Röportajın ilk kısmında Hakan Altıok, Karay Yahudilerinin ve ailesinin kökenlerinden ve kimliğinden bahsetmişti. Bu kısımda dini pratik, antisemitizm, asimilasyon ve göç konularına giriyoruz. İlk kısma buradan ulaşabilirsiniz.
Evinizdeki Yahudi yaşamından bahsedebilir misiniz? Uyguladığınız ritüeller/bayramlar/şabat?
Aile içinde Şabat’a bakıyor ve bayramları da önem sırasına göre kutlamaya çalışıyoruz. Bazen bayramların denk geldiği takvim vakitleri diğer Yahudi toplulukları ile farklılaşıyor. Karaylarınki bayramların içeriği konusunda yeniliklere pek açık olmayan bir yorumdur. Örnek olarak Roş Haşana bayramının “yılın başı” olduğu kabul edilmez. Tora’yı baz alarak Nisan ayının başı yılın başı olarak kabul görür. Karaylar Roş Haşana’nın Babil sürgününde Babillilerce Yahudilere empoze edildiğini düşündüklerinden olsa gerek Roş Haşana yerine orijinal haliyle Yom Teruah’ı kutlarlar. Diğer taraftan Hanuka bayramını kutlamanın Karaylar için bir zorunluluğu olmadığı halde bu bayramı çocuklarla birlikte kutlamayı seçiyorum.
Bana göre din, yaşayan ve gelişen bir organizmadır. Hanuka da modern zamanlarda belli bir ihtiyacın sonucu olarak öne çıkarılmış olabilir. Rambam’ın ortaya koyduğu 13 inanç prensibi ile Karayların 10 prensibi neredeyse aynıdır. Aradaki farklılık Karayların İbranice’nin öğrenilmesini inanç prensibi haline getirmiş olmasıdır. Karay Hakhamlar, Yehuda Hadasi’nin Eşkolhakofer ve Eliya Başyaçı’nın Aderet Eliyahu adlı eserlerinde geçen on “işşurim”den biri de Tora’nın dili olan İbranice’nin öğrenilmesi zorunluluğudur. Son tahlilde önemli olanın Tanah’ın özü ve “bu öz ile ilintili olan” Avoda ve Tefila’nın korunması olduğu düşüncesindeyim.
Kaşerut konusundaki düşünceleriniz nelerdir?
Kaşerut Türkiye’de bizim için vejeteryan olmak demek. Karaylar’ın kaşerut kurallarının Rabinitlerinkinden daha sıkı olması da işi güçleştiriyor.
Evlilik hakkında düşünceleriniz nedir? Karay olmayan biriyle evlenmeyi düşünür müsünüz? Yahudi olmayan biriyle evlenmeyi düşünür müsünüz?
Evlilik uyum ve sevgi olmaksızın düşünülemezse de aile olmak bunun biraz daha fazlası olsa gerek. Karay olması diye bir şart koyamam. Hangi sektten olursa olsun çiftlerin Yahudi olmasının geleneği ve inancı yaşamayı daha kolaylaştıracağını, uyumu daha mümkün kılacağını düşünüyorum.
“Karay inanç ve geleneğinin sürdürülmesi adına en iyi yol yine Yahudi inanç ve kültür havzası içinde kalmasıdır.”
Karayların Türkiye’deki Sefaradların içerisinde asimile olduğunu düşünüyor musunuz?
Karaylar yalnızca Seferadların içinde değil Müslümanların içinde de eridi. Kendi soyuma ve aileme baktığımda bazen zorlu şartlar bazen de Türk Mevleviliği ve Bektaşiliği üzerinden çoğunluğun Müslümanlaştığı görülüyor. Bunun yanında ailemde yalnızca Müslümanlarla değil Hıristiyanlarla da evlenmeler var ve bu da Karay kimliğini ve inanç geleneğini aktarılamaz kılıyor. Örnek olarak babası Karay annesi Aşkenaz olan bir dostum kendisi Karaylığı uyguladığı halde İsrail’deki çocuklarının ana akım içinde büyüdüğünü söylüyor. Diğer taraftan bir başkası kız kardeşinin ABD’de bir Arap Müslümanla evlenmesi sonucunda çocuklarının tamamen farklı bir kültür çevresi içinde büyüdüğünden bahsediyor. Bir başka Karay arkadaşım İsrail’de dıştan bakıldığında Yahudiliğe benzemeye gayret eden Mesianik kiliseye devam ediyor. Karay inanç ve geleneğinin sürdürülmesi adına en iyi yol yine Yahudi inanç ve kültür havzası içinde kalmasıdır.
Geniş topluma Karay olduğunuzu açıkça söylüyor musunuz? Yahudi olgusuna bile zaman zaman alışık olmayan bir toplumda Karay olduğunuzu açıklamakta zorluk yaşıyor musunuz?
Her zaman açıkça ifade edemiyorum. Sonuçta Yahudilik veya onunla ilintili simgeler sürekli üreyen komplo teorilerinin merkezinde yer alıyor. Karay olmanız bunlardan kaçabilmeniz anlamına gelmiyor. Şu yaşıma kadar işin ilginç yanı onların şartlandırıldıkları, antisemit propagandanın içeriğinde olan kimseleri ve yapıları da görmüş değilim. İnsan kesinlikle inandığına mantığını uyduruyor. Bundan dolayı mantık ve rasyonalite bana hep abartılan bir şey gibi gelir. Bazen de“Karay’ım” dediğimde konuya aşina olanlar tarafından sempati ve merak ile karşılandığımı da söyleyebilirim. Bu ama yalnızca Türkiye içinde ve Türkler arasında geçerli. Kişi, ulus ne demek anlamışsa Türk Ulusu kavramının içine Müslüman olmayanların da dahil olduğunu idrak etmişse eminim aidiyeti güçlendiren bir psikoloji topluma hakim olacaktır.
YAHUDİ HANGİ ÜLKEYE GİDERSE GİTSİN ANTİSEMİTİZMDEN KURTULAMAZ
Antisemitizme maruz kalıyor musunuz? Sizce Karay oluşunuz antisemitizme maruz kalışınızı olumlu veya olumsuz yönde etkiliyor mu?
Yahudi olmak dünyada pek trend bir durum değil. Theodor Herzl’in “Yahudi Devleti” kitabında dediği gibi, bir Yahudi hangi ülkeye giderse gitsin, o ülkenin kültürünü zenginliğini ve bilimini ne kadar artırırsa artırsın, o ülke için savaşlarda kanını dökse, varlığını yurtseverlik ile harcasa bile en sonunda kıskançlıktan kaynaklı bir şekilde antisemitizme maruz kalmaktan kurtulamaz. Nasıl Yahudiler ile ilgili bir sürü çirkin dedikodu ve antisemit iddia ortaya atılıyorsa Karaylar da bundan payını almaktadır. Diğer taraftan sanki sadece Karay Yahudileri’ne özgü imiş gibi dillendirilen ve ortaya bilimsel gerçek olarak da ortaya atılan sanılar var. Ana akım Yahudilikten ayrıldıkları noktalardan ötürü yalnızca başkaları tarafından değil bazı Yahudiler tarafından da bu görüşler gerçek olarak kabul edilmiş durumdadır.
Örneğin Karaylarla ilgili Hazar Kağanlığının devamı oldukları görüşü çokça dillendirilen bir görüştür. Bu görüşe bugün Karaylarla ilintili kapsamlı araştırma ve çalışmaları bulunan Mikail Kızılov gibi bazı yazarlar temkinli bir duruş sergilemektedirler. Bu konuda şunu sormak isterim: Karay veya Rabinit, hangi Yahudi yolunu seçmiş olursa olsun yaşadığı toplumla her türlü etkileşmemesi olası mıdır? İskoçyalı bir Yahudi nasıl İskoçlar gibi görünüp o kültür dairesine dair bir belleği de beraberinde getiriyorsa, Kırım ve Doğu Avrupa’da Türklerle (Tatarlar ve diğer Türk halklarını kastediyorum) birlikte yaşayan Yahudiler, ister Karay ister Kırımçak isterse de Aşkenaz olsun, bu topluluklara benzer olacaklardır. Bu husus nedense Karaylar için vurgulu biçimde söz konusu edilirken Batı Avrupa, Orta Amerika ve diğer bölge Yahudileri için söz konusu edilmiyor.
Ayrıca tarihte Roma ve İslam imparatorlukları ile aynı zamanda üçüncü bir süper güç olarak var olmuş Yahudi Hazar İmparatorluğu ile ilgili olarak inancına ve durduğu yere göre kimileri Yahudilerinin az olmasından dem vururken kimi de Yahudiliklerinin tam olmadığından dem vurmaktadır. Oysa o çağlarda, yaklaşık 350 yıl, tüm Yahudilerin sığınabileceği nadir bir yer olmuş olabileceğini kimse nedense dikkate almıyor. Yani Hazar İmparatorluğu ne Müslümanların iddia ettiği gibi “Yahudi etnisitesi” dışında bir yerdir ne de bazılarının iddia ettiği gibi salt Hazar Türklerinden (kastım dünyadaki diğer Yahudi topluluklarından göç aldığı yönündedir) oluşmuş olabilir. Yahudiliğin önemli eserlerinden biri olan Yehuda Halevi’nin Kuzari adlı eseri bile Hazar Türklerinin önemini vurgulamak için yeterlidir. Diğer taraftan Hazarların izledikleri yolun Karay mı Rabinit mi olduğu bilinmeden bunlar ortaya atılıyor. Kuzari’den anladığım kadarıyla Hazarların Karay oldukları da dillendirilmiyor. Bundan dolayı diyebilirim ki Yahudiler için o dönemde Yahudi Hazarya’da yaşamak herhalde Roma ve İslam topraklarında yaşamaktan daha iyidir.
Karaylarla ilgili dillendirilen efsanelerden bir diğeri de Yahudi olmayanlarca sıkça dillendirilip Karayları diğer Yahudilerden ayırıp diğer Yahudilere çatmanın başka bir ifadesi olarak da kullanılma amacı olan Karayların yalnızca Tora’yı kabul ettikleri ve şiddetle Talmud’u reddettikleri iddiasıdır. Oysa Karaylar, Tanah’ın tümünü kabul ederler ve Talmud’u da okurlar. Yalnızca Talmud’a Rabinitlerce atfedildiği ölçüde bir değer biçmezler. Ana akım Yahudilerce yanlış bilinen bir diğer husus da, ki kimi Karaylar da bilmeden buna ortak olurlar, Karayların inanışının 8nci yy.da Anan ben David tarafından kurulduğudur. Bu da Karaylığın bir reform hareketi ve ayrılıkçılık olarak görülmesini doğurur. Karay yolu 8. yy’da kurulmuş değildir, Anan ben David ile birlikte var olan ayrılıkların üstü çizilmiştir. Karaylar, Tanah’ı literal biçimde anlamaya özen gösteren bir topluluktur ve amacı asla reform yapma veya modern bir öğreti olmak değildir. Aksine Karayların vurgusu inancın özüne bağlılık, sonradan dine eklemlendiği düşünülen olguların ve yorumların ayıklanmasıdır.
Bazen Seferad ve Aşkenaz arkadaşlarımdan işittiğim Karaylığın daha kolay olduğu görüşü de gerçeklerden bir o kadar uzaktır. Bunun nedeni herhalde tefilin, mezuza vb. konulardaki görüş ayrılıklarıdır. Fazla uzatmadan birkaç örnekle kolaylık zorluk kısmının tartışılır olabileceğini belirtmek isterim. Karaylar Şabat’a bakarken Rabinitlerce öne sürülen tüm “pratik çözüm ve esnekliklerin” hiçbirinden yararlanmazlar. Modern dünya bakış açısından bakıldığında uygulama gerçekten zordur. Kaşrut kuralları da “süperkaşer” denecek ölçüde sıkıntılıdır.
“Yahudi sektlerindeki ayrılıklar öze ait değildir hep pratikteki farklılıklardır.”
Karay sinagogu sürekli olarak kullanıma açık değil. Kullanıma açık olduğu zaman burada ibadetinizi gerçekleştiriyor musunuz? Diğer zamanlarda Karay sinagogu olmayan sinagoglara ibadet etmeye gidiyor musunuz? Gidiyorsanız buradaki ritüelleri nasıl algılıyorsunuz? Ayakkabılarınızı çıkarmadan bu sinagoglara girmek, mezuza öpmek veya diğer pek çok uygulamadığınız ritüele karşı davranışınızı nasıl geliştiriyorsunuz?
İstanbul Hasköy’deki Karay sinagogunda çok uzun yıllar önce bulundum. İsrail’de kaldığım yıllarda Karay sinagoguna seyrek de olsa giderdim. Çünkü Kudüs’teki sinagog da her zaman ibadete açık değil. Karay olmayan sinagoglara da hayatın akışı içinde arada gittiğim oluyor. Daha çok sessizce oturup okuduğum yerleri düşünmeyi tercih ediyorum. Yalnız bahsettiğiniz ayrılıklar pratik ayrılıklardır. Ayrıca Karaylar’da da Mezuza (zorunlu olmamakla birlikte) kapı eşiklerine takılır. Avraham Geiger’in dediği gibi Yahudi sektlerindeki ayrılıklar öze ait değildir hep pratikteki farklılıklardır.
Yahudi toplumu içerisinde dışlandığınızı düşünüyor musunuz?
Bir İskandinav masalı var: Bir ormanda beyaz filler ve siyah filler varmış. Bu iki fil grubu, renkleri ne olursa olsun, fil türüne ait tüm özellikleri taşıyorlarmış. Önceleri birlikte yaşarken sonra basit nedenlerden dolayı birbirlerine yavaş yavaş düşman olmuşlar ve bir savaş patlak vermiş. Beyaz filler tüm siyah filleri yok etmişler. Beyaz filler rakiplerini yok etmenin tekilliği içinde huzurla yıllarını geçirirken bir gün üzerinde siyah benekleri olan bir fil doğmuş. Tüm filler yaşamlarına farklılık getiren bu bebek fili sempatiyle karşılayıp sevmişler. Ormanın neresinde olursa olsun tüm filler siyah benekli beyaz fili görmeye geliyormuş. Masalın bundan sonra nasıl gelişeceği fillerin olgunluğuna kalmış.
Yurt dışındaki Karay topluluklarıyla iletişim halinde misiniz? İleride bu toplulukların daha yoğun yaşadıkları yerlere göç etmeyi düşünür müsünüz?
Kırım’dan, İsrail’den ve Litvanya’dan gelen Karay dostlarımla temas halindeyiz, ziyaretler şeklinde de bir araya geliyoruz. Geçmiş yıllarda Polonya’dakilerle de temasım vardı fakat iş güç derken 10 yıldan fazladır kopuğuz. Bir Türk olarak vatanım ve ülkem burası ve burada kalmayı tercih etmekle birlikte en azından ilerleyen yıllarda aile köklerimin geldiği topraklar olan Litvanya, Beyaz Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerde yılın en azından üç ayını geçirme idealim var. Zaman bulursam Karay inanç felsefesi ile de ilgilenmek istiyorum. Kapalı kutular içinde Karay inanç ve geleneklerini ilgilendiren birçok yazılı materyal var. Umarım bir gün Karaylığın da merkezi olan Vilna’da bu çalışmaları yapabilirim.
İlk yorum yapan siz olun