GİRESUN’DA ÇAN KULESİ TARTIŞMASI VE HÜSEYİN MÜMTAZ’IN YAZISI: “GİRESUN’DA ŞEYLER OLUYOR”
Giresun’da gündem yeni belediye başkanının eski belediye başkanı zamanında yaptırılan taklit/çakma “Çan Kulesi”nin yıktırılması… Taraflı/tarafsız, yanlı/yansız birçok kimse çakma Çan Kulesi’nin yıktırılması hakkında konuştu, beyanat verdi. Gazetenin sahibi Candemir Sarı’nın yazısı da konuya açıklık getiren bir mahiyette…
Osman Ağa tarafından Yolağzı Çan Kulesi’nin ve Lonca Abideleri’nin yıkılmasını Osman Fikret Topallı’nın yazdıklarından bilgi sahibi oluyoruz (Müdafaa-i Hukuk ve İstiklal Harbi Tarihlerinde Giresun [haz. V. Usta-M. Çulfaz], Serander, Trabzon 2017, s. 508-509). Topallı, Belediye Başkanı Osman Ağa’ya abidelerin birinde çatlak olduğu ve tehlike yarattığının haber verildiğini, Osman Ağa’nın da belediye kondüktörü ile baş kalfayı bu kuleleri muayeneye gönderdiğini her ikisinin çatlamış ve tamir edilmezlerse yıkılacağına dair rapor düzenlediğini, tamiri için kilise vekili Panosoğlu Hacirad ve heyetine bildirimler yapıldığını, bunlardan bir para çıkmadığını, Rumların para verecek zamanı olmadığını, nihayet süre sonunda belediye bütçesinden sarf edilen paralarla alınan ve gereken yerlerine konulan bombaların patlatılmasıyla bu muhteşem abidelerin yakılıp gittiğini aktarır. Kilesinin kendisi de 1950’li yıllarda yol yapımı sırasında kaldırıldığı biliniyor… Sonrasında eski belediye başkanının aklına kim soktuysa, ya kimler tarafından akıl verildiyse bu çakma bakalit Çan Kulesi ucubeyi Giresun’un sembolü görerek Keşap Durağı’na gece (!) kondurdular… Bu kulenin tarihi değeri var mı? Buna basından öğrendiğimize göre Trabzon’da yerleşik Anıtlar Kurulu “yok” demiş… Pekala, Giresun’da ihya edilecek başka Osmanlı döneminden kalma tarihi eser yok mu? Bu çan kulesi ihya edilirken Giresunlu akademisyenlerden görüş alınması gerekmez miydi? Giresun belediyesinin iki dönemde yayımladığı bir tek yazılı eseri var mı? Mensubu olduğum Tirebolu Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin önümüzdeki günlerde sekizinci kitabı çıkacak!?! Geçmiş yönetime kitap yayımlayınız dediğimizde “hiç bütçeleri” olmadı. Her nedense bu olmayan bütçe Aksu Festivali’nde havaya atılan fişek için bulundu! Giresun Millî Mücadele tarihi için birinci el kaynak eser olan Topallı’nın eserine sadece cüz’i baskı masrafı için katkıda bulunamadılar da basımını eski bakan Trabzonlu Faruk Özak sağladı. Erden Menteşeoğlu’nun Milis Yarbay Osman Ağa kitabından destek için satın alınma yoluna gidilmedi… Giresun Kazası Nüfus Defteri (1835), Mehmet Fatsa’nın mu’aveneti ile Trabzon’da Serander Yayınevi tarafından çıkarıldı. Böyle mi olmalıydı? Bu özellik belki de “az gelişmiş bir memleketin az gelişmiş kültür unsurlarından” kaynaklanıyor… Hani bir laf vardır: “kelin köre güleceği yok”… Yazdığımız 574 sayfalık Keşap Tarihi’nin basımını üstlenen yayınevinin bakiye alacağı yeni seçilen AKP’li belediye tarafından MHP’li belediye tarafından yaptırıldığı gerekçesiyle sürüncemede bırakıldı… Herhalde kitapla dergi birbirine karıştırılmıştı… Belediyenin yapması gereken bir mekânda sadece kule değil, tarihi değeri olan ve mündehim olan bütün eserlerin birebir kopyasını yaptırmak ve ziyarete açmaktı… Bu projeyi eminim akademisyenler de önerecekti. Daha da ilerisi İstanbul’da ve Bursa’da yapılan “Panorama” müzesi gibi Giresun tarihini bir bütünlük içinde göz önüne sermekti… 8-9 Şubat 2019’da “Yörükler Sempozyumu” için gittiğim Bursa’da bu dileğimi TV muhabirine söylemiştim… “Keşke Giresun’da da olsa”…
Çan Kulesi’nin tarihi bir vasıf taşımadığı, Giresun’u temsil edemeyeceği bedihidir. Ancak, meni belediyeye de bir çift sözüm var: Cumhuriyetin banisi ATATÜRK’e olmadık laflar eden, “keşke Yunan galip gelseydi” diyen, tabutuna Türk bayrağının yakışmadığı, Yunan bayrağının daha hoş görüneceği bir İngiliz işbirlikçisi için taziye mesajı yakışmamıştır. Kabul edemem… Keza, “Yunanlılarla savaşmayın” diye Sakarya’da askerimizin başına bildiri attıran, Giresun’da [dışarıdan alınan fes yerine bu defa gâvur icadı denilen] şapka nedeniyle halkı isyana teşvik eden bir Teali-i İslâm Cemiyeti’nin üyesi ile birlikte yargılanan ve idame mahkûm edilen Giresunluyu öne çıkarmayınız… Karşı gelirim… Osman Ağa’yı ve mensup olduğum Çepni boyunu cân-ı yürekten seviniz, “Vilayet-i Çepni” toprağında başkanlık yaptığınızın bilincine varınız ve işbirlikçilere arka çıkmayınız…
Bu vesile ile konuyu tasrih eden, Osman Ağa’nın anıtı mezarına yapılan saldırıyı hatırlatan Hüseyin Mümtaz Ağabeyime teşekkür ederim.
İlk yorum yapan siz olun