İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Münir Özkul ölümünün ikinci yılında yad ediliyor

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***
AA

Anadolu Ajansı’nın haberine göre; Ahmet Arıman, vefatının ikinci yılında yad edilen Yeşilçam’ın unutulmaz ismi Münir Özkul’a ilişkin, “Dünyanın en güzel insanlarından biriydi” diyerek o dönemlere ait unutulmaz anılarını anlattı.

Rıfat Ilgaz’ın eserinden Ertem Eğilmez tarafından sinemaya uyarlanan ‘Hababam Sınıfı’ adlı yapımda ‘Hayta İsmail’ karakterini canlandıran Arıman, Yeşilçam’ın unutulmaz filmlerinden ‘Neşeli Günler’, ‘Gülen Gözler’ ve ‘Bizim Aile’ filmlerinde de birlikte oynadığı usta oyuncu Münir Özkul’u ve o yıllardan bahsetti.

Ahmet Arıman, ‘Mahmut Hoca’ ve ‘Yaşar Usta’ tiplemeleriyle Türk izleyicisinin kalbinde yer edinen usta oyuncuyu her zaman bir baba gibi gördüğüne vurgu yaparak, sinemaya da onun aracılığıyla adım attığını söyledi.

“TEK BAŞINA ORTALIĞI YIKIYORDU”

Özkul ile Hababam Sınıfı’ndan önce müzisyen olarak çalıştığı orkestrada tanıştığına işaret eden Arıman, “Beraber turneye çıktık. Assolist olarak Mine Koşan, Ersen ve Dadaşlar grubu vardı. Programlar yapıyorduk. Münir Özkul da şov yapar, komik şarkılar söyleyerek, fıkra anlatırdı. Gittiğimiz salonları gülmekten kırıp geçiriyordu. Tek başına ortalığı yıkıyordu” diye konuştu.

“SEN BENİM ‘HAYTA İSMAİL’İMSİN”

Arıman, 1975’te gösterime giren ‘Hababam Sınıfı’nın çekimlerinden önce Ertem Eğilmez’in ‘Hayta İsmail’ karakteri için bir oyuncu aradığını aktararak, şu şekilde konuştu:

Turne bittikten sonra Münir ağabey, Ertem Bey’e ‘Benim orkestrada bir çocuk var. Ben çok beğeniyorum. Onunla bir görüşün’ demiş. Ben de Gümüşsuyu’nda bir ofise Münir ağabeyi görmeye gittim. Her taraf artist doluydu. Müjde Ar, Adile Naşit, Ayşen Gruda, Tarık Akan, yönetmenler ve aklınıza kim geliyorsa hepsi oradaydı. Ben bir tek Münir ağabeyle konuşuyordum. Sonra arkadan Ertem Eğilmez bir anda bana sarıldı ve ‘Sen benim Hayta İsmail’imsin’ dedi. Yani Münir ağabey sayesinde böyle bir başlangıcım oldu.

“MÜNİR AĞABEY HİÇBİR ZAMAN SERT OLAMAZDI”

Usta oyuncunun çok sevecen bir karaktere sahip olduğunun altını çizen Ahmet Arıman, “Münir ağabey, hiçbir zaman sert olamazdı. Sırf Münir ağabey değil, Adile Naşit ve Ertem ağabey de öyle. İnanın onlar emsalsiz insanlardı her konuda. Oyunculuk, bilgi ve insanlık konusunda olağanüstü isimlerdi” ifadelerini kullandı.

“ONUN BABACANLIĞI TARİF EDİLEMEZ”

Oyuncu Arıman, çekimler sırasında Özkul’un performans sahnelerken asla kendilerine müdahale ya da uyarıda bulunmadığına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:

“Münir ağabeyi Türkiye’de tanımayan yoktur sanırım. Onun babacanlığı tarif edilemez, yaşanır. Bana çokça öğütleri olmuştur. Çok mazimiz var kendisiyle. Onun her dakikası büyük bir olaydır. Oynardı, oynardı… Çekim bitince ‘Atlattık Bitti’ gibisinden bir hareket yapardı. O hareketleri çok hoşuma giderdi.

