İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Edirne: Yahudi Düğününü hedef alan Nefret Kanalizasyonu İLK değil









Edirne Büyük Sinagogu’nda 41 sene sonra ilk defa, 29 Mayıs Pazar günü gerçekleşen düğüne katılma şansı elde edenler; Periscope yayını üzerinden sarkan yorumlarda, Yahudi Düşmanlığı ve nefret söylemi çirkinliklerine, tehditlere hedef oldular. Bu bir ilk değil. Geçmişte Neve Şalom sinagogu çevresinde, düğünlerin Galata sokaklarına çektiği şık giyimli ailelere yöneltilen antisemit yorumlara, elektrik malzemeleri piyasası esnafları şahit oluyorlardı. Sosyal Medyada Hitler’e göndermelerin ard arda sıralandığı bu mutlu günü ırkçılık girdaplarında bulandırma girişimleri yanında, Yahudileri katletme emelleri bile dile getirildi. (Bu da ilk olmaz. HYETERT)

Antisemit klişelerin hemen hemen tümüne rastlananı bu nefret beyanları, düğün merasimlerinde yıllardır rastlanan ırkçı tepkiler, çeşitli ifade alanları açılması ve mevcut iktidarın politikasıyla yeni bir boyuta erişiyor.  Genelde mutluluk dalgası yaratan, tebessüm ettiren gelin, damat hanedanları, evlenenlerin Yahudi olması nedeniyle nedense nefret söylemine dönüşegeldi. Nitekim, Türk Yahudi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzadeh’nin Periscope üzerinden yayınladığı düğüne, atıştırılan mesajlardan biri aynen şöyle:
“Bişey sorcam bunlar niye Türkiye’de evleniyor?“
“Bunlar” olarak adlandırılan, bu ülkenin Yahudi dinine mensup vatandaşları. Çifte dışlama içeren bu bakış, aşağılayıcı “bunlar” nitelemesi yetmemiş olacak; “şu yabancılar ne hakla Türkiye’de evlenebiliyorlar?” türünde ” ihbarlama” ihtiyacı duyulmuş. Ayrıca yenilik olarak nefret söylemini daha bir körüklemek için, “Cehennem Odunları”  kullanılmaya başlanılmış. Başka bir deyişle Yahudiler, “cehennem ateşini besleyen odunlar” olarak nitelenerek, Nazilerin Yahudi Soykırımını gerçekleştirirken gazla katledilenleri fırınlarda yakmasına gönderme yapılmak istenmiş…

Irkçı yorumlamacılardan biri, aynı çizgide ama daha değişik bir açıdan dışlamış: “Hitler olmasa şimdi İsrail heryerdeydi“… “Yahudiler heryerde” antisemit klişesi Ortadoğu sorunlarıyla denk getirilerek antisemitizm eşittir antisiyonizm  gerdeğine girilmiş.

Karel Valensi T24’te, yeni evli çiftin, sadece Yahudi oldukları için, mutluluklarını bulandırmak amacıyla sarkıtılan çirkinlikleri şu satırlarla sorguluyor:
“[…] Ekilen nefret tohumları kolay kolay sökülemiyor beyinlerden ve kalplerden. Buna bir de bilinmeze karşı oluşan direnç ve önyargı da eklendiğinde, 18 bin kadar kalan Türk Yahudileri, Trakya olaylarından 82 yıl sonra bile, nefret söyleminin hedefi olmaktan kurtulamıyor. Ancak mücadeleye devam ediyorlar. Bu mücadeleyi kimlikleri için, bu toprakların bir parçası oldukları için veriyorlar. Dini inançları temel almayan, çağdaş vatandaşlık kriterlerine uygun ‘eşit vatandaş’ olmanın mücadelesi bu. Bu nedenle gelen tüm tepkilere rağmen kendilerini ‘Türk Yahudisi’ olarak tanımlamaya devam ediyorlar.
Zamanında İnönü’nün Trakya olaylarının ardından dediği gibi “Antisemitizm Türkiye zihniyeti değildir,” veya son zamanlarda devlet törenlerinde sıkça karşılaştığım gibi “Antisemitizm kimi marjinal çevrelerle sınırlıdır,” açıklamaları doğru ise soruyorum; açıkça nefret suçu işleyen bu kişilere karşı caydırıcı önlemler alınacak mı? Bir kamu davası açılacak mı? Özetle, dini inançları sebebiyle karşılaştıkları nefret söylemi nefret suçuna dönüşmeden durdurulacak mı?[…]” Karel Valensi

  

Yorumlar kapatıldı.