İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye’nin G gücü…

Osmanlı’nın önce askeri, sonra idari yapıyı Batı’ya uyarlayan reformlar da bu paradoksal etkiyi yaptı. Öncelikle, reçete bizim değildi. Bu başı başına bir sorundur çünkü reçetenin yabancı olması, halkı dışlayacağınız, elitler yaratacağınız anlamına gelir. Sonra bu reformlar için gerekli para yoktu. Yetişmiş insan gücü de yoktu. Ülkeyi teknisyen/uzman adı altında ajanlarla doldurduk. Zihniyetimiz Batı paradigması ile fethedildi ve kendimize yabancılaştık. Devletin entelektüelleri, “İslamcılık, Türkçülük ve Osmanlıcılık” arasında bölünmüş, mucizevi reçeteler peşinde koşuyordu. Bence Sultanları, Tanzimatçıları, İttihatçıları, Kemalistleri vd. biraz boşuna tenkit ediyoruz. Kaos başladığında herkesin hataya zorlanacağı kesindir. Acilcilik herkesi esir almıştır… O yüzden bence zaruri olan Çözüm Süreci, tüm bedeline rağmen aleyhimize değil, lehimize işledi. Güçlüydük. Bilmiyorlardı. Ama güçlü ve değişmiş olduğumuzu 15 Temmuz’da gösterdik. Güçlü Türkiye’nin G gücü, herkesi merkeze doğru çekti. 19 yy tekrarlanmadı. Yeni bir şey oldu.

***
Türkiye, Osmanlı’nın yıkılışıyla büyük/lider ülke sıfatını yitirdi. Bu bir günde olmadı. Tek bir nedenle de olmadı. Ama olması için büyük devletlerin epey katkısı oldu. Bu da çok normal. Acı ama gerçek. Bir ülkeyi iyi yönetemiyorsanız, önlemleri zamanında alamıyorsanız, üstelik dünyanın en stratejik bölgesinde hüküm sürüyorsanız, size kimse zaman ve şans tanımaz.
Mesela, kanser bünyeye yayıldıktan sonra alacağınız önlemler (reformlar), bağışıklığı paradoksal olarak zayıflatacaktır. Güçten düştüğünüzde en haklı olduğunuz konuda bile haksız/suçlu çıkarılacağınız kesindir.
Osmanlı’nın önce askeri, sonra idari yapıyı Batı’ya uyarlayan reformlar da bu paradoksal etkiyi yaptı. Öncelikle, reçete bizim değildi. Bu başı başına bir sorundur çünkü reçetenin yabancı olması, halkı dışlayacağınız, elitler yaratacağınız anlamına gelir. Sonra bu reformlar için gerekli para yoktu. Yetişmiş insan gücü de yoktu. Ülkeyi teknisyen/uzman adı altında ajanlarla doldurduk. Zihniyetimiz Batı paradigması ile fethedildi ve kendimize yabancılaştık.
Devletin entelektüelleri, “İslamcılık, Türkçülük ve Osmanlıcılık” arasında bölünmüş, mucizevi reçeteler peşinde koşuyordu. Bence Sultanları, Tanzimatçıları, İttihatçıları, Kemalistleri vd. biraz boşuna tenkit ediyoruz. Kaos başladığında herkesin hataya zorlanacağı kesindir. Acilcilik herkesi esir almıştır.
Yusuf Akçura’nın “Suriye ve Filistin Mektupları”nı okurken bir tür Deja-Vu yaşadım. Beyrut civarında gözlemlerini aktarırken, Suriye’deki Müslim ve Gayrımüslim Arapların hazırladığı “Beyrut Islahat Layihası”nı aktarmıştı. Yani reform talepleri.
1-Dil meselesi. 2-Özerklik, 3-Avrupalı müsteşar atanması, 4-Tüm memurların Araplardan tahsis edilmesi…
Araplar Osmanlı G gücünü yitirdiği için başlarını başka yöne çevirmişler. Sonucu biliyorsunuz. Hepsi koptu gitti. Gitti de ne oldu? Bugün Suriye’nin durumu ortada. İngiltere herkesle kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı.
Oslo’yu hatırlayın, Çözüm Süreci’ni hatırlayın. Bunları nasıl Truva Atı gibi kullanmaya çalıştılar. 6-7 Ekim ve 22 Temmuz’a vardık. Güneyimizde bir PKK devleti oluşmaya başladı. PKK ve HDP’nin bizler “Biz bize çözüm” diye bağrınırken, ABD ve İngiltere’yi nasıl işin içine almaya çalıştıklarını düşününün.
Bu kapandan çıkabilmemizin nedeni şartlarımızın değişmiş olmasıdır.
Yüzyıl öncesinden bazı önemli farklarımız vardı. Erdoğan reformların finansmanını dış borcu ve borçlanma faizini aşağı çekerek buluyordu. IMF’ye borç kapatarak refom yapmanın, orta sınıf yaratmanın ne demek olduğunu 19. Yüzyıl tarihçileri iyi bilir. Ve tabii ki reformların sahibi halk idi.
O yüzden bence zaruri olan Çözüm Süreci, tüm bedeline rağmen aleyhimize değil, lehimize işledi. Güçlüydük. Bilmiyorlardı. Ama güçlü ve değişmiş olduğumuzu 15 Temmuz’da gösterdik. Güçlü Türkiye’nin G gücü, herkesi merkeze doğru çekti. 19 yy tekrarlanmadı. Yeni bir şey oldu.
Henüz hiçbir şeyin garantisi yok. Lider ve halk müthiş. Ancak ara kadrolarda sorun var. Erdoğan’ın yaptığı diplomatik sıçramalara ayak uydurmamız lazım. Muhalefet ise (CHP) milli/yerli düşünemiyor hâlâ. Birkaç günde mucize beklemek de biraz sorunlu değil mi zaten?
Ne mi olacak? Korkmayın. Ok yaydan çıktı. O kadroları bulup kullanacağımız bir millet var. Millet bizi döve döve adam edecek. Bu kötekte hayır vardır.
10 yıl sonra bu ülkeyi kimse tanıyamayacak. Bir yirmi yıl içinde de büyük devletler kulübüne gireceğiz.
Herkes hesabını buna göre yapsın.

Yorumlar kapatıldı.