‘Ermeni Diasporası’, tematik olarak da Diaspora’nın ilk romanıdır ve Diaspora Ermenilerinin yaşamını, oradan oraya sürülmelerini, memleket özlemini, ulus olarak ayakta kalabilmenin güvencesini, günceli ve geleceğini anlatan ilk romandır.
Yazımızın esas konusu, Yervant Odyan’ın romanı ‘Ermeni Diasporası’nın yazarın 150’inci doğum yılı vesilesiyle KOR Kitap tarafından yayımlanmış olması. ‘Ermeni Diasporası’ isimli, Yervant Odyan’ın vefatından önce son yazdığı eseri, Ermenice aslından Kevork Taşkıran tarafından Türkçeye tercüme edilerek okuyucuların ve Odyan sevenlerin önüne geldi.
Odyan’ın yaşamının son günlerini geçirdiği Kahire’de Arev (Güneş) gazetesinde 1924 yılı Ekim ayının 18’inde tefrika edilmeye başlanan ‘Ermeni Diasporası’, Ekim 1925’te tamamlanır. Mısırlı Ermeni çizer Alexander Sarukhan’ın (1898-1977) karikatürleri ile zenginleştirilen eserin kitap olarak yayımlanması için ne yazık ki 1999 yılına kadar beklenir. Yerevan’da Ermenice olarak ilk baskısı yapılan kitabın ikinci basımı 2019 yılında, eserin en önemli bölümlerinin geçtiği ve ilgili olduğu İstanbul’a nasip olur.
Romanın tefrika edileceği günlerde, Kahire’de Ermenice olarak çıkan Arev gazetesindeki tanıtım ilanı, Türkçe yayımlandığı bugün için de aynı şekilde geçerli ve duygu yüklüdür:
“Önümüzdeki Cumartesi günü, yetenekli mizahçımız ve yazarımız Yervant Odyan’ın bir başyapıtını yayınlamağa başlayacağız. Ermeni Diasporası, Ermenilerin eziyetli güncel yaşamının romanı… Yoğun ilgi uyandıracak, gerçek yaşamdan alınmış bu romanın okunması da o derecede heyecanlı ve gururlu olacaktır.”
‘Kararımı verdim’
‘Ermeni Diasporası’, tematik olarak da Diaspora’nın ilk romanıdır ve Diaspora Ermenilerinin yaşamını, oradan oraya sürülmelerini, memleket özlemini, ulus olarak ayakta kalabilmenin güvencesini, günceli ve geleceğini anlatan ilk romanıdır.
İstanbul esnaflarından ve romanın başkahramanlarından Parseğ Efendinin sözleri, 1922 yılı ortamında diasporanın hangi koşullarda oluştuğunun canlı açıklaması olacaktır:
“Ben kararımı verdim, dükkânımdaki tüm malları satacağım, iki evimi de satacağım, ailemi alıp Ermenistan’a gideceğim. Orada nasıl olsa, bir şekilde geçinir giderim, bir iş yapmasam da dert değil, elimdeki para yeter bana. Zaten şunun şurasında kaç yıllık ömrüm kaldı ki… Hiç olmazsa son günlerimi, Kutsal Eçmiyadzin’in gölgesinde, Ararad’ın karşısında, atalarımızın kadim topraklarının üstünde geçirir, onun altına da gömülürüm… Ermenistan, Ermenistan diye diye ömrümüzü tükettik, özgürlük şarkıları söyledik, egemenlik düşledik. Eh… Şimdi, Allah’a şükür, özgür bir Ermenistan’ımız, kendi kendini yöneten bir hükümetimiz oldu, niye mutlu olmayalım, niye uzaktan uzağa ahını çekelim bunun… Ne işimiz var burada, yeter gayrı Daciklere ‘Eyvallah’ ettiğimiz, baş eğdiğimiz, zulüm gördüğümüz… Kararım karar, ben gideceğim… Yarından tezi yok, evleri satışa çıkaracağım. Dükkândaki malları da ay sonuna kadar satarım…”
Yervant Odyan’ın mizahi, tatlı ve akıcı dilini tanıyanlar bilir. Başlayınca elden bırakılamayacak bu eserde, Parseğ Efendinin bu mantıklı ve masum arzusunun karşılaşacağı güçlükler ve Ermeni halkının diasporalaşması bu romanın konusu olur.
