İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermenistan meselesi ve TÜRKEŞ

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***
MEHMET AKSOY

ABD’de adına üniversite kurulan, burs verilen ABD başkanlarına siyasi danışmanlık yapan Stanford Shaw, ‘Ermeniler (1071 )Malazgirt Savaşı’ndan (1914) 1. Dünya Savaşı’na kadar Türklerin bağrında burunları bile kanamadan, dillerini konuşarak, dinlerini kendi kiliselerinde yaşayarak, devletin her kademesinde görev alarak bin yıla yakın bir süre “millet-i sadıka (sadık millet)” olarak, Türklerle birlikte yaşadılar’ diyor.
Başta Stanford Shaw ve Pr.Dr. Osman TURAN olmak üzere birçok tarihçiye göre Ermeniler, hiçbir zaman hak ve adaletten yana olmadılar, hep güçten yana oldular, Osmanlı’da eli silah tutan herkesin cepheye gittiği, direnecek kimsenin olmadığı bir dönemde ayaklandılar, başta Doğu Anadolu ve Adana olmak üzere birçok ilde katliam yaptılar. Doğuda Rus, Adana’da Fransız askerlerinin desteğiyle bir buçuk milyon Türk’ü kısa bir sürede katlettiler bu olaylarda 600 bin civarında Ermeni de hayatını kaybetti.
Artık bir arada yaşayamayacakları anlaşılınca Bugünkü Ermenistan’a göç etti Ermeniler. Göç sırasında da Ermenileri koruyan Türk askerler, birçok batılı kaynağa göre Ermeniler kadar iyi beslenmiyordu. ABD eski Başkanı Reagan’ın danışmanı Fein: “Beyaz Saray araştırma yaptı, 1. Dünya Savaşı’nda Ermenilerin Fransa ve Rusya’yla birlikte 2 milyon Müslüman Osmanlı’yı katlettiği ortaya çıktı. Ermenilere değil; Türklere soykırım yapıldı” dedi ve belgeleri ortaya koydu.
SOYKIRIM YALANININ KAYNAĞI
‘Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye’ kitaplarının yazarı Stanford Shaw, 2. Dünya Savaşı sırasında ABD’de vatandaşların et bulamadığını, sakatat yemek zorunda kaldığını söylüyor. Sakatat yemediği zamanlar annesinin kendisine ‘Türkler’in aç bırakarak öldürdüğü Ermenileri düşün! Yemesen açlıktan ölürsün!’ dediğini, annesinin hiçbir Ermeni tanımadığını, annesinin neden böyle söylediğinden yola çıkarak, konuyu araştırdığını belirtiyor.
Türkiye’den İsmet ve Erdal İnönü, Süleyman Demirel, Toktamış Ateş v.b. gibiler başta olmak üzere siyasetçi ve tarihçilerle görüştü. Yazılı kitapları inceledi. İlkokuldan üniversiteye hiçbir kademede ‘Ermeni’ kelimesine rastlamadı. Kadir Mısıroğlu’nun ‘Ermeni mezalimi’ adlı bilimsel özelliği olmayan kitabından başka yazılı bir eser, kitap, belge yoktu. Alparslan Türkeş dışında; siyasiler de tarihçiler de aydınlar da Ermeni meselesi hakkında bir şey bilmiyordu.

Shaw, Türkiye, Mısır, Macaristan, izin verildiği kadarıyla Ermenistan arşivlerini inceledi. Stanford Show’a göre Ermeniler döktükleri kanda boğuldular. Zamanın yetkilileri, ilerde Türk milletinin bu olaylardan sorumlu tutulmaması için gönüllü olarak yargılandılar ve beraat ettiler. Soykırım bir tarafa sorumlu bile tutulmadılar. Kapanmış bir konuda hukuken de dava açılamaz.

ABD, Almanlara karşı 1. Dünya Savaşı’na girmeye ikna edilemeyince, Osmanlı’ya karşı ‘Soykırım’ yalanıyla ikna yolu denendi. Zamanın ünlü edebiyatçı, şair, yazar, sanatçı, oyuncu, siyasetçi v.b. dünya çapında kabul görmüş kişilere yüksek ücretler ödenerek Osmanlı’nın Ermenilere karşı insanlık suçu işlediğini konu alan yazılar yazdırıldı, konferanslar verdirildi, oyunlar sahnelendi, kiliselerde ayinler düzenlendi her çeşit kara propaganda yapıldı. ‘Soykırım’ yalanıyla oluşturulan kamuoyu baskısı sonuç verdi, ABD savaşa sonradan dahil oldu, İngiltere ve Fransa’nın yanında savaşa sokuldu. Soykırım yalanı kayıtlarda, anılarda, kitaplarda olduğu gibi kaldı, hiçbir zaman düzeltilmedi. Amerikan halkı hala bu kitaplarla yetişiyor, Türk’ü açlıkla insanları ölüme mahküm eden millet olarak hatırlıyor.

