İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

CHP’li Doğan: Laiklik Yoksa Eşitlik de Olmaz

Ankara – TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın laiklik ilkesinin yeni Anayasa’da yer almaması gerektiğine ilişkin açıklamaları ve yeni Anayasa’da İslam vurgusunun yer alacağına dair haberlere CHP İstanbul Milletvekili Selina Doğan sert tepki göstererek “Laikliğin olmadığı yerde eşit yurttaşlık da olmaz” dedi.

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın yeni Anayasa’dan laikliğin çıkarılmasına ilişkin açıklamaları ve Hürriyet Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi’nin yeni Anayasa’da “İslam” vurgusunun yapılacağına ilişkin yazısı üzerine CHP İstanbul Milletvekili Selina Doğan yazılı bir açıklama yapmıştır. 
Açıklamayı ve açıklamaya ilişkin haberi ekli dosyalarda bulabilirsiniz.
Bilgi ve iletişim için
İnan Gedik
0 535 544 16 63

0 312 420 57 50
Doğan yaptığı yazılı açıklamada Kahraman’ın sözlerinin Türkiye’de yeni bir gerginliğe ve endişeye neden olduğunu belirterek “Laiklik, dini inançlarının siyasete alet edilmesini istemeyen Müslümanlarla birlikte Sünni İslam inancı dışında yer alan diğer inanç grupları için de vazgeçilmez önemdedir” dedi.
Hürriyet gazetesinde Abdülkadir Selvi’nin köşe yazısında laikliğin yeni Anayasa’da kalacağı ancak İslam vurgusunun