Hababam Sınıfı filminin tüm oyuncularının birbirinden değerli ve başarılı olduğunu söyleyen Arıman, “Mesela Kemal Sunal, Hababam Sınıfı’na bu kadar mı oturur, tatlı olur (karakteri). Yani Münir ağabey olmadan, Adile Naşit olmadan bir ‘Hababam Sınıfı’ olamaz. (Benzerlerini) Yaptılar evet. Hatta biz de oynadık ama insan İnek Şaban’ı arıyor. O tat olmuyor” değerlendirmesinde bulundu.

“DÜNYANIN EN GÜZEL İNSANLARINDAN BİRİYDİ”

Ahmet Arıman, Münir Özkul’un Türk sinemasında, karakter oyunculuğunda bir duayen olduğuna vurgu yaparak, “Bugünden sonra onun adına ne yapılacaksa gece, gündüz, sorgusuz, sualsiz ve karşılıksız yapmaya hazırım. Yeter ki Münir ağabey için bana, ‘Gel’ desinler. Onun her zaman anılması ve hatırlanması gerekir. Büyükçekmece’de onun adının yer aldığı bir Münir Özkul sokağı var. Orayı görünce duygulanıyorum, gururlanıyorum. Onun adı böyle birkaç yere verilebilir.” ifadelerine yer verdi.

Özkul’un tiyatro oyunculuğuna da değinen Arıman, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Münir ağabey orta oyununun babasıdır, bir meddahtır. Aslında onda ne ararsanız vardır. O günlerle ilgili keşke (kamera arkası) çekimler olsaydı da o sahneleri birbirine nasıl kattığını, koca stadyumdaki izleyicilerin nasıl gülme krizine girdiğini görebilseydiniz. İşte ben sanatçı diye buna derim. Canlandırdığı karakterlerde ne görüyorsanız oydu. Mesela Mahmut Hoca, Yaşar Usta, Münir ağabey de gerçekten böyle bir insandı. Hiçbir hatasını görmedim. Dünyanın en güzel insanlarından biriydi.”

İstanbul’da 15 Ağustos 1925’te dünyaya gelen sanatçı, İstanbul Erkek Lisesi’nde eğitim gördü. Henüz lise öğrencisiyken, 1937’de Bakırköy Ortaokulu’nda ilk defa sahneye çıkan sanatçı, daha sonra 1940’ta kurulan Bakırköy Halkevi sahnesinde, ‘Erkek Güzeli’ adlı oyundaki başarısıyla adını duyurdu.

Muhsin Ertuğrul, ‘İnsan ve Tiyatro Üzerine Gördüklerim’ adlı kitabında yer verdiği bir anısında, usta oyuncunun 12 yaşındayken sahneye çıktığı Ankara’daki bir tiyatro oyununu Mustafa Kemal Atatürk’ün de izlediğini belirterek, etkili bir oyunculuk sergileyen Özkul’u Mustafa Kemal Atatürk’le tanıştırdığını, Atatürk’ün Özkul’a “Çocuk, çok büyük bir tiyatrocu olacaksın.” dediğini aktarmıştı.

Ses Tiyatrosu’nda 1948’de sahnelenen ‘Aşk Köprüsü’ ile profesyonel olarak oyunculuğa adım atan sanatçı, daha sonra Muhsin Ertuğrul yönetimindeki Küçük Sahne’ye geçti.

“SİRKECİ’YE KADAR AĞLADIM”

Özkul, TRT Arşiv kayıtlarında yer alan bir açıklamasında ilk aktörlük deneyimini şu sözlerle anlatmıştı:

Mürüvvet (Sim) çok iyi Ermeni rolü oynar. ‘Prova yapalım’ derdi. ‘Oyun gecesi yapalım’ derdim ‘Olmaz’ diyorlar. Maksadım kaçmak. İlk gece korktuğumuz şarkı üç defa bize söyletildi. Ben de inanamıyorum fakat oldu. Şaşırdım. Adetimdir, hata yaptığımda tiyatrodan yürüyerek Beyoğlu’na kadar giderdim. ‘Kim bunları tuttu da bravo diyerek beni rezil ettiler’ diye düşündüm. Sirkeci’ye kadar ağladım.”

