Dr.med.Sarkis Adam
Hrant Dink Türkiye’de baskı altında olan azınlıkların sorunlarını gündeme tașımaya çalışan biri idi: Dink,Ermeni sorununu Türk kamu oyuna anlatmak ve anlașılır hale getirmek, insanları bu konu ile ilgili olarak,kendi kendilerine sorular sormaya yönlendirmek ve toplumun kendi kendini sorgulaması için çabalıyordu. Dink’in ,Türk –Ermeni ilișiklerin düzenlenmesi konusundaki görüș ve fikirleri,hem Ermeni ve hem de Türk genel görüșlerinden farklı idi,bu nedenle așırı
milliyetçi kesim tarafından vatan haini ilan edilerek Türkiye için en tehlikeli ermeni
biri olarak görülürken,özellikle dıyasporanın bazı ermeni kesimleri tarafından da görüş ve fikirleri sıcak karșılanmıyordu:Hrant Dink’in,en tehlikeli bir ermeni olarak görülmesi,
öldürülmesinin sıradan olmadığı,önceden bilindiği bağlamında bir açıklık getirmektedir.
Türkiye Ermeni Patrikhanesinin,Türkiye’deki Ermeni kilise yönetimlerine,”AGOS”a ilan vermeyi yasaklaması, Diyaspora Ermenilerinin bazı kesimlerince,Dink’in ”Casus” veya ”Ajan” sanılması, Hrant Dink’in durumunun ve konumunun ne derecede ”Sıkıntılı” ve ”Zor” olduğunu anlatmaya yeten iki örnekti.
Bir taraftan Türk kamu oyu ve resmi kurumlar, diğer taraftan Türkiye Ermeni kilisesi,diğer bir taraftan ise Diyaspornın bazı kesimlerinin Dink’e karșı baskıları ve sözlü veya hatta fiili saldırıları gittikçe artarken, toplumun geniş bir kesimi ise durumu adeta seyretti ve onu yalnız bıraktı:
Bugün, öldürülüșünün 10. yılında onu rahmetle anan bizler,onun o zor zamanında ona sahip çıkamadık ve hatta ,hakkında açılan davalara da seyirci olarak katılmaktan korktuk, çünkü ,Hrant Dink artık, korkmadan sesini yükseltiyor, dopruları ve gerçekleri anlatıyor,hakkını arıyor ve bu bağlamda Ermenilerin sorununu gündeme tașıdığı için de tehlikeli bir șahsiyet durumunda görülüyordu:
Gündüz gözü ile, kurduğu gazetesi <AGOS>un kapısını önünde, haince vurdular, diğer bir deyișle kurban aldılar: Uzun bir yargılamadan sonra ancak iki tetikçi ve perde arkası birkaç sorumlu suçlu bulundu,ancak perde arkası tamamen aydınlanmadı,mahkeme suikastin arkasında bir ”Örgüt” olduğuna dair kanıt bulunamadığını açıkladı ve mahkemenin bu kararı kamu vicdanını rahatlatmadı,hatta dha derinden yaraladı: Ulusal ve Uluslar arası Basın 10 senedir uzun uzun Hrant Dink suikastı üstünde durmakta, mahkem sürecini yakından takip etmektedir,adli raporlardan basına yansıyan bilgilere göre ,olayda parmağı olanların arasında, emniyet müdürü, üst yetkili , resmi veya resmi olmıyan yargılanması gereken bir çok önemli kișilerin olduğu açıkça ortaya çıktı, ancak bu şüpheliler ve görevlerinde ihmalleri olanlar mahkeme önüne çıkarıldı,ancak toplum vicdanı henüz rahatlatılamadı, suikastının karanlık derin noktaları aydılatılmadıkça,toplum vıcdanı rahatlamayacaktır.
Hrant Dink son yıllarda ,ileri Demokrasi,Adalet ve Hukuk ,eşıtlik , Kin ve Nefrete karşı mücadele için Türkiye ve Dünya kamu oyu sahnelerinden cüretkarca konușuyor sesini en uzak yerlere ve ufuklara duyurmaya çalıșıyordu.
