Karin Dervoğormiyacıyan
“İnsanın anayurdu çocukluğudur”derler. Biz, Kınalı Ada’nın şanslı çocuklarının anayurdunun bir de kahramanı var, Mesrob Srpazan Hayr. Kiliseye giderken, beş- altı yaşlarımızda, hayatımızı bu denli derinden etkileyeceğini bilmediğimiz günlerde tanıştığımız kahramanımızdı O.
Sanıyorum ki, her seferinde ellerini iki yana açıp bizi bir baba edasıyla kucaklaması zihnimize kazınmış en belirgin fotoğraftır. Bir yandan çocukla çocuk olup, oyunlar oynatıp, sosyalleşmemize zemin hazırlarken, diğer yandan sevgiden, inançtan, kısacası ruhun erdemlerinden bahsetmesi… O hafızalara kazınan pederane sevgisiyle kucaklayıcı tavrının dayandığı temeldi. O yaşlarda, bir çocuğun kendini özel hissetme duygusuyla, büyük bir saygıyla en güzel kıyafetlerini giyip, saçlarını tarayıp, hazırlanıp koşa koşa kiliseye gitme heyecanını birçoğumuz yaşamıştı. İşte bunu yaşattığı için bir nesil minnettar Mesrob Srpazan’a. Bu güzel anlarla dolu, bize teslim ettiği bayrak, elden ele devam etmelidir, edecektir. Elbette ki temel değerlerimiz aile çatısı altında bizlere verilmişti, fakat Badriark Hayrbize önemli bir kapı araladı. Sevgi, erdem, bilinç temeline özenle, sabırla bir tuğla da o koydu.
Hastalığı onu bizden çok erken alsa da, manevî olarak hep yanı başımızda olacağı bir gerçek. Öyle ki, bizler de ondan aldığımız o temeli genç kuşaklara aktarmaya devam edeceğiz. Pekâlâ, neydi bu birikim? Ermeni toplumunu harekete geçiren, gençlerin duygu durumuna, düşünce ve inanç dünyasına adeta sihirli bir değnekle dokunan bu birikimin arkasında büyük bir kültür zenginliği vardı. Okuduğu okullar, aldığı eğitimler, bildiği diller… Evet, bu kültür zenginliğinin somut kanıtı olabilir. Ama bana sorarsanız bunlardan evlâ, hayata bakışı derim.
Biraz yaş almaya başlayınca Badriark Hayr’lailgi en büyük hayranlığımın ne olduğunu kavradım: Bir insan, bir din âlimi nasıl bu kadar saygı uyandırırken bu kadar samimi bir öğretmen, bu kadar yön gösterici bir lider olabilir? Nasıl bu denli ulaşılamaz, yüksek bir yerde görürken onu, bir o kadar da yakın olabilir bize? Umarım biz de onun öğrencileri olarak bu dengeyi biraz da olsa kurabiliyoruzdur. Bize sevgiyle yaklaşıp, küçük yaşımızda minicik yüreklerimize sevgiyi aşılayan Srpazan Hayr,çocuklara kıymet verilmesini, onlar için bir şeyler yapılması gerektiğini göstererek öğretti.
Bizleri ruhani ve kültürel olarak geliştirmeye çalışırken ve daha da fazlası hayata hazırlarken akıllarımızda kalan en önemli sözlerinden biri ”dolu başak eğik durur boş başak dik durur” olacaktır. Bu sözü bizlere hatırlatırken, birçok kez ustaca yaptığı Kutsal Kitap’tan öğütler verme alışkanlığından da geri kalmıyordu. Srpazan Hayr’ın o bilge sesiyle Kutsal Kitap’tan okudukları hala kulaklarımızda yankılanıyor.
Yaşımız ilerledi büyüdük, genç olduk. O pederane kucaklama biçimi hiç değişmedi ve gündelik yaşamın sıkıntılarından, o kollara sığındık sanki. Yıllar geçti, onun İncil’den öğrettiği küçük küçük dualardan yola çıkarak İncil’in izini sürdük. Verdiği öğütler hayata bakışımıza yön verdi. Dini hiçbir zaman hayattan ayrı bir zeminde var etmedi, yaşamın içinden, hatta tam ortasından noktalarla birlikte ele aldı.
Çocukken içimizde yaktığı meşale, hayatımızın her anını manevi olarak derinleştirdi. Kendimize giden yolda; bilgeliğiyle, öğreticiliğiyle içimize ışık tuttu. Varlığıyla olduğu gibi, yokluğuyla da farkındalık yarattı Badriark Hayr. Çocuk zihinlerimizde yeşerttiği umutla bizi bu günlere getiren ruhanî babamızın kültür mirasının izini sürmeliyiz. Onun değer verdiği kaynaklara, kitaplara, belki elyazması notlarına, günlüklerine tekrar tekrar bakıp yüreğimizi onunla doldurmalı, çocuklarımıza torunlarımıza bırakmalıyız bu mirası.
“Amenabadiv Srpazan Badriark Hayr”, kalplerimizdeki iyilikte yaşayacak ve O’nun efsanevi ismini de yaşatacağız. Onun çocukları olarak, “Bu dünyadan Mesrob Mutafyan” geçti diyeceğiz… Türkiye Ermenileri 84. Patriği Mesrob II., aziz hatıranızın önünde saygıyla ve sevgiyle eğiliyoruz.
İlk yorum yapan siz olun