İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Suriye/ Kamışlı- Wusta’da Patrik Efrem Kerim şahsında, Süryani Halkına Yapılan İntihar Saldırısı

Zeynep Tozduman
19 Haziran 2016’da Suriye/ Kamışlı’da, Süryanilerin yoğun yaşadığı Wusta’da yapılan intihar saldırısında,  Süryani SUTORO polis gücünden Hanna Ado Gewriye ve bir de Ali Ahmed (Zuheyr) isimli Kürt gencinin, bombayı farketmesi sonucu daha büyük bir katliam önledi. Büyük bir katliamı önlediler, önlemesine de İŞİD’in düzenlediği bu bombalı saldırıda hayatlarını kaybettiler. Riad habsuno, Marios Malki ve ona yakın süryani ağır yaralanmış, iş yerleri tahrip olmuştur. Bu hain saldırı da, asıl hedef barış sever ve soykırım (Seyfo) konusunda bu güne değin gelmiş geçmiş en duyarlı Dünya Süryani ortodoks lideri Efrem Kerim’di. Katliamdan kıl payı kurtulan Sayın Efrem Kerim, patrik seçildiğinden bu yana Suriye’de patrikhanede yaşıyordu.

İŞİD’in, intihar saldırısını düzenlediği 19 Haziran, Süryani ortodokslar  için çok anlamlı bir gündü. 19 Haziran,  islami terör örgütleri tarafından özellikle seçildi.  Bu günün birinci anlamı; Süryani Hristiyanlığına göre Diriliş bayramından 50 gün sonra kutsal ruhun iniş ( Pentikost)gününde büyük bir ayin düzenlendiği gündür. İkinci anlamı ise  bir gün evvel İsviçre/ Locarno şehrinde soykırım anıtının açılmasından bir gün sonrasında, Suriye’nin  Kamışlı şehrinde birinci Dünya savaşı’ndaki katliamların anısına “Süryani Soykırımı Anıtı” dikilecek olmasıdır.
Orta doğuyu son 5-6 yıldır kana bulayan islami terör örgütleri, Irak ve Suriye’de bu süreçte yaklaşık  10.500.000 insanın göç etmesine ve  mülteci olarak ana vatanlarından ayrı yaşamasına neden oldu. Irak’ta son 3 yıldır, 500 bin insanın göçünde; başta  Hristiyan halklar ve özellikle Süryaniler, Ermeniler,  Aleviler, Ezidiler ve Kürtler göç yollarına düştüler. Emperyalist paylaşım savaşında, İslami terör örgütleri aracılığı ile  Irak  ve Suriye’de yaşayan  halkların elim kederi oldu mültecilik.
Son 1 yıldır Wusta’da yapılan bu üçüncü saldırıdır. Bu son  intihar saldırısının Süryani halkının ruhani liderini hedef alması ise planlı bir eylem olduğunu bizlere gösteriyor. Süryani Ortodoksların Ruhani liderleri katledilirse, Kamışlı’da son kalan Süryanilerin’de ülkeyi terk edeceği düşüncesiyle bu eylem yapılmıştır. İslam terörü yüzünden evlerini, barklarını, topraklarını kaybeden Süryani halkının, kendilerine ait olan topraklarına, evlerine, okullarına, iş yerlerine el konulurak da ekonomik soykırıma  tabi tutulmuştur. Kalanlara ise Cizye vergisi uygulaması yapılmıştır.
Seyfo ( Soykırım ) konusunda,  Avrupanın bir çok ülkesinde  Soykırım Anıt açılışları yapan Patrik Efrem Kerim’in (19 Haziran’da, Suriye’de  Soykırım anıtının dikildi) üstelik  Süryaniler için kutsal ve  çok anlamlı bir günde, ölüm emrinin verilmesinin arkasında kimler var ? Aslında bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz.
Ölüm emrinin arkasında kimler var?
2 Haziran 2016’da Almanya Federal meclisinin soykırım kararını bu ülkede kabul etmeyen kimlerse, bu intihar saldırısı o adresden talimatla gerçekleşmiş olması muhtemeldir.
Birkaç gün evvel İŞİD, Musul’da ele geçirdiği bütün kiliseleri yıkacağını kamuoyuna (http://www.imctv.com.tr/isidin-iraktaki-15-kiliseyi-yikacagi-iddia-ediliyor/) açıkladıktan 2 gün sonra bu intihar saldırısı, Suriye/ Kamışlı’da gerçekleşmesi asla tesadüf değildir. Süryani halkının kutsal mabetlerini son 3 yıldır Irak’ta, bombalayarak yıkan İŞİD teröristleri ele geçirdiği bölgedeki Kilise, manastır v.b. kutsal mekanları ve liderlerini yok ederek korku imparatorluğunu bölgede egemen kılmak istiyor. Başta ABD emperyalizmin ve TC’nin  destekleyip semirttiği bu islami terör grupları bu gün  sadece Orta doğu için bir tehlike değil; Avrupa, ABD ve tüm insanlık için kontrol edilemez bir tehlike haline gelmiştir.
