İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye’nin her daim zencileri: Aleviler

Türkiye’de Kürtlerden sonra en politik olan kimliklerden birisi Aleviler. Alevilerin kamusallaşmaları ise Kürtler gibi siyasal kimlikleri üzerinden değil kültürel kimliklerini öne çıkaran talepler üzerinden oluyor.

Bu taleplerin başında zorunlu din dersinin kaldırılması talebi var. Bu konuda AİHM kararları olduğu halde her zaman olduğu gibi uygulamadan kaynaklanan “kelime oyunları” ile bu talepler karşılanmış değil.

Bunun dışında önemli bir talep ise Alevilerin ibadethane olarak tanımladıkları cemevlerinin bu statüsünün devlet tarafından kabul edilmesi var. Evet, bugün, Türkiye’nin pek çok yerinde cemevi var ve bunların hepsi “kelime oyunları” ile açılabilmiş durumda. Ama ibadethane olarak kabul edilme talebi ise halen karşılıksız.

Bunun dışında farklı talepleri de olsa da, bu taleplerin büyük bir kısmı hem devlet hem de siyasi iktidar tarafından varlığı kabul edilen ama karşılanmayan talepler.

Diğer yandan şunu unutmayalım ki, aynı siyasi iktidar 2009’de açılım yaptığı konulardan birisi de “Alevi Açılımı” idi. Ve benim de iki-üç çalıştayına katıldığım bu açılım sürecinin sonu diğerleri gibi hüsranla sonuçlanmıştı.

Siyasi iktidar, diğer açılımlarda olduğu gibi “en zor olan” ilk adımı atıp, arkasından atması “daha kolay” küçük adımları atmaktan her seferinde imtina etmişti.

Sonuç olarak Alevi Açılımı da, hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Siyasi iktidarın kültürel kimliği olan “Sünniliği”, açılımı başarıya ulaştırmak için büyük “imkân” olduğu gibi aynı zamanda “imkânsızlıktı” da. Ve galip olan imkânsızlık oldu.

Çünkü siyasi iktidarın sivil şeyhülislamı, Aleviliğin resmi olarak kabulü ve cemevinin ibadethane olarak tanınması İslam’da Hristiyanlık gibi “ikilik” çıkaracağı açıklamasında bulununca açılım büyük ölçüde makyaj anlamı taşıyan bazı kararlar alınmasına dönüştü.

Ve sonuçta siyasi iktidarın kamusal alanda Alevilere bakışı; “Alevilik, Ali’yi sevmekse ben de Aleviyim”e dönüştü.

Ancak hemen ifade edelim ki, Alevilerin her daim karşı karşıya kaldıkların sonun kamusal alandaki ayrımcılık oldu.

Devletin bazı kurumları, toplumun farklı bir kesimini “öteki” ilan ettiğinde Alevileri özellikle istihdam için tercih etse de -ki bu kimlikler konjonktürel olarak sürekli değişkenlik gösterdi-, Alevilerin uğradığı ayrımcılık hiç bir zaman değişmedi.

Ve özellikle 2008-2009’dan itibaren kamu personeli seçimi için uygulanan mülakat ise, Alevilerin -de siyasi iktidarın “öteki” ilan ettiği kimliklerin- elenmesinin aracına dönüştü.

Bununla birlikte devlet ve siyasi iktidarın Alevileri asimile etme hevesi de hiç zaman yok olmadı.

Son günlerde Alevi köylerine Cami yapılması gündemde.

Bu iddiayı, HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Meclis gündemine taşıdı.

Kenanoğlu, Kars Sarıkamış’a bağlı Aşağısallıpınar Alevi Köyü’nde, “AK Parti’ye oy çıkması karşılığında hizmet getirileceği ile cami yapılacağı” iddiaları hakkında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından yanıtlanması istemiyle yazılı soru önergesi verdi.

Kenanoğlu verdiği önergede, Sarıkamış Kaymakamı’nın “Bu köye cami yapılacak. Camisiz hiçbir köy kalmayacak” dediğini de iddia etmektedir.

Aşağısallıpınar Köyü Sosyal Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği Başkanlığı, “1913 yılından beri köyümüz var. Bu yıldan itibaren baskı ve zulme karşı gelen muhtarların hepsi dik durmuştur. Cami yapılmamıştır. Biz bu saatten sonra asimile olmak istemiyoruz. Caminin yapılması ile asimilasyona başlanacak. Hoca zoru ile çocuklarımız Kuran kursuna gönderilecek. Bu proje 1982 Anayasasından beri var. Alevi köylerine cami yapıp Sünnileştirmek isteniyor. Köyde bir iş yapılacaksa bizleri ararlardı. Ama cami yapılırken sorma gereği duymadılar. Köyümüze cemevi yapılsaydı bütün herkes yardım edecekti” yönünde açıklama yapmışlardır.

HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun verdiği yazılı önergede dile getirdikleri, devlet ve siyasi iktidarın Alevileri bakışının gündelik hayattaki pratiğine ilişkin önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Siyasi iktidarın bir süredir sürdürdüğü yukarıdan aşağıya sürdürdüğü toplumsal mühendislik projesinde tüm farklı kimlikler gibi Alevilik de kamusal alanda yok sayılmak isteniyor.

Her şeye rağmen kültürel kimlik olarak da Aleviler var ve var olmaya devam edecek. Bundan sonra da kendilerini Sünnilik içinde eritmeye ve asimile etmeye çalışan her projeye de yüksek sesle “hayır” diyecekler.

Kendi aralarında ne kadar heterojen olsalar da, onları kültürel kimliğini asimile etmeye çalışan her projeye ortak ses verip “hayır” diyecekler. Bundan önce dedikleri gibi…

Türkiye’nin her daim zencileri olarak bu ülkede var olmaya devam edecekler, devam edeceğiz…

© Ahval Türkçe

Bu makale yazarın görüşlerini yansıtır. Ahval’in yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.


Ahval News

Yorumlar kapatıldı.