İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Fitil başka yerde ateşleniyor

4 Nisan 2016 günü ajanslar Azerbaycan-Ermenistan sınır hattında çatışma olduğu haberini geçmişlerdi. Sonuç: 3 Azeri askerinin şehit… Arkasından Azerbaycan Savunma Bakanı Zakir Hasanov’un, sivil yerleşim bölgelerini hedef alan Ermenistan’ı sert bir dille uyardığı ve şehit sayısının 12’ye çıktığı haberleri açıklanmıştı.

Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Ermeni güçlerinin silahlarını bırakarak geri çekildiğini, 170 Ermeni askerinin öldürüldüğünü ve 12 zırhlı aracın imha edildiğini açıklamıştı.

Daha da önemlisi, Ermenistan’ın sivil yerleşim bölgelerini hedef almayı sürdürmesi halinde Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerine Karabağ’daki Hankendi ve işgal altındaki diğer yerleşim noktalarına “yıkıcı darbe” indirmeye hazır olmaları talimatının verildiğini belirtmişti.

Gelişmeler duruldukça…

Azerbaycanlı siyasiler tarafından farklı görüş ve yorumlar yapılmaya başlanmıştı. Ermeni güçlerinin sivil yerleşim yerlerini top ateşine tutmalarıyla başlayan çatışma sonunda Ağdam ilinin Şerifli köyünde mermi patlaması sonucu Garaş Dadaşov (62) isimli bir Azeri yaşamını yitirmişti.

Ermeni birliklerinin cephe hattının Ağdere, Terter, Hocavend ve Fuzuli bölgelerinde Azerbaycan mevzilerine saldırdığı, sivil yerleşim birimlerine ateş açtığı anlaşılıyordu.

Azerbaycan Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, Azerbaycan ordusu, sivillerin can güvenliğinin temin edilmesi için 1 Nisan’da operasyonlara başlamış, bazı stratejik tepeler ve yerleşim birimlerini geri almıştı.

Azerbaycan’ın karşı saldırıları durdurma kararını açıklamasına rağmen Ermenistan’ın tansiyonu artırmaya devam etmesi nedeniyle yapılan karşı saldırıda Ermeni mevzilerinin darmadağın edildiği ve çok sayıda Ermeni albay ve generalinin öldürüldüğü bildiriliyordu. Yeni alınan mevziler güçlendirilmişti.

Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov, AGİT Minsk Grubu üye devletlerine, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerine, AGİT Dönem Başkanlığını yürüten Almanya ve AGİT Başkanlığını yürüten troyka devletlere, BM, İslam İşbirliği Teşkilâtı ve NATO Genel Sekreterleriyle AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’ye mektup göndermişti.

Memmedyarov’un mektubunda, 2 Nisan’dan itibaren Ermenistan silahlı güçleri tarafından cephe hattı boyunca Azerbaycan mevzilerine ve mevzilere yakın sivil yerleşim birimlerine ağır silahlarla ateş açıldığının belirtildiği ve saldırılar nedeniyle yerleşim birimlerinde meydana gelen zarar ve sivil kayıplara ilişkin bilgilerin aktarıldığından söz edilmişti.

BM Güvenlik Konseyi’nin Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’ ın ayrılmaz parçası olduğunu teyit eden ilgili kararnamelerine atıfta bulunan Memmedyarov, bu kararnameler gereği Ermenistan’ın bir an önce işgal altındaki bölgelerden kayıtsız şartsız çekilmesi gerektiğini kaydetmişti.

Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Dağlık Karabağ’da çatışmaların şiddetlenmesinin geniş çaplı bir sıcak savaşa neden olabileceğini söylemiştir. Sarkisyan, AGİT ülkelerinin büyükelçileriyle yaptığı görüşmede, çatışmaların şiddetlenmesinin “geniş çaplı sıcak savaş da dahil olmak üzere, daha önceden öngörülemeyen ve geri dönüşü olmayan sonuçlara” yol açabileceğini ifade etmiştir.

Ermenistan’ın ve Dağlık Karabağ’daki Ermeni yönetiminin 1994 tarihli ateşkes anlaşmasına uyulması ve bütün askeri birliklerin 1 Nisan 2016 tarihindeki konumlarına dönmeleri gerektiğini dile getiren Sarkisyan, ateşin ancak karşılıklı olarak kesilebileceğini savunmuştur.

Sarkisyan, Dağlık Karabağ Sorunu’nun çözümü konusunda Azerbaycan’ın “hoşlansa da hoşlanmasa da”, Dağlık Karabağ yönetimi (Ermeni işgali altındaki Dağlık Karabağ’da bulunan Ermeni idaresi) ile doğrudan müzakerelere başlamak zorunda olduğunu belirtmiştir.

Bölge ülkelerinin yaklaşımları

Türkiye, Azerbaycan’ın yanında olduğu, Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesi gerektiği görüşünü vurgulamıştır. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, gelişmeleri dikkatle izlediklerini belirterek Türkiye’nin müdahil olmasına anlam vermediklerini belirtmiştir.

Aslında anlam veremediğimiz husus, Rusya’nın Gürcistan’da, Suriye’de ve Ukrayna’da ne aradığı, Ermeni-Azeri sınırında meydana gelen olaylarda niçin taraf olduğudur. AGİT’in bir üyesi olarak şimdiye kadar Dağlık Karabağ için neler yapmış, hangi çözüm önerilerini ortaya koymuştur?

Türkiye, Güneydoğu Anadolu bölgesinde meydana gelen olaylar nedeniyle 30 yıldan beri ağır sonuçları olan bir mücadele içindedir. Mezhepçi yaklaşımların bölgede yaygın hale gelmesi sonucu Suriye olayını kucağımızda bulduk ve bugünkü mülteci olayıyla baş başa kaldık.

Rus uçağının düşürülmesinin ardından Türkiye’nin, NATO’dan istediği koruma ve desteği bulamaması, Rusya’yı daha tehditkâr ve cezalandırıcı bir tutum izlemeye yöneltmiştir. Bu niyetlerini her fırsatta açıklayan Rus yetkililer, zikirlerini fiilleriyle de ortaya koymuşlardır.

Ermenistan, PKK’nın yuvalanması için topraklarından bir bölümü ayıracağını daha önce belirtmişti. Azerbaycan’ın Türkiye ile yakınlaşması Rusya’nın işine gelmemiş ve evveli-ezeli sadık müttefiki Ermenistan’ı el baş üstünde tutmaktadır. Muhtemeldir ki, Türkiye şimdi kanka durumundaki Rusya’dan uzaklaşmaya başlarsa Rusya bazı kozlarla ileride Türkiye’yi de mutazarrır etmek isteyebilecektir.

Hadi hayırlısı!


http://www.trakyagazetesi.com.tr/fitil-baska-yerde-atesleniyor-makale,2162.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın