İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Şamar Oğlanına Çevrilen Ermeni Kavimi ve “Ermeni Yalanı” Konusunun Ayrıntıları

Levon Panos Dabagyan
Gelelim: “Ermeni Yalanı” ve benzeri yakıştırmalara. Yakıştırma diyorum, zira, “Yalancılık ve aldatma” gibi, seviyesiz fikir yapısı, biz Ermeni’lerin karakter yapısı ile kattiyen bağdaşmaz. Binaenaleyh, bizlere “Yalancılığı” yakıştıranlar, bu iddiaları hakkında bir daha düşünseler, en azından doğruyu görebilme şansını elde ederler inancındayız!… Saygıdeğer Cumhurumuzun, Dünya milletlerine hitaben yapmış oldukları tarihi beyanatı. “Ermeni Meselesi’nin”, Ermeni’lerin meselesi olmadığını, tüm açıklığı ile göstermektedir!…  Türk’lerle, Ermeni’lerin aralarını külliyen açmaya çalışan bir sürü münafık yetmiyormuş gibi, bir de Azeri probleminin çıkması, meselenin tuzu biberi olmuştur!… “Bir Millet, İki Devlet” yakıştırmalarıyla devreye girmiş ve Ermenistan’la olan anlaşmazlığına Türkiye’yi de ortak etmeye çalışmakla, bende varım demiştir!… Görülüyor ki, doğrudan Ermenistan’a ait olmayan bu mesele, çok yönlüdür!… “Karşımıza Ermeni’leri sürmeyin, Terör Örgütlerini sürmeyin, STK görünümlü Operasyon birimlerinizi, Medya görünümlü propaganda makinelerinizi sürmeyin.” (!!!HYETERT)

***
Önceki makalemde değinmiştim, şimdi tekrarlıyorum: (Ülke içinde bir milyon civarı nüfusu kalmış ve de yarı aç, yarı tok, yeni bir günü ancak karşılayabilen, pek talihsiz Ermenistan halkı, bu halinde daha kendi dertleriyle baş, başa bırakılmamakta ve Emperyalistler arası güdülen iğrenç siyasetleri neticesi, adeta “şamar oğlanına” çevrilmekte ve onun bu hâlinden dahi istifade etmeye çalışmaktadırlar. Lânet olsun!
Gelelim: “Ermeni Yalanı” ve benzeri yakıştırmalara. Yakıştırma diyorum, zira, “Yalancılık ve aldatma” gibi, seviyesiz fikir yapısı, biz Ermeni’lerin karakter yapısı ile kattiyen bağdaşmaz. Binaenaleyh, bizlere “Yalancılığı” yakıştıranlar, bu iddiaları hakkında bir daha düşünseler, en azından doğruyu görebilme şansını elde ederler inancındayız!…
Meselenin en garip tarafı da; koca bir Devletçilik tarih ve tecrübesine sahip bulunan Federal Almanya’nın bitmiş, tükenmiş bir yitik Kavmi idarecileri tarafından, siyasî alanda aldatılabilmesi; “Balığın ağaca çıkmasını” umut etmekten bir farkı kalmaz denebilir!..
Türkiye’nin rahatsız olduğu nokta ne: “Soy kırım” tabirinin kullanılması. Peki ama, Ermenistan veya dünya Ermenileri bu lânet sözcüğü hiçbir zaman kullanmamıştır ki!.. Ermeniler “1915 Trajedisi” için “Büyük Felâket” sözcüğünü kullanmış ve de hâlâ aynısını kullanmaktadırlar. Dahası hemen her ABD Başkanı da, her anma gününde bu tabiri kullanmış ve kullanmakta ve günümüzde de devam ettirmektedir. Peki, bu “Soy Kırım” tabiri kimin veya kimlerin icadıdır?… İşte ben bunu bilmem. Bilemem. Araştırmak, bulmak ise, bana değil, Devletimin İstihbarat birimlerine düşer!…
Ermeni’lerde, “yalancılık alışkanlığı” olmadığı, Selçuklular ve daha sonraki, dönemde de muhtelif vesilelerle ispatlanmış, Osmanlılar devrinde ise: “Yalnız Ermeni’lere mahsus olmak üzere, son derece değerli bir unvana lâyık görülmüştür: “Tab’a-yı Sadıka”.
Almanya’nın, 1915’i “Soy Kırım” olarak kabullenmesi ve Parlamento tarafından onaylanması, Sayın Cumhur’umuz tarafından sert tepki görmüş ve özetle şu verilmiştir:
(Hakkaniyetli olmazsanız sizi dertlerinizle baş başa bırakırız. Soykırım konusunda söz söyleyebilecek en son ülkenin bize böyle bir ithamda bulunması, Hukukçuların tabiriyle söylüyorum; Hayatın olağan akışına uygun değildir.
Önce onlar bir holokostu yeniden tanımlasınlar. Buradaki meselinin Ermeniler olmadığını, onların sadece asıl oyuna âlet edildiğini, istismar edildiğini gayet iyi biliyorum. Ermeni meselesi dünyanın her yerinde, Türkiye’ye karşı elverişli bir şantaj akracı, hatta bir sopa olarak kullanılmaya başlandı.
Şayet geçmişin muhasebesini yapacaksak, bu konuda en anlı ak, yüreği ferah ülke biz oluruz. Bu konuda bir çok ülkenin sicili çok karanlık ve kanlıdır. Şimdi biz de önümüze Batı ülkelerinin ve diğer devletlerinin geçmişlerinde yaşanan suçların bir listesini koysak ne olur? Ülkemizi sık, sık Ermeni soykırımı tasarılarıyla tehdit eden devletlerin her birinin arkasında milyonlarca masumun kan ve vebali vardır.
Dünyaya sesleniyorum! Biz Soykırımı ithamını asla kabul etmiyoruz. Birinci Dünya Savaşı şartlarında, ülkemizin dört bir yanda kuşatma altına alındığı bir dönemde, elbette Anadolu’da asayişi sağlamak amacıyla bir takım tedbirler alınmıştır.
Dürüstseniz ey Alman Siyasileri, sizlere sesleniyorum. Biz bütün arşivlerimizi açtık, açık tutuyoruz. Varsa sizin arşivleriniz siz de açın.
Koyamazlar. Çünkü biliyorlar ki, burada böyle bir şey söz konusu değil. Ülkemizde bu tür durumlar için: “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” derler.
Şu anda ülkemde “100 Bin’e yakın Ermeni var. Bunların yarıya yakını bizim vatandaşımızdır. Bir de bizim vatandaşımız olmayan, bir o kadar da şu anda Türkiye’de Ermeni var. Biz böyle bir hassasiyeti göstermemiş olsak, bizim vatandaşımız olmayan Ermenileri biz niye ülkemizde tutalım?
Avrupalıların yaptığı gibi, biz de onları Ermenistan’a göndeririz. Şu an mültecileri Avrupa alıyor mu kapısından içeri?
ALMANYA VE AVRUPA’YA MESAJ:
Buradan Almanya ve tüm Avrupa’ya şu mesajı vermek istiyorum. Ya gündemimizdeki meseleleri hakkaniyetli bir şekilde çözüme kavuştururuz ya da Türkiye Avrupa’nın sorunlarının önünde bir set olmaktan çıkar, sizi dertlerinizle baş başa bırakırız.
Türkiye’den kendilerini rahatlatacak çok ciddi taleplerde bulunanların, bunun karşılığında külfet paylaşımı bir yana, bize yeni külfetler yüklemeye çalışmalarından artık usandık. Yok öyle yağma.
DELİKANLI OLUN:
Bizim; Avrupa Birliği’yle de, Avrupa Ülkeleri’yle de bir meselemiz yok. AB’den vazgeçmemiz söz konusu olamaz. İstediğimiz, herkes için hangi kurallar geçerliyse, bizim için de aynısının geçerli olmasıdır. Riyakârlık yapılmasını istemiyoruz.
Karşımıza Ermeni’leri sürmeyin, Terör Örgütlerini sürmeyin, STK görünümlü operasyon birimlerinizi, Medya görünümlü propaganda makinelerinizi sürmeyin.
Siyasi, ekonomik, medyatik bel altı vuruşlar yapmayın. Bu kadar açık, şeffaf net konuşuyoruz. Siz de öyle yapın.
Bizim Kasımpaşa’da dedikleri gibi; Delikanlı olun, ciğerimi yiyin.)
Bakınız: (HABER TÜRK) “POLİTİKA” Sahifesi: 18. Umut TÜTÜNCÜ (5 Haziran 2016 Pazar)
****
Saygıdeğer Cumhurumuzun, Dünya milletlerine hitaben yapmış oldukları tarihi beyanatı. “Ermeni Meselesi’nin”, Ermeni’lerin meselesi olmadığını, tüm açıklığı ile göstermektedir!…
Dolayısıyla, hemen hiç kimsenin Ermeni’lere yersiz hakaretlerle bir nevi saldırmaya ne hakkı ve ne de geçerli bir mecburiyeti!…
Türk’lerle, Ermeni’lerin aralarını külliyen açmaya çalışan bir sürü münafık yetmiyormuş gibi, bir de Azeri probleminin çıkması, meselenin tuzu biberi olmuştur!…
“Bir Millet, İki Devlet” yakıştırmalarıyla devreye girmiş ve Ermenistan’la olan anlaşmazlığına Türkiye’yi de ortak etmeye çalışmakla, bende varım demiştir!…
Peki, Azerileri harekete geçiren veya geçirenler kim veya kimlerdir? Tabii ki, Ermeni’lerin, Türk’lerle anlaşmasını istemeyen bir takım güç veya güçler ki, böylelerin başında; Ermenistan’ın hamisi görünen Federal Rusya dahi olabilir!…
Görülüyor ki, doğrudan Ermenistan’a ait olmayan bu mesele, çok yönlüdür!…
“Karşımıza Ermeni’leri sürmeyin, Terör Örgütlerini sürmeyin, STK görünümlü Operasyon birimlerinizi, Medya görünümlü propaganda makinelerinizi sürmeyin.”
Bu meselede başarı sağlamak ve bu uğursuz problemin temelini kazımak istiyorsak: “Bir Millet İki Devlet” gibi tamamen siyaset kokan sloganların dışında hareket etmemiz elzemdir. Saygılarımla.
Yeni bir makalemde buluşabilmek dileğimle cümle okuyucularıma mutlu yarınlar diliyorum efendim.

Yorumlar kapatıldı.