1915- 1916 yıllarında, Osmanlı hükümeti tarafından Osmanlı vatandaşı Ermenilere yaşatılan ve soykırım ölçüsünde yüzbinlerce insanın telef edilmesine neden olan olaylarla başlayan, bir yandan devletin uzaklaştırması, diğer yandan yaşam koşullarının ve can güvenliklerinin kalmadığını görerek Ermeni vatandaşların gönüllü olarak terk etmesi ile yurt dışında yaşamak zorunda kalan Ermeniler, Diasporayı oluşturdular.
Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile Osmanlı topraklarında hayata devam etme konusunda bir miktar umutlanan Ermeni vatandaşlar, 1922 yılının sonbaharında İzmir’de gayrimüslimlerin yaşadıkları karşısında büyük bir travma geçirirler. Düşman ordularını denize dökenler, Ege’nin ve İzmir’in Rum ve Ermeni vatandaşlarını da denize dökmüşlerdir. İzmir’de yakılan Rum ve Ermeni mahallelerinin dumanları İstanbul’dan görülür.
Aynı uygulama ile İstanbul’da da muhatap olma korkusu, 1915- 1916’dan sağ kurtulabilen ve Anadolu’dan İstanbul’a akan Ermenilerde kendilerini güvenli limanlara atma paniğine yol açar. Çok kısa sürede İstanbul limanından komşu ülkelere doğru hareket eden gemileri doldururlar. Atina, Bükreş, Köstence, İskenderiye gibi gidilecek yerlerin çok fazla önemi yoktur. İşte bu gemilerden birinde de Yervant Odyan vardır.
Gidenler, bir süre sonra ortamın sakinleşeceğini, her şeyin normale döneceğini umut ederek, geri dönebilme ihtimalini de göz önünde bulundurarak, yükte hafif, pahada ağır felsefesi ile yakın yerlere giderler. Ancak şimdi biliyoruz ki, gidenlerin kaderi, dönmek değil, daha uzak yerlere doğru gitmek olmuştur. Ülkemize göre dünyanın en uzak yerlerine kadar devam eden bu gidişlerin bugün bir Ermeni Diasporası oluşturduğunu biliyoruz. Türkçe soyadlarının arkasına takılı ‘yan’ ekiyle kendilerini belli eden bir diaspora.
Canlı tarih yazarı
Yervant Odyan, gazeteci ve yazar kimliğiyle, her yaşadığını hafif mizahi üslubuyla kaleme alır. 1922’de bizzat içinde bulunduğu ülkeden kaçma yolculuğunun romanı bu nedenle çok gerçekçidir. Roman sayfalarında, Ermeni toplumunun her kesiminden insanları görüyor ve olayları yorumlama tarzlarını, tepkilerini okuyabiliyoruz.
Aynı şekilde 1896 yılında İstanbul’da Ermenilerin şehrin sokaklarında katledilmesi olaylarından sonra Yervant Odyan yine yurt dışına çıkmak zorunda kalır. Bu tarihten sonra 12 yıl yurt dışında değişik ülkelerde gazetecilik yaparak yaşar. Dönüşünde kaleme aldığı ‘İstanbul’dan Uzakta On İki Yıl 1896 – 1908’ başlıklı eserinde bu yıllarını anlatır.
