Nusaybin Patriği Aziz Hagop kilisenin sevilen ve ünlü azizlerinden biridir. Gerçekleştirdiği bir çok mucizeler nedeniyle, kendisine (Iskancelakorz) “Mucizevari” de denir.
Kaynaklara göre Surp Krikor Lusavoriç’in halasının oğludur. Hagop çocuk yaşlarında Kayseri’ye getirilir ve orada Hristiyan öğreti ve ilkelerine göre eğitilir.
Hagop, kızkardeşi ile birlikte İran’a gider, kralın sarayında yaşar. Ancak Hagop bu zengin ve ihtişamlı yaşamı bırakarak, inzivaya çekilir. Nusaybine gider, orda Maruke adında bir münzevi ile tanışır, ondan etkilenir. Ondan halkın iman ettiğini ama Nuh’un Gemisi’nin varlığı konusunda tereddütleri olduğunu öğrenir. Dağa çıkmaya, gemiyi bulmaya ve ondan bir parça getirmeye karar verir.
Kararlılığına rağmen Ararat Dağı’nın (Ağrı) zirvesine ulaşamaz. Yolculuğun yorgunluğu ile uyuya kalır. Rüyasında bir melek kendisini ziyaret eder, gemiden bir parçayı başının altına koyar.
Geleneğe göre Surp Agop’un yattığı yerden şifalı bir su kaynağı çıkar, oraya aziz anısına bir kilise inşa edilir. Nuh’un Gemisi’ne ait o parça bu gün Ana Taht Surp Eçmiyazdin’de muhafaza edilmektedir.
Surp Hagop 325 yılında yapılan İznik Konsülüne de katılmıştır.
Nusaybin’in Melinidos adlı başepiskoposu vefat edince, Nusaybin Başepiskoposluk tahtına çıkar. Uzun müddet görev yaptıktan sonra 350 tarihinde vefat eder.
Kaynak: Qahana
Tercüme: Anuş Karmen Sar
İlk yorum yapan siz olun