“MÜNİR KATİYEN PROVA YAPMIYOR”

Rol arkadaşı Mürüvvet Sim ise aynı anıyı, “Münir katiyen prova yapmıyor. Sanat hayatım bitecek gibi geldi bana, epey gözyaşı döktüm. Sabaha kadar prova yaptık. Münir yine prova yapmadı. Mecburen oynadım. Benim ellerim ayaklarım bağlandı fakat Münir gitti, karşımda sanki dev bir sanatçı vardı. Piyes bitti. Herkes Münir’i tebrik etti. Ben de gittim, özür diledim ve elini öptüm.” sözleriyle dile getirmişti.

Usta oyuncu, 1951’de John Steinbeck’in ‘Fareler ve İnsanlar’ ile John Millington Synge’in ‘Babayiğit’, 1954’te George Axelrod’un ‘Yaz Bekarı’, 1955’te John Patrick’in ‘Çayhane’ eserlerinin yanı sıra ‘Bana Çiçek Yollama’, ‘Generalin Aşkı’, ‘Yağmurcu’ ve ‘Godot’yu Beklerken’in de aralarında olduğu önemli eserlerde rol aldı.

İstanbul Şehir Tiyatroları, Ankara Devlet Tiyatrosu ve özel tiyatrolarda da görev yapan sanatçı, Sadık Şendil’in ‘Kanlı Nigar’ oyunundaki rolüyle 1968’de İlhan İskender Armağanı’nı kazandı.

Sanat yaşamında beş kişinin büyük etkisi olduğunu düşündüğünü ifade eden Özkul, bir röportajında şunları söylemişti:

Bu isimler, Muhsin Ertuğrul, Ferdi Tayfur, Haldun Dormen, Sadık Şendil ve Şakir Eczacıbaşı’dır. Bugün sanatımın geleceğiyle ilgili hiçbir şey söyleyecek durumda değilim. Yalnız şu sıralarda Haldun Taner’in benim için yazdığı bir eser var. Tüm arzum bu piyesi başarıyla oynamak. Sanat yaşamım içinde her zaman ‘İbiş’e ve ‘Kavuklu’ya hayranlık duymuşumdur. Nedenini şöyle anlatayım; insanı çeşitli etkilerden kurtarabilseydik, ortaya birçok müşterek yönleri olan bir insan tipi çıkardı. Bu, gerçek yönleri ağır basan evrensel insan tanımı ve tipidir. Ben Kavuklu’da veya İbiş’te kendi içimdeki o insanı yakalamak ve o insana varmak istiyorum.

1968’DE DÜMBÜLLÜ’NÜN KAVUĞUNU DEVRALDI

Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcisi İsmail Hakkı Dümbüllü, Kel Hasan’dan devraldığı 50 yıllık simgesel kavuğunu, 1968’de Özkul’a devretti. Sanatçının Ortaoyuncular Tiyatro Topluluğu kurucusu Ferhan Şensoy’a 1989’da bıraktığı kavuk, 2016’dan itibaren son sahibi Rasim Öztekin tarafından muhafaza ediliyor.

Münir Özkul, Haldun Taner’in ‘Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’ oyunundaki rolüyle 1978’de ‘Avni Dilligil’, ‘Ulvi Uraz’, ‘İsmet Küntay’ ve ‘İsmail Dümbüllü’ ödüllerinin sahibi oldu.

Sinemada 1950’lerden itibaren görünmeye başlayan sanatçı, canlandırdığı karakterlerle büyük beğeni kazandı. Özellikle 1970’li yıllarda, kalabalık kadrolu Ertem Eğilmez filmlerinde önemli rolleri canlandırdı. Sanatçı, ‘Hababam Sınıfı’ serisindeki Özel Çamlıca Lisesi’nin tatlı sert müdür yardımcısı ‘Kel Mahmut’ tiplemesiyle unutulmazlar arasına girdi.

Başarılı oyuncu, yönetmenliğini Sırrı Gültekin’in yaptığı 1979’da yayınlanan ‘İbiş’in Rüyası’ adlı yapımla ilk kez televizyon dizisinde rol alırken, dizilerin yaygınlaşmaya başladığı 1990’lı yıllarda, ‘Uzaylı Zekiye’, ‘Ana Kuzusu’, ‘Şaban ile Şirin’ ve ‘Reyting Hamdi’de de oynadı.

‘Mavi Boncuk’, ‘Bizim Aile’, ‘Aile Şerefi’, ‘Gülen Gözler’, ‘Neşeli Günler’, ‘Gırgıriye’ ve ‘Görgüsüzler’ adlı aile filmlerinde Adile Naşit ile başrolü paylaşan Özkul, canlandırdığı karakterlerle Türk izleyicisinin hafızasına kazındı.

CUMHURBAŞKANLIĞI ‘KÜLTÜR VE SANAT BÜYÜK ÖDÜLÜ’NE LAYIK GÖRÜLDÜ

Usta sanatçı, ‘Sev Kardeşim’ filmindeki rolüyle 1972’de Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Erkek Karakter Oyuncu Ödülü’ne, ‘Bizim Aile’ filminde canlandırdığı ‘Yaşar Usta’ rolüyle de 1977’de Azerbaycan Film Festivali Özel Ödülü’ne değer görüldü.

Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali tarafından 2006’da verilen Onur Ödülü’nü alan sanatçı, 2014’te 18. Afife Tiyatro Ödülleri’nde Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü’ne, 2015’te ise Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık görüldü.

Başarılı oyuncu, 1980’de 40’ıncı sanat yılını, 1996’da Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlikte ise 55’inci sanat yılını kutladı.

Hayriye, Ferdi ve Güner adlı üç çocuğu bulunan sanatçıya, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1998’de ‘Devlet sanatçısı’ unvanı verildi.

“ÖMRÜNÜN SON DÖNEMLERİNDE TİYATRO YAPIYORDU”

5 Ocak 2018’de yaşamını yitiren usta oyuncu, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde gerçekleştirilen törenin ardından Bakırköy Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi.

Sinema oyuncusu Engin Çağlar, Özkul’un vefatının ardından yaptığı açıklamada, “Atlas Sineması üzerindeki Küçük Sahne’nin ilk açıldığı yıllarda ‘Çayhane’ oyununda Münir ağabeyi seyretmiştim. Onun en iyi yıllarıydı ve sahnede ustalığını sergiliyordu. Münir Özkul, gerçekten çok iyi bir tiyatro oyuncusuydu. Sonra çok iyi bir sinema oyuncusu oldu. Beraber unutulmaz filmlerde oynadık ama onu ‘Hababam Sınıfı’ndaki ‘Mahmut Hoca’ rolü zirveye çıkardı.” ifadelerini kullanmıştı.

Tiyatro ve sinema oyuncusu Ulvi Alacakaptan ise usta oyuncuya ilişkin şu değerlendirmede bulunmuştu:

Kendisiyle birlikte bir devri kapatıyor. Münir Özkul, daha çok filmleriyle tanınıyor. Çünkü sinema çok yaygın bir sanat ama Münir Özkul bence tiyatrocu olarak yaşadı ve hep gözü de tiyatrodaydı. Özellikle de geleneksel tiyatroya aşık değil, hastaydı. Onun, Haldun Taner’in ‘Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’ oyunundaki, ‘Perde’ diye biten son tiradı hiç unutulmaz. Sinemada meşhur oldu ve çok insan onu sinemada tanıdı ama her an, her fırsatta tiyatro yaptı. Ömrünün son dönemlerinde de tiyatro yapıyordu.


https://www.haberturk.com/munir-ozkul-olumunun-ikinci-yilinda-yad-ediliyor-magazin-haberleri-2555644-magazin

Yorumlar kapatıldı.