Hatırlarsanız bundan 3 yıl önce yine AKP iktidarı döneminde, 22 Nisan 2013’de Türkiye- Suriye sınırında kaçırılan Süryani Ortodoks Kilisesi Halep Metropoliti İbrahim Hanna ve Rum Ortodoks Kilisesi Halep Metropoliti Favlus Yazıcı’dan bu güne dek sağ ya da ölü oldukları konusunda  henüz net somut bir bilgi yok. Kaçırılan metropolitler ile ilgili basına servis edilen bilgiler ise tamamen oyalamaca, Lübnan kaynaklı asparagas haberlerdir. Kaçırılan iki metropolitle ilgili ise Radikal islam kaynaklı basına servis edilen dezanformasyon haberleri uçuşuyor sürekli.  İnancım odur ki bu iki metropolit sağ olsaydı eğer mutlaka bu güne kadar sesleri duyulurdu.
İki metropolitin kaçırılma olayı ve Süryani ortodoks patriğine ölüm kararı verenler, hep aynı adreslerdir. İŞİD- El Nusra- Öso-  El Kaide- Müslüman Kardeşler- Bako Haram v.b. gibi cihadist terör örgütlerinin ilk hedefleri;  kadim doğu hristiyanlarını Alevileri ve Ezidi inancına sahip insanları ata topraklarından  silmek içindir. Ülkemize gelince; Bu ülkenin en kadim halkı olan 6000- 7000 yıllık bir tarihi geçmişe dayanan Süryani halkı, Ana yurtlarında yaşatılan baskılardan, soykırım ve asimilasyonlardan bu gün yok denecek kadar az bir demokrafik yapıya sahiptir. İslam coğrafyalarında,  her soykırımda vurulan bir halktır Süryaniler. Oysaki Süryaniler,
Bizansa karşı Muhammed’in islamiyetine destek veren bir halktır aynı zamanda.( Bizans İmparatorları Mauricus ve Phokas dönemlerinde Süryanilere karşı büyük zulümler uygulaması sonucunda  Halid Bin Velid kumandasındaki İslam ordusunun M.S. 636 yılında Bizans’ı yenerek Suriye’yi almasıyla Süryaniler rahat bir nefes almışlar, Muhammed’i hediyelere boğmuştur).(1)
Süryani halkı için 1915 bitmedi, sürüyor.
Süryani halkı, 1915’den günümüze değin o kadar çok katliama uğradı ki, Süryaniler için neredeyse ana yurtlarında nefes almak  bile zulüm oldu. Son 5 yıldır hayatları adeta bir kabusa döndü. Kadim doğu hristiyanları başta olmak üzere, Alevi ve Ezidi inancına mensup kadim halkların kadınları ise, köle pazarlarında bilinmeyen ölüm yolculuğuna çıkarıldı.
Tüm bu yaşananlar insanlığın gözü önünde olurken gerçek islam bu değil diyen müslümanlar, bir kez olsun İŞİD’i protesto etmek şöyle dursun, yerinden yurdundan edilen mülteci konumuna düşen bu halkları, 52 islam ülkesinden hiç biri mülteci olarak bile kabul etmedi.
Kendinden olmayanı yakma, yıkma, yok etme üzerine varlığını sürdüren bu islami terör örgütlerini, dünyayı yöneten süper güçler durdurmazsa eğer pek yakın bir gelecekte dünya, büyük bir felakete sürüklenecektir. Bombalar Paris’te, Belçika’da, Orlando’da olduğu gibi tüm dünyada patlayacaktır.
Irak ve Suriye’de tüm bu katliam ve intihar saldırıları hep nedense ya Cuma gününe ya da islamda kutsal ay sayılan Ramazan ayına denk gelmesi bir tesadüfmüdür ? İslam’da barış ve hoş görü dediğiniz ne ola ki ?
Karıncayı bile incitmeyen, engin hoşgörüye, üretkenliğe, vicdana, güzelliğe sahip Kadim Süryani halkına verdiğiniz zulüm yeter. Oysaki Süryani halkı, bir kadını sever gibi sevdi sadece ata topraklarını. Bir gün bu topraklarda insanlık moda olacaksa, bu modanın yaratıcısı yine Süryani halkı olacaktır.
Wusta’da patrik Efrem Kerim şahsında Süryani halkının hedef alındığı bu hain saldırıyı şiddetle kınıyor, Süryani halkının acısını tüm yüreğimle paylaşıyorum.
ZEYNEP TOZDUMAN
Kaynakça

(1) Çelik, Süryani Tarihi I, s. 322–328; Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, s. 721

Yorumlar kapatıldı.