İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kırlangıcın yuvası kurtuldu…

Markar Esayan

Yeni bir hadise değil. Ama Hrant Ahparik’in 11. vefat yıldönümünde bu güzel gelişmeyi hatırlatmak istedim. Onun en büyük hayaliyle ilgili çünkü.

Tuzla Ermeni Yetimhanesi Çocuk Kampı, nam-ı diğer Kamparmen, Hrant için çok özel bir yerdi. Hrant’ı tanıyanlar, bu kampa el konmasının onda nasıl derin bir yara açtığını iyi bilir.

80 darbesinden sonra, devlet 36 Beyannamesi’ni gerekçe göstererek bu kampın tapusunu iptal ederek eski sahibine iade etmişti. 1983 yıllarında yaşanan bu hukuksuzluk karşısında verilen mücadele sonuç getirmemiş, konu iyice içinden çıkılamaz bir hal almıştı.

Arazi birkaç el değiştirdiği ve özel hukuka girdiği için, AK Parti’nin Vakıflar Yasası’nda yaptığı reform da iadenin önünü açamıyordu. Ancak AİHM’e gitmek ve arazinin maddi karşılığını almak mümkündü. Bu ise, kampın manevi değeri göz önüne alındığında, adaletin yerine gelmeyeceği manasını taşıyordu.

Son sahibi, 2015 yılında arazi üzerinde villalar yapmak üzere kamp binalarını yıktırmaya kalktı. Bunun üzerine kampta insanlar nöbet tutmaya başladı. Bu arada bölgede gerginlik riskli bir duruma gelme temayülündeydi.

Hatırıma Hrant’ın “Hayatta kafamda tek bir mücadele varsa o da bu kamptır. Orayı alacağız ve yine cennete çevireceğiz. Kırlangıcın yuvasını dağıtırsınız havada çaresiz çırpınır ya, benim bu konudaki isyanım o kırlangıç gibidir” sözleri geldi.

Konunun hukuki yollardan çözülemeyeceğini biliyordum. Devreye girdim. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönemin Başbakanı Davutoğlu tam destek verdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İl Başkanımız Selim Temurci ve Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, benim kolaylaştırıcılığımda büyük çaba sarf ettiler. Hepsinin de söylediği, böyle bir durumda çözümsüzlüğe sığınılamayacağı, ihlal edilen bir hakkın iadesini sağlamanın bir görev olduğuydu.

Çok zor bir süreçten sonra, kampın tapusunu kendi ellerimle vakfa teslim ettim. Hrant’a borcumu bir nebze ödediğimi düşünmek beni çok mutlu etti.

Süreçte yaşadığım sıkıntıları, aslında çözüm istiyor görünenlerin çözüm olduğunda ne kadar öfkelendiklerini detaylandırmayacağım. Sorun devam ederken her fırsatta kamuoyu önüne çıkanlar, çözüm gerçekleşince, bunu gizlemek, itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yaptılar. Doğrudürüst, özneleri belli bir teşekkür açıklaması bile yapamadılar. En komiği, azınlık vakıf temsilciliğinin isim geçirmeden “Ermeni milletvekillerine” topluca teşekkür etmesiydi.

Hiç önemli değil. Bu işler teşekkür, karşılık beklenerek yapılmaz.

Hrant’ın isyanı dinsin yeter…


http://www.aksam.com.tr/yazarlar/kirlangicin-yuvasi-kurtuldu-e2-80-a6/haber-700998

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın