İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İslam Uygarlığının Bilime Kazandırdığı 10 Keşif

Pusula
Asırlarca denizcilere, donanmalara kılavuzluk eden ve onları 1/10 İslam dininin dolaylı ve dolaysız olarak bilime verdiği katkılar neler? Müslümanların bilim için yaptıkları ama az bilinen bazı bilgiler burada… Asırlarca denizcilere, donanmalara kılavuzluk eden ve onları “belirsizlik”ten kurtaran pusula, hiç şüphesiz ki, Müslümanların icadıdır. (Biz yazarın yalancısıyız, pusla, kağıt, matbaa dahil 10 Müslüman keşfi. Yakında bakanlık kitapları değiştirmek zorunda kalacak. HYETERT)

Medeniyetler tarihi araştırmacıları, Çinliler’in ilk önce mıknatıs ibresinin kuzeyi gösterdiğini bildiklerini kaydetmekle beraber; pusulanın deniz yolculuğunda kullanılmasını ve pusula aletini, ilk defa Müslümanlar’dan öğrendiklerini bildirmektedirler. Yani, tüm dünya denizcileri gibi Çinliler de bu aleti, Müslüman denizcilerle olan ticarî münasebetleri esnasında öğrenmişlerdir. İslam kaynakları da bu durumu, tesbit etmektedir. Dr. Sigrid Hunke, bu durumu şöyle tespit eder: “Amalfili Flavio Gioja, bizde pusulanın mucidi olarak tanınır. Halbuki, bu aleti, Filavio Gioja ilk önce Müslümanlar’dan öğrenmiştir..”

“Haçlı Seferleri” sırasında bir savaş uzmanı olan Maricourtlu Petrus, mıknatıs ve pusulaya ait bilgileri, doğrudan doğruya Müslümanlar’dan alır. Ve sefer dönüşünde Fransa’ya götürür. Bundan 50 yıl sonra, yani 1320’de ise Amalfi’li İtalyan Filavio Gioja, sözde pusulayı ilk defa keşfetmiş görünür. Amalfi, Venedik’in yanında önemli bir ticaret ve deniz şehri olduğu için, Müslüman limanları ile çok yakın ticari münasebeti vardır.
Haritacılık
İslamın, insaların coğrafi anlamda da bilimsel olarak çok önceden elle tutulur veriler elde etmesini sağladığını bir çok kaynakta görebiliriz. Kaşgarlı Mahmut, Japonya’yı gösteren, bilinen en eski dünya haritasının da sahibidir. Ayrıca İdrisi’nin de tam 7 asır önce bilinen en benzer dünya haritasını çizdiğini ve uzun süre bu haritanın geçerliliğini koruduğunu söyleyebiliriz.
Kağıt
Kağıdın, asırların ötesinden ilim ve medeniyet mahsullerini taşıması ne kadar hayatidir. Kağıt, beşer aleminin asırlarca hizmetinde bulunan en büyük vasıtalardan biridir. O olmasaydı dünü bilemezdik, yarını etkileyemezdik. Kağıdı icat ve imal etmek suretiyle Müslümanlar tarihi bir miras bırakmışlardır.
Pamuktan kağıdın bol miktarda Müslümanlar tarafından üretilmesinden önce son derece elverişsiz ve pahalı olan maddeler “kağıt” olarak kullanılıyordu. Mısır’da kamıştan “papirüs” ve diğer ülkelerde koyun ve keçi derisinden yapılan “parşömen” kullanılmaktaydı. Çin’de ise “İpek kağıdı” kullanılıyordu. İpek ise her yerde yetişmiyor ve çok pahalıya mal oluyordu. Müslümanlar’ın keten ve daha sonra da pamuk kağıdını icadı, ilmi çalışmaları etkilediği gibi kağıt sanayiinin gelişmesini de sağlamıştı. Kağıdın icadı ile beraber matbaacılık doğmuş ve kısa zamanda bir sanayi dalı haline gelmiştir.
Matbaa
İslam aleminde ilk kağıt imalathanesi miladi 794 tarihinde Bağdat’ta açıldı. Daha sonra Araplar tarafından Sicilya ile İspanya’ya sokuldu. Oradan da İtalya ve Fransa’ya geçti… Bu yeni icat her gittiği yerde kitap faaliyetini kolaylaştırdı. Will Durant, “Histoire de la Civilisation L’age de la Fol” isimli eserinde İslam bilginlerinin kitaplarına atıfta bulunmaktadır:
“(Meşhur tarihçi) El’-Vakidi öldüğü zaman, 600 sandık kitabı kaldı, bunların her biri, iki kişinin taşıyacağı kadar ağırdı… Sahip İbn İbad gibi bilginlerin, tekmil Avrupa kütüphanelerinde bulunanların toplamı kadar kitapları vardı.” Toprak Sulamak İçin
Helezonlu Pompa
İslam medeniyetinin fizik, matematik ve mekanik gibi bilim dallarına ait prensipler ve bu alanlardaki teknik buluşları da bir hayli önemlidir. Dr. Sigrid Hunke, şu tespitleri yapar: “Ahmed İbn Musa’da görüldüğü üzere Müslümanlar, ani buluşlar yapan; tekniker ve usta mekanisyenlerdi. Keskin zekalarıyla kendilerini, hayatlarının şiddetle bağlı bulunduğu suya verdiler. Toprağın sulanması için her nevi su çeken çarklar, pompalar, su yükselten manivelalı makineler; yangın söndürmede kullanılan, suyu yukarı çekmeye mahsus cihazlar meydana getirdiler.”