Yine 24 Nisan 1915 gecesi İstanbul’da tutuklanacaklar listesinde yer alan Odyan, tesadüf eseri polis tarafından bulunamaz, ama artık bir kaçak olarak yaşamını sürdürebilir. Nihayet Eylül 1915’te yakalanır ve üç yıl sürecek bir sürgün yolculuğuna çıkarılır. Çok kişinin sağ çıkamadığını bildiğimiz benzer yolculuktan, Odyan büyük zorluklar ve eziyetler yaşayarak geri döner. Der Zor’u bile ehven iyi olarak kabul etme noktasına gelen Odyan, 3,5 yıl sonra İstanbul’a döndüğünde bile ülkeyi terk etmeyi değil, kalemine sarılarak yaşadıklarını gelecek nesillere bırakmak üzere anlatmayı seçer. İşte ‘Lanetli Yıllar’ isimli eseri bu 3,5 yılda yaşadıklarının birinci elden ve canlı anlatımıdır.
Ermeni devrimci partileri ile ilişkisi olmayan, aksine mizahi diliyle onları eleştiren Yervant Odyan’ın, Der Zor’dan çölün güneyine doğru firar etmesinden sonra, ıssız yerde yolunu kesen Araplar tarafından soyulmasını, anadan üryan ve çıplak ortada bırakılmasını anlatan ‘Lanetli Yıllar’ gerçek bir çaresizliğin kitabıdır. Kayseri’den İstanbul’a gelip, Balyan ailesinin yanında saray mimarlığına yükselen Boğos Odyan ailesine mensup, ilk Osmanlı anayasasını hazırlayanlardan Krikor Odyan’ın yeğeni, Romanya Cırcova şehrinde Osmanlı konsolosu babanın oğlu, İstanbul’un en tanınmış Ermeni yazar ve gazetecilerinden Yervant Odyan çöl ortasında anasından doğduğu gibi ve tek başına.
İstanbul’dan son ayrılışında yaşadıklarından, canlı tanıklıklarından kurguladığı ‘Ermeni Diasporası’ kitabı, Yervant Odyan’ın günümüze kadar gerekli ilgiyi görememiş eseri. Okuyanların bu konuda düşüncelerinin hızla değişeceğine inanıyorum.
Üretken bir yazar
Yervant Odyan’ın bulabildiğim eserlerinin listesi, onun ne kadar üretken bir yazar olduğunun göstergesidir:
Romanlar: Aşk Şahidi (1892), Tefeci (1892), Yeni Yıl Romanı (1893), Bir İş Çeviren (1895), Mutavassıt Aziz Peder (1895), Devrimin Asalakları (Hikâye / 1898 – 1899), Kanlı Anılar (Anı, 1898), İyi Kalpli Cellat (1899), İş Adamları (1900 – 1901), Milli Hayırseverler(1905), Zavallı (Tiyatro Oyunu / 1905), Mike’ın Aşk Serüveni (1906), Çarşılı Artin Ağa veya Fransız – Türk Savaşı (Mikayel Gürcıyan ile beraber / Tiyatro Oyunu, 1909), Aile, Namus, Ahlak (1910), Abdülhamit ve Şerlok Holmes (1911), Yoldaş Pançuni’nin Dzabılvar’a Yolculuğu (1911), Saliha Hanım veya Müstebide Karşı Ordu (1912), İstanbul’dan Uzakta On İki Yıl 1896-1908 (Anı/1912 – 1913), Ben Taşralı Almam (1913), Mebuslarımız / Portreler (1913), Yoldaş Pançuni Vasburagan’da (1914), Bir Tüccarın Mektupları veya Tam Bir İnsan Olma Sanatı (1914), Mütevellinin Karısı (1915), Lanetli Yıllar (Anı/1918-1919), 17 Numaralı Hafiye (1919 – 1921), Yeni Zenginler (1919 – 1920), Yoldaş Pançuni Sürgünde (1923), Ermeni Diasporası (1924 – 1925).
Bu eserlerinin dışında, hâlâ günlük gazete sayfalarında kalmış tefrikalar, günlük yazı ve makaleler bulunmaktadır.
http://www.agos.com.tr/tr/yazi/22801/yervant-odyan-in-kaleminden-ermeni-diasporasi
Yorumlar kapatıldı.