İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Pandemi veya pandomim’ meselesi – Mıgırdiç MARGOSYAN

Kirvem,

Kimin başının altından peydahlandığını henüz doğru dürüst çözemediğimiz “korona” lakaplı bir belanın karşısında ansızın kendimizi bulan bireyler olarak şu anda feleğimizi şaşırmış durumdayız…

Hipokrat amcamızın yeminiyle başlayıp, ardından da zamanla gıdım gıdım artan tüm “ilmi”, “tıbbi” bilgilerimize, bittabi ki aynı zamanda da “dini” inançlarımıza rağmen bu virüsün in mi, yoksa cin soyundan mı türediğini, ayrıca kökünü, sülalesini, zürriyetini kurutup hatta anasından doğduğuna bin pişman edip edemeyeceğimizi de şimdilik kesinlikle bilemediğimiz için ister istemez sanki birer sinir küpüne dönüştük…

Anayurdu Çin’den yola revan olup, ardından da “al Allah malını zapt eyle deli kulunu” misali kendi keyfince dünya seyahatine çıkıp, böylece kara, hava, deniz yollarının tümünü vizesiz, pasaportsuz, damgasız, mühürsüz aşarak; dikenli, jiletli tellerle çevrilmiş sınırların üstünden birdirbir oynayan çocuklar gibi hoplayarak; betonlarla, çelik bariyerlerle donatılmış engelleri, mayın tarlalarını sürüler halinde geçerek; canının çektiği, hoşuna gittiği evlerde, otellerde, motellerde, bungalovlarda, hanlarda, hamamlarda, külhanlarda herhangi bir ücret ödemeden bilabedel konaklayarak; istediği camide, kilisede, havrada, cemevinde selamsız sabahsız, abdestsiz namaz kılarak; bütün bu keyfi davranışları sanki yetmezmişçesine, üstüne üstlük bir de tepemizde boza pişirmeye soyunup, dolayısıyla kimilerimizi yatak yorgan, döşek minder yatırıp, kimilerimizin de ümüğünü sıkıp, nefesini kesip, sonra da meçhulistan diyarlarına poşetler içinde postalayan bu “zorba”nın, bu “zalim”in pençesinden bir an önce kurtulmanın yollarını ararken, bu bapta dönüp dolaşıp nihayetinde kapısına dayandığımız sihirli ilacın formülünü çok şükür bulduk…

“Aynı gemideyiz!..”

Kirvem, senin de bildiğin üzere, son zamanlarda sıkça tekrarlanan, aslında tekrarlanıp durdukça kabak tadı vermenin ötesinde giderek antipatik bir söyleme dönüşen şu bayat, şu kokuşmuş “hepimiz aynı gemideyiz” tekerlemesinden yola çıkıp, bunu da zırt pırt her derde derman “Gripin” misali ha babam de babam pompalayıp duran bilumum iktidar mensuplarının sayılarına dünya genelinde de yenileri gelip eklendiğine bakılırsa; anlaşılan o ki, “aynı gemideyiz” lafının eninde sonunda dönüp dolaşıp nihayetinde gelip noktalanacağı yer, belki de çöp bidonları mı olacak ne!

Nitekim… Kimileri bu yerkürenin jandarma çavuşu, kimileri iki pırpırlı zabitleri, kimileri bilmem hangi kütüğün bekçisi kesilip akabinde de dünya nimetlerini babalarının mirası gibi harcayıp, analarının ak sütü gibi lıkır lıkır içerken, beri yandan bir çay kaşığına milyonlarcası sığacak kadar mini minnacık “zavallı virüsler” karşısında tökezleyince, bu kez de “aynı gemideyiz” tekerlemesini bir nevi cankurtaran simidi misali kullanıp veya bundan medet umdukları için mi korona veya benzer virüslerin oyuncağına dönüştü bu kıçı kırık dünya….

Öyle ya da böyle, nalıncı keseri gibi hep kendinden yana yontan bu bencil kaptanıderyaların hüküm sürdüğü alemde “pandemi”lerin biri gidip diğeri gelirken, bu arada aynı gemideyiz tekerlemeleriyle sahnelenen bu “pandomim”lerin sonu, acaba günün birinde gelir mi, bilemiyorum Kirvem!..


Evrensel Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.