Şalom Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Molinas, “Osmanlı Devleti’nin kabul ettiği Yahudiler, hiçbir zaman din sorunuyla karşılaşmadı. Yahudiler, Osmanlı topraklarında Yahudiliklerini en uç noktalara kadar yaşadılar.” dedi.
İSTANBUL – Gülsüm İnceKaya
Türkiye Yahudileri’nin haftalık Şalom Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas, İber Yarımadası’nı ele geçiren Hristiyanların, Yahudileri Hristiyanlaştırmaya zorladığını, kabul etmeyenleri ise sürgün ettiğini belirterek, ”Osmanlı Devleti’nin kabul ettiği Yahudiler, hiçbir zaman din sorunuyla karşılaşmadı. Yahudiler, Osmanlı topraklarında Yahudiliklerini en uç noktalara kadar yaşadılar. Yeni jenerasyonlar geldi. Ben de 1492’de İstanbul’a gelen bu kuşağın devamıyım diyebilirim.” dedi.
Yahudilerin İspanya’dan sürgün edilmesinin yıl dönümüyle ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Molinas, Yahudilerin İspanya’dan kovulması hadisesinin II. Bayezit dönemine denk geldiğini belirterek, Yahudilere kucak açan II. Bayezit’in, İspanya Kralı Ferdinand’a söylediği “Bir hükümdar, kendi ülkesini fakirleştirirken benim ülkemi zenginleştiriyorsa ona nasıl bilge hükümdar denebilir?” ironisiyle tarihe kayıt düştüğünü söyledi.
II. Bayezit’in bu sözlerinin ileri görüşlülüğünü gösterdiğini vurgulayan Molinas, şunları kaydetti:
”Çünkü II. Bayezit, Yahudilerin Osmanlı toplumuna artı katkı sağlayacağını biliyordu ve nitekim de öyle oldu. Yahudiler zamanla sahip oldukları tecrübelerini çeşitli alanlarda göstermişler, her zaman Osmanlı topraklarında uyumlu bir yaşam sürdürmüşlerdir. Osmanlı’nın çok kritik kurumların başına Yahudileri getirmesi de bilinen bir şey. Genetik olarak Yahudiler okumaya, bilgi edinmeye çok yatkındır. Bu da çok başarılı bilim insanı, doktor, esnaf ve sanatkar çıkmalarını sağlamıştır. Karşımızda bilgili ve ön görüsü güçlü bir padişah var. Dolayısıyla bu güven buradan kaynaklanıyor.”
“Yahudiler, Hristiyanlaştırılmaya çalışıldı”
Bilimin, sanatın ve kültürün altın çağı olarak nitelendirilen Endülüs’ten gelen Yahudilerin Osmanlı’nın bazı eksiklerini kapattığını kaydeden Molinas, şöyle devam etti:
”Müslümanların hakim olduğu Endülüs, Musevilerle Müslümanların birlikte ve verimli yaşadığı bir dönemdi. O dönemde Yahudiler oldukça rahat yaşıyorlardı. Fakat Hristiyanlar, İspanya ve Portekiz’in yer aldığı İber Yarımadası’nı ele geçirince zorluklar başladı. Çünkü Hristiyanlar bu bölgede farklı hiç bir din istemiyordu. Yahudileri Hristiyanlaştırmaya çalıştılar. Karşı çıkan Yahudiler ise sürgün edildi. Yarımadadan önce Yahudiler, sonra da Müslümanlar kovuldu.
Bazı Yahudiler İspanya’dan ayrılmaktan imtina etti ve Hristiyan oldular ki bunlara Converts (din değiştirenler) deniliyor. Ama her ne kadar kalanlar dinlerini değiştirdiklerini söyleseler de gizli gizli Yahudiliklerine devam ettiler. Çünkü yüzyıllara dayanan dini bilinçlerini, geleneklerini atmaları mümkün değildi. Dolayısıyla bir süre gizli olarak Yahudiliklerine devam ettiler fakat zamanla asimile oldular ve tam anlamıyla Hristiyanlaştılar.”
”Osmanlı’da çatışmasız bir iklimde yaşadılar”
Şalom Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas, İspanya’dan kovulan ve Osmanlı’nın kabul ettiği Yahudilerin dinsel anlamda hiçbir asimilasyona maruz kalmadığını dile getirdi.
Molinas, ”İspanya’nın ‘Ya Hristiyan olun ya da İspanya’yı terk edin’ diye 6 ay süre tanıdığı ve Osmanlı Devleti’nin kabul ettiği Yahudiler, Osmanlı topraklarında hiçbir zaman din sorunuyla karşılaşmadı. Yahudiler, Yahudiliklerini en uç noktalara kadar yaşadı. Yeni jenerasyonlar geldi. Biz de ben de İspanya’dan kovulan ve 1492’de Osmanlı’ya, İstanbul’a gelen kuşağın bir devamıyım diyebilirim.” dedi.
Tarihe geçen birkaç talihsiz ve bireysel olayın dışında Osmanlı’da yaşayan Yahudilerin yüzyıllarca barış içinde yaşamlarını sürdüklerini aktaran Molinas, şunları kaydetti:
”Bu olayların çoğu bireysel düzeyde kalmıştır. Yahudilere karşı ya da Yahudilerin başlattığı toplumsal bir kalkışma, müdahale veya isyan hiçbir zaman olmamıştır. Yahudiler vergilerini verdikleri sürece barış ve rahat içinde mesleklerine ve eğitimlerine devam etmişlerdir. Maalesef ulus devlet sürecinde yani cumhuriyetin ilk kurulduğu dönemlerde azınlıklara karşı bazı olumsuz hadiseler yaşanmıştır. Varlık dergisine yapılan saldırılar benzeri birtakım hadiseler de hafızlarımızda yerini almıştır. Şu anda yönetim ve yasalar bağlamında azınlıklara karşı negatif bir uygulama yok. Yahudi vatandaşlar da diğer vatandaşlar gibi devletin sağladığı tüm koşullardan faydalanıyor. Burada hiçbir sorun yoktur. Aksini iddia eden de yalan söylemiş olur.”
İsrail’in tasarruflarını burada yaşayanlara faturalamak doğru değil”
İvo Molinas, İsrail’e olan öfkeden dolayı son zamanlarda Türkiye’de yaşayan Yahudilere karşı sosyal medya üzerinden olumsuz algı oluşturulmaya çalışıldığını savundu.
Bu nefret söyleminin antisemitizme, Yahudi düşmanlığına dönüşmesinden endişe duyduğunu ifade eden Molinas, sözlerine şöyle tamamladı:
“Özellikle sosyal medyanın ve iletişim teknolojilerinin ilerlemesi ile bu nefret söylemi çok yüzeye çıktı ve çok da hızlı yayıldığı için kaygı verici bir durum ortaya çıkıyor. Biz burada devletin, hukukun devreye girmesini bekliyoruz. İsrail’deki olaylardan dolayı Türkiye’deki Yahudilerin hedef alınmasını doğru bulmuyoruz. İsrail’in tasarruflarını burada yaşayanlara faturalamak çok doğru bir mantık değildir. Bu sadece Türkiye için değil, tüm dünyada yaşayan Yahudiler için geçerli. İsrail’in yaptıklarını fatura etmek adil değil. Bu insanlar bu olaylardan ne kadar sorumlu? İşin kökeninde biraz ötekileştirme de yatıyor. Osmanlı’nın din, dil, kültür ayrımı yapmayan anlayışının yerleşmesi ve ötekileştirmeyi tetikleyecek durumları ortadan kaldırmak bunun yolu da demokrasiden geçiyor.”
https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/yahudiler-osmanlida-dinlerini-en-uc-noktaya-kadar-yasadi/1220550
İlk yorum yapan siz olun