Arda Dönertaş
Yıl 1992– Yazları Kınalıada Kilisesi’nde Kutsal Kitap öğretilerini, duaları ve oyunları bir araya getirerek ufak yaştaki çocukları hem eğiten hem hoş vakit geçirten genç bir Srpazan tanıdım o dönem onlarca arkadaşım gibi. Neredeyse her gün havuzdan istemeye istemeye erken çıkar ama nedenini bilemediğim bir şekilde Kilise’ye beni çeken bir güç olduğunu hissederdim.
Bu güç, yaptığı her işe sevgisini katmayı başarabilen Mesrob Mutafyan’nın çekim gücünden başka bir şey değildi elbette. Bir insan nasıl olur da hem anlamlı bakışlarıyla haylaz bir çocuğu yerine sabitleyebilirken hem de sıcak bir sarılma ve babacan tavırlarla gönlünü fethedebiliyordu. O yıllarda bunu anlamak bir çocuk için çok zor olsa da hissedebilmek pek de zor değildi. İşte benim bunu anlamam için aradan on yıl kadar geçmesi gerekecekti.
Yıl 2001-Yıllar sonra Kamer Toker ile birlikte Patrikhane’den ilk defa içeri girdiğimde o ihtişamlı ve biraz da insanı ürküten atmosferi dağıtan şey yine Mesrob Badriark’ın bize gösterdiği sıcak karşılamaydı. O gün ilk defa bir Patrikle sohbet ediyordum ve nasıl konuşmam gerektiğini bile tam olarak bilemezken onunla saatlerce vakit geçirebilmenin verdiği heyecanı yaşıyor ve şaşkınlığımı gizleyemiyordum. Nasıl gizleyebilirdim ki? Yıllarca kısa pantolonumla derslerine çekinerek ama bir o kadar da heyecanla katıldığım o sert ifadeli karizmatik Srpazanla karşı karşıya oturmuş gündemi, eğitim sistemini ve teknolojiyi konuşuyorduk. Hem de o artık bir Badriarktı ve benim kafamdaki din adamı portresine hiç ama hiç uymuyordu ya da ben öyle bir portre çizebilecek hayal gücüne sahip değildim.
Sonraki yıllar Mesrob Badriark’ın engin vizyonunun bir tezahürü olan Yerid grubunun oluşmasına ve benim onlarla tanışmama olanak sağladı. Bu vesile ile kendisiyle daha fazla vakit geçirme fırsatı buldum. Birçok kültür gezisi, Pazar Badarakları ve gençlik organizasyonları bir yandan biz gençleri birbirimize bağlarken bir yandan da Badriark’tan teoloji, tarih, arkeoloji gibi konularda birçok bilgi edinmemizi sağlıyordu. Badriark Hayrla birlikteyken mutlaka bir şeyler öğrenirdik, biz bazen dinlemesek te o bir şekilde bize öğretirdi. Anlatırdı ama en önemlisi dinlerdi ve yol gösterirdi. O hem donanımlı bir din adamı, hem güçlü bir lider, hem de vizyoner bir düşünürdü ama gerektiğinde sadece sıradan bir insandı, zaten Mesrob Badriark’ı herkesten ayıran ve benim de yıllar sonra anlayabildiğim en büyük özelliği, her insanla kurabildiği muhteşem iletişim becerisi ve onlara kendilerini değerli hissettirebilmeyi başarmasıydı.
Onun gibi bir insanla tanışmış olmak büyük bir şans bence, bu yüzden Mesrob Badriark’ın hayatımıza dokunması benim ve benim gibi birçok insan için çok önemliydi.
Yıl 2005-Kısa ama dolu geçen üç yılın ardından eğitimimi tamamlamak için Kamerle beraber iki yıllık süreyle ABD’ye gitmek durumundaydım ve giderken bize söyledikleri halen kulaklarımda;
‘Oraya gitmenizi istediğim gibi geri dönmenizi de gönülden istiyorum, burada yapılacak işler var…’
Yurtdışına giden birçok genç gibi bizim de orada kalmak isteyeceğimizi düşünmüş olacak ki bize bu son öğüdü verdi. Nitekim orada yaşadığımız süreçte kalmayı düşündüysek te sonuçta geri döndük.
Yıl 2007- Biz döndük Badriark Hayr, biz döndük ama ne yazık ki seni bıraktığımız gibi bulamadık. Sen bize sarılıp veda ederken bilmiyorduk ki geri döndüğümüzde burada olmayacaksın. Keşke biraz daha vakit geçirebilseydik, keşke biraz daha anlatsaydın, keşke…
Yıl 2019- Aradan 12 yıl daha geçti sensiz ve şimdi sana son kez veda etmek için yine bir araya geldik ve sana söz verdiğimiz gibi buradayız, birlikteyiz ve hiçbir yere gitmiyoruz.
Yarım kalan o kadar çok şey var ki o günlerden ama özenle yetiştirdiğin bizler, gösterdiğin yolda çalışarak ilerleyeceğiz.
Ve bize yazdığın son sözleri hep hatırlayacağız;
‘Sadece iyiliğinizi ve başarınızı görmek istiyorum.’
Huzur içinde yat Badriark Hayr, seni unutmayacağız.
İlk yorum yapan siz olun