meselesi konuşulurken İngilizler Şeyh Sait’i kullandılar!
-Fransızlarla Hatay mevzusu konuşulurken Dersim isyanı gerçekleşti!
-Türk ordusu Kıbrıs’taki katliama dur deyince Asala örgütü devreye girdi!
-1984 yılında ise ağır sanayi yatırımları ile birlikte GAP’ın gerçekleşmesi sayesinde Türkiye’nin kalkınması ve bölgedeki suyun kontrolü sağlanacakken Amerika’nın düğmeye basmasıyla Pkk devreye sokulmuştur!
Apo’nun: “Şeyh Sait’in devamıydım, kullanıldım. Batılı ülkelerden yardım alarak Türkiye’ye karşı savaştım” açıklamaları tespitlerimizi ve yorumlarımızı doğrular niteliktedir.
“Yahudi Kürdistan Devleti” ve “Arz-ı Mev’ud” kartı için;
-ABD’nin Irak’taki Kürtleri kışkırtması
-Saddam’ın Kürtleri yok etme kararı alması
-ABD bölgeye çekiç güç yollaması
-Çekiç güçle birlikte bölgede 1000 olan Pkk’lı terörist sayısının on binlere çıkması bununla ilintilidir.
Kürt sorunu bilhassa körfez krizi ile birlikte ABD kongresinin gündemine gelmekle beraber, Rum ve Ermeni lobilerinin aksine, Yahudi lobisinin desteğini alması, İsrail’in Ortadoğu’da son derece zayıflamış bir Irak istemesi bunun sonucudur.
Körfez savaşı boyunca Saddam Hüseyin’in İsrail’e Scud füzelerini göndermesi, ABD kongresinde Yahudi lobisinin Kürt ayrılıkçılığını desteklemesi de tüm bunlarla ilintili siyasi gelişmelerdir.
O tarihlerde Washington Institute for Near East Policy (Yakın Doğu Politikası için Washington Enstitüsü) adlı bu kuruluş hedeflediği Kürt devletine Türkiye’nin Güneydoğusunu da dahil etmek istemesi, Amerikan, Yahudi basınının önemli yayın organlarından biri olan Washington Jewish Weekly’de Ortadoğu’daki sorunların Kürtlerden kaynaklandığını self-determinasyon ile bunların kaderlerini tayin etmesi gerektiğini belirterek hedeflerini açıkça ortaya koymasını da dahil edebiliriz.
Hatta;
İran-Irak savaşında Kürtlerin İran aleyhinde kullanılması, daha sonra Yahudilerin Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti, ortasında bir Sünni devleti ve güneyinde bir Şii devleti kurma amacında olmaları!
Daha yazacak o kadar çok şey var ki. Lakin o bölgede Yahudi bir Kürt devleti kurulacak bu kaçınılmaz!
Gelelim Barzani ailesine!
Barzani ailesinin Mossad ile ilişkilerini bilmeyen yok. Kökenleri itibariyle Kürt değil, İsrailoğullarının (İbrani) kavmindendirler. Büyük Ortadoğu projesinin sekteye uğramaması için, İsrail’in tek yoludur burada Barzanilere ve Kürtlere güvenmesi.
İsrail, bu bölgede rahat bir şekilde varlığını sürdürebilmesi için “Büyük İsrail” ve “Arz-ı Mev’udu” kurmak için Barzani ile iyi geçinmek zorundadır.
İsrailoğullarının, Kürtler ile olan tarihi geçmişi incelediğin de Barzani-İsrail ilişkileri ve kripto gizli Kürt Yahudilerinin varlığını göz önüne aldığımızda, Kürt Yahudi devleti kurulacak tezi artık çok net bir şekilde doğrulanmıştır.
Bizim siyasetimiz de bu minvalde şekillenmelidir!
Konu biraz dağıldı lakin anlatmak istediğim şu;
Kürtlerin kullanılmasının amacı çok açıktır. Ermeni/Kürt veya Kürt/Ermeni ruhu ile hareket edilmektedir. İskeleti Taşnak/Hınçak, fikri Hoybun, ruhu Yahudi, eti de Kürtlerden oluşan ve görünürdeki amacı bağımsız bir Kürt devleti kurmak olan bu sistemin, gizli kuruluş nedeni ise İsrail çıkarlarına hizmet etmektir.
Soru şu?
İsrail amacına ulaştıktan sonra Kürtlerin içtimai, ekonomik, siyasi gelecekleri nasıl şekillenecek?
El cevap;
İsrail onları da yok edecek!
Yaşar Kiraz
Bütün halkların kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olması olarak nitelendirilen “self/determinasyon” bildirgesi o tarihlerde yoktu. Türkiye Cumhuriyeti, ikiz yasalar olarakta bilinen bu bildirgeyi 15.08.2000 tarihinde DSP, ANAP ve MHP koalisyonu döneminde imzalamış ve 04.06.2003 tarihinde AKP tarafından yürürlüğe konmuştur!
https://www.karamandan.com/Yasar_Kiraz-Yahudi_Kurdistan_Devleti-k86521.html
İlk yorum yapan siz olun