Astronomi
Astronomi çalışmaları XV. yüzyıldan itibaren Kopernik veya Galileo ile başlatıldı, bu asra kadar hiç astronomi çalışmaları yokmuş gibi geçiştirildi. Bu arada büyük bir astronom olarak takdim edilen ve kitaplarda geniş yer verilen Batlamyus, Dünya’yı gezegen sisteminin merkezi zannetmekteydi. Ne hazindir ki, Kopernik ve Batlamyus arasında kalan 8-10 asırlık devrede oluşan, dünya bilim tarihinin ender kaydettiği astronomi, ilim ve kültür mahsulleri yok sayılır. Güneş’i ve tüm gezegenleri, hareket kanunlarıyla inceleyen Biruni, Fergani, Vefa ve Uluğ Bey’den her nedense bahsedilmez.
İlk defa İslam bilginleri Dünya’nın yuvarlak olup ekseni etrafında döndüğü teorisini iddia ve ispat ettiler. Will Durant, “Histoire de la Civilisation L’age de la Fol” eserinde bu konuya ışık tutar:
“Biruni, Dünya’nın yuvarlaklığını hiç tereddüt etmeden kabul etmekle beraber, her şeyi arzın merkezine doğru çeken kuvveti de tesbit etti. Astronomi esaslarının; hem Arz küresinin, her gün kendi ekseni ve her sene Güneş etrafında döndüğünü, aksini tasavvur ederek açıklayabileceğini ileri sürer.”
(Ayrıca not düşelim ilk usturlabı bulan da bir müslüman olan Zerkali’dir)
Zira, onlar Kur’an’dan, Arz’ın, sabit olmayıp hareket ettiğine şahit olmuşlardı.
“Sen dağları görür, onları yerinde sabit sanırsın. Halbuki onlar, bulut gibi hareket ederler. Bu, Allah’ın sanatıdır ki; O, her şeyi sağlam yapar. Şüphesiz O, yaptıklarınızdan haberdardır.” [NEML(27)/88]
El-Cezeri
Evet bu bilgiyi pek az kişi bilir. Cezeri deyince pek bir şey ifade etmiyor olabilir ama kendisi (1136 – 1206) ilk sistem mühendisi, ilk sibernetikçi ve elektronikçidir. Sistemsel icatları ile bilinen Cezeri’nin adını bilen çok az kişi vardır. Cezeri’nin yaptığı araçlar arasında, Fil Su Saati, Tavus Kuşlu İbrik, Mumlu Saatler, Abdest Almak İçin Otomatlar, Fıskiyeler, Suyu Yukarı çıkaran araçlar bulunmaktadır.
0 (Sıfır Rakamı) Hârizmî
Bilim dünyasında matematik, astronomi ve coğrafya alanındaki kalıcı eserleriyle tanınan, bilime sağladığı katkılarla Türk Dünyası’nı da temsil eden, özellikle cebir kitabıyla bilinen Harezmi 0 (sıfır) rakamını bularak çok önemli bir buluşa imza atmıştır.
Optik (İbn-i Heysem)
İbn-i Heysem Arap fizikçi, matematikçi ve filozoftur. 965’te Basra’da doğdu, 1038-1040 yılları arasında Kahire’de öldü. Fizik, matematik ve felsefe alanlarında çalışmalar yapmıştır. Daha eski tarihlerde (Antik Yunan) insanların gözden çıkan ışınlar sayesinde gördükleri sanılırdı. Fakat İbn-i Haytam bunun böyle olmadığını, gelen ışığın gözde kırılıp görüntü oluşturduğunu ispatladı. Bu o döneme göre zamanın çok ama çok ötesinde bir buluştu. Ayrıca İbn-i Haytam bu buluşundan yola çıkarak karanlık odayı ve ışık oyunları ile görüntü elde etmeyi buldu.

Havacılık (Abbas Kasım İbn Firnas)
Abbas Kasım İbn Firnas Berber gökbilimci, simyacı, fizikçi, şair ve İslam bilgini. Endülüslü Firnas’ın da uzun çalışmalar sonunda yeni bir keşifte bulunup bir cihaz yaptığını, üzerine kumaş geçirip kanat yerine büyük kuş kanatları taktığını ve bu âleti çalıştırarak havalanıp uçtuğunu kaydeder. Üstelik havada uzun süre kuşlar gibi süzüldüğünü, daha sonra da yavaşça yere indiğini söyler. İbn-i Firnas’ın bu başarısı Batı’da uçak yapıp uçmayı başaran Wright Kardeşler’den 1023 yıl öncesine rastlamaktadır. Hatta Bağdat’ta Abbas ibn Firnas’ın bir heykeli bulunmaktadır.



Yorumlar kapatıldı.