Batı’nın yalan rüzgarıyla saldırılarını sürdürdü; 70’li ve 80’li yıllarda 35 Türk diplomatı ve yakınları Ermeni terör örgütü ASALA tarafından katledildi. Doğu Anadolu bölgesinde altı il, tazminat talebi ve soykırım iddiaları ABD ve AB destekli olarak sürdü gitti… Başbakan Erdoğan sözde Ermeni soykırımını anma günü olarak kabul edilen 24 Nisan’dan bir gün önce Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın kutlandığı gün 23 Nisan 2014’te yaptığı açıklamada, “20. yüzyılın başında; I. Dünya Savaşı esnasında tehcir gibi gayr-ı insani sonuçlar doğuran hadiselerde hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz’ derken,
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Tehcir insanlık dışıdır. İttihat Terakki yapmıştır.” söyledi. Bu açıklamaların Türk Milletini rencide ettiğini ve batı başkentlerinin etkisiyle bu açıklamanın yapıldığı eleştiriler üzerine Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ‘Türkiye baskılar altında açıklama yapmaz’ dedi.
Aynı durum Kıbrıs’ta da yaşandı. “Siz Rumların AB’ye üyeliğine izin verin biz gerekeni yaparız” dediler
Sonra, Sayın Gül “AB yöneticileri bize ayak oyunu yapıyor”,Sayın Erdoğan, yine aynı yöneticilere “Siz bana söz vermiştiniz, sözünüzü yerine getirmiyorsunuz” dediğinde , Avrupalı yöneticiler “Sözün gereği olmaz, siz belge imzaladınız, gereğini yapacaksınız” şeklinde cevaplar verip hepsinde de gereğini yaptırdılar.
Sayın Başbakan’ın “Bize iftira atanlar, merhum liderlerinin farklı otellerde ne yaptığına bir baksınlar” dedi, biz de baktık:
Yıl 1993: Rahmetli Alparslan Türkeş bu dönemde Ermenistan Cumhur Başkanı Levon Ter- Petrosyan ile Dış İşleri Bakanı Hikmet Çetin’in bilgisi altında yanında oğlu Tuğrul Türkeş, Cefi Kamhi ve Türkiye’nin Fransa Büyükelçisi Tanşuğ Bleda olduğu halde Parist’te Crillon otelinde ilki olmak üzere birçok kez görüştü.
Levon Ter-Petrosyan,abisi Telman ve zaman, zaman da Samson Özarat’ın katıldığı bu toplantılar sonucu aşağıdaki konularda anlaşıldı.
-Azeri Ermeni savaşının derhal durdurulması
-Ermenilerin işgal ettiği Azerbaycan topraklarından derhal çekilmesi,
-Esir konusunun çözülmesi (Karşılıklı iade)
-Sözde soykırım iddialarından vazgeçilmesi,
-Sınırların tanınması, Türkiye’den toprak ve tazminat talebinden vazgeçilmesi
-1. Dünya savaşı öncesi; dostluk dönemine geri dönülmesi, acıların beraber sarılması, bir anıt dikilecekse bu anıtın iki tarafın acılarını yansıtması,
-Oto ve demiryoluyla Ermenistan önce Türkiye’ye sonra tüm Kafkasya’ya bağlanması(Trans Kafkasya)
-Kafkasya’da bir Kürt devletinin kurulmasına ve PKK’ya karşı çıkılması,,

TÜRKEŞ, İYİ NİYET JESTİ OLARAK, esirlerin karşılıklı serbest bırakılmasını sağlamak üzere,derhal Erivan’a gidip hem Ermenistan’ı ziyaret etmeyi hem de Azeri esirleri alıp aynı gün aynı uçakla Bakü’ye geçmeyi planlıyordu.
Ter-Petrosyan “Benim durumum Elçibey’inkinden daha zor, önerilerinizi değerlendirelim” dedikten sonra saray darbesi ve ölüm tehditleriyle istifaya zorlandı. Yeni yönetimler bu şartları kabul etmeyince, Ermenistan bölgede yalnız kaldı. Bu durumun sonucu olarak da giderek derinleşen ekonomik kriz ve açlık sonucu ülke nüfusu Ermenistan’ı terk etmeye başladı. Halk Levon Ter-Petrosyan yanlısı oy kullanırken sandıktan karşıtları çıktı. ABD ve AB de seçim sürecine Ter-Petrosyan aleyhinde müdahale etti. Rusya’dan ayrıldığı için Rusya da eski desteğini Ermenistan’dan çekti…Ermeni sorununun çözümü Ermenilere bırakılmadı.


https://www.hedefhalk.com/yazarlar/mehmet-aksoy/ermenistan-meselesi-ve-turkes/612492

Yorumlar kapatıldı.