Hrant Dink,ana dilini bilmeyen Türkiye Ermenilerin sorunlarını kendi sesleri ile kamu oyuna tașımları ve aynı zamanda da Ermeni Kültürünü, Tarihini ,Türk kamu oyuna tanıtmak için,”Agos” gazetesini yayına soktu, Türkiye Ermeni toplum hayatında ”Șeffaflık”, ve ”Sivilleșme” nin gerekliliğini ve önemini vurgulayarak ,bu doğrultuda projeler önerdi, toplumun mevcut sorunlarına çözümler üretmeye çalıştı:
Derdini ,acısını ,görüş ve fikirlerini gerek gazetesi aracılığı ile gerek ise katıldığı panel ve
konușmaları ile Ulusal ve Uluslararası kamu oyuna duyurabilen Hrant Dink kendine has ilkelerinin yılmaz savunucu oldu.Türkiye ve Ermenistan arasında iyi komșuluk ve karșılıklı diplomatik ilișkilerinin sağlanması ve geliștirilmesi, iki ülke arasındaki sınır kapılarının açılması için yoğun çabalar harcadı:
Türkiye’de Demokrasi sürecinin desteklenmesi ,uygulanıș ve anlayıșının yaygınlașması ve yerleșmesi yolunda uğrașlar verdi:
Hrant Dink 1915 olayları ile ilgili, geçmiște ölenlerin dramını ve acısını konușmaktansa , kalanların bugününü ve yarınını konușmayı tercih etti, konu ile ilgili konușurken veya yazarken iki halkın onurunu gözeten bir üslup seçmenin yararlı ve gerekli olduğunu,konuya ilișik resmi görüș dıșında alternatif görüșün de gündeme getirilip yaygınlașması gerektiğinin altını çizerek vurguladı:
Sorunun çözümüne yönelik çağrılar yaparak : ”Gelin önce, önyargısız birbirimizi tanıyalım, aracısız birbirimizi anlayalım, birbirimizin acılarına saygı gösterelim, sorunlarımızı diyalog yolu ile çözümleyecek zemin arayalım” diyordu. Söylemleri ile çoğunun ezberlerini bozdu,1915 sorununun ”Diyalog” yolu ile çözümleneceğine inanan Dink,herkes için daha ”Adil”, daha ”Özgür”, Șiddet’ten,Ayırımcılık’tan ,Irkçılı’tan,Kin ve Nefretten,Önyargılardan arınmıș bir dünya veya yașam ortamı hayal ediyordu.
”Farklılık” ların toplum içinde bir zenginlik olduğunu vurgularken ,bu olgunun her sağduyu sahibi insanın da,bunu böyle algılanmasını arzu ederdi: Doğruluğa, Șeffaflığa, Dostluğa, Kardeșliğe, Dürüstlüğe inanıyordu,görüşleri ne olursa olsun, insanların birbirine tahammül etmesinin birlik ve beraberlik içinde yaşamın temel şartı ve ilkesi olduğunu vurguluyordu:
Bu gün, bahtsız Hrantı sessizliğe gömen haince suikastın üstünden seneler geçti, hiçbir șey değișmedi ,kin ve nefret hisleri yumuşamadı,T.C ‘nin bazı vatandaşlarına kanun karşısında eşit olmalarına rağmen ,toplum yaşamında onlara eşitlik gelmedi , sorunları çözülmedi , suikastın arkasındaki derin kara perde açılmadı.
Haince öldürülerek aramızdan koparılan ,rahmetli Hrant’ın unutulmayacak hatırası hafızalarımızdan silinmeyecek ve her gün bizle yașayacaktır:
Bu suikastın kara perde arkasının aydınlanmaması, bir taraftan toplum vicdanını rahatlatmadığı gibi bir taraftan da Türkiye Ermeni toplumunda gün geçtikçe artan tedirginlkler yaratmakta ,ve yanlış algılamalara neden olmaktadır.
Şöyle ki:
5 Eylül 2002 tarihinde İstanbul/ Bakırköy’de Hermine Acıkgöz’ un evinde öldürülmesi
6 Kasım 2002 tarihinde İstanbul/Bakırköy’de Araksi Alyanak’ın evinde öldürülmesi
12 Nisan 2003 tarihinde 74 yaşındaki Annik Seta Dikiciyan İstanbul da evinde öldürülmesi
Aralık 2000 ve Şubat 2003 tarihlerinde Takuhi Zaman’ın biri Kurtuluş Caddesinde olmak üzere iki defa saldırıya uğraması.
2011 yılının yaz aylarında Marmariste gümüşcülük yapan Ermeni kadınını esnaf tarafından hakarete maruz kalması ve kurtuluşu Belçika’ya göç etmekte bulması:
5 Ekim 2011 tarihinde Ermeni bir hanımın İstanbul /Zincirlikuyu’da Ermenice şivesi nedeniyle darp edilmesi:
24 Nisan 2011 Tarihinde Paskalya bayramında Sevag Şahin Balıkçı vatani görevini ifa ederken Batman’da öldürülmesi:
Adalet Bakanlığı verilerine göre 2006-2011 tarihleri arasında 600 den fazla müslüman olmayanların mezarların ve ibadethanelerin tahrip edilmesi:
Aralık 2012 tarihinde İstanbul/Samatya’da 87 yaşındaki Turfanda Aşık adlı Ermeni kadının darp edilmesiyle gözünü kaybetmesi yine Aralık 2012 tarihinde İstanbul Bakırköy’de 84 yaşındaki Marisa Küçük bıçaklanarak öldürülmesi :
Ocak 2013 tarihinde İstanbul/Kadıköy Aramyan-Uncuyan Ermeni okulunda öğretmen olarak görev yapan İlker Şahin’in öldürülmesi,talihsiz cinayetler ve adli vakalar olmasına rağmen ,Ermeni toplumu ,Hrant Dink suikastinin ve Sevag Balıkçı cinayetinin perde arkası tam aydınlanıp kamu vicdanı rahatlamadığından, yukardaki listede sayılan cinayet ve talihsiz olayları, ”Kin ve Nefret suçları” olarak yanlış algılamakta ve tedirginlik duymaktadır: Diğer taraftan ise Türkiye’de ‘Kin ve Nefret Suçları Yasası” tam olarak uygulanmamakta, o nedenle genellikle bu tür cinayet vakaları ”Adi Adli Vakalar” olarak görülmekte arkasındaki saik bu yönüyle araştılmamaktadır ve ”Kin ve Nefret Suçları”na yönelk caydırıcı cezai tedbirler alınamamaktadır:
Herşeye rağmen Ermeni Toplumun tedirginliğinin giderilmesi ve derhal güvenli bir ortamın sağlanmasi gerekmektedir,bunun için yetkililere ve hükümete düşen görev kadar Ermeni Toplumuna da görevler düşmektedir. Ermeni Toplumu kendi birlik ve beraberliğini göstermek zorunda,bunun için,panellerle,anma törenleriyle sesini duyurur hale getirken, toplum içi sorunlarını, örneğin Patrik Seçim Yasası Sorununu ,Patrik Seçim sorununu ,Toplumun Tüzel kişilik sorununu çözmek zorunda,Ermeni toplumu iç sorunu mahkemelerde değil ,Toplum içi sağ duyuda aramalıdır:
Diğer taraftan ise acılar ,paylaşmak,acılara saygı göstermek ve Adalet ve Hukuk ile hafifler ,tedirgin toplum ve rahatsızlık ,toplumda sağlanan güven ortamıyla rahatlar,bu bağlamda ,Hrant Dink suikastının perde arkasını tamamen aydınlatmalı,Kin ve Nefret suçlarına karşı tedbirler alınmalı.
Her sene, 19 Ocak gününde , yalnızca vefa borcumuzu ödemek için onu dini ayinlerle ve anma törenleri ile anmakla kalmayacağız, onun söylediklerini,fikirlerini ve bize neler söylemek istediğini biraz daha iyi ve
biraz daha çok anlamaya çalıșacağız. Ve böylece onu ve hatıralarını ebediyen içimizde yaşatacağız.
Nurlar ve Güller içinde yat,bahtsız ”Çutak”.
Dr.med.Sarkis Adam
Yorumlar kapatıldı.