İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni Harut Usta

Coşkun Özbucak / cozbucak52@hotmail.com
7­8 yıl oldu, Harut Ağabey’le Hayat Televizyonu için çekim yaparak 40 dakikalık program yapmıştım. Neler anlatmamıştı ki, bir de kendine ait ‘mini müze’sinigördüğüm için kendimiayrıcalıklardan hissetmiştim. İbrahim Dizman’ın ‘Adı Başka Acı Başka’ adlı Harut Artun Ağabey aracılığıyla Ordu’daki Ermenilerin yaşam öyküsünü anlatan kitabını okuyunca anılar yeniden gözümün önünde canlandı. Kitapta yer alan bilgiler kimilerin ‘hoşuna’gitmeyebilir ama yaşanmışlıkları inkar etmenin de anlamı yok! Adına ne derseniz deyin Ordu’da Ermeniler yok edildi…

Kitaptaki söyleşilerden ve anı aktarımlarından iki görüş ortaya çıkıyor. BiriOrdu’da kalanlar, geri dönemlerle (zorluklar çekerek) 1915 sürecinde götürülenler arasındakiduygu farklılığı. Kalanlar inatla kardeşlikten söz ederken, götürülenlerde doğal olarak ‘milliyetçilik’ duyguları egemen olmuş.
Ancak 1915 devlet politikaları sonrası kalanlar da göç etmek zorunda bırakan ikinci uygulama dikkat çekici. Ermenilerin son kilisesinin sapasağlamken çürük iddiasıyla yıkılması Ordu’daki Ermenilerin göçüne neden oluyor. Bir iki aile de hala kalmak için direniyor! Bu kişiler de kardeşlik sembolü olarak aramızda yaşıyorlar.
Kitabın 128. sayfasından bir alıntı aktarayım: “Bitmeyen acı: Yıktırılan kilise­ Ayrımcılık deyince, bunun en acı en büyük örneği kilisemizin yıkılmasıdır. Bundan daha büyük kötülük olur mu? 1936’da Bekir Sami Baran, Ordu’ya vali olmuş. Ben on yaşımdaydım, hatırlıyorum. Bir iki defa görmüştüm.
1937’de kilisemiziyıktırdı bu vali. Sebep? Herkese söylenen ve Ankara’ya rapor edilen sebep, kilisenin yıkılma tehlikesi taşıması imiş. Hakiki sebep ise bu valinin Ermeni cemaatine düşman olması, bizi burada istememesi. Herhalde düşünülmüş ki kiliselerini yıkarsam, Ermeniler burada tutunamaz.”
Valinin dediğigibi olmuş. Ermeniler diniibadetlerini, evlenme ve cenaze işlerini yapamaz hale gelince birer birer Ordu’yu terk etmişler. Yıkılan kilisenin yerinde şimdi Zaferi Milli Mahallesi Camii var. Kilisenin bir duvarı hala duruyor.
Ordu’dakihoşgörü kültürü belki de farklı inanç ve kimlik gruplarını içinde barındırmasından kaynaklanıyor.
Bir de 1915 sürecinde o kadar Ermeni çocuk Ordu’da Türk ailelerine bırakılmış ki, Türk aileleri bu çocukları korumuşlar, kendi çocukları olarak yetiştirmişler. Harut Ağabey’in vurguladığı gibi, kimler olduklarını araştırmaya da gerek yok!
Ordu tarihi, kültürü bakımından önemli bir kitap olmuş ibrahim Dizman’ın Harut Ağabey’le anılar üzerinden söyleşisi. Başta ikisine ve anılarını paylaşanlara teşekkürle.

Yorumlar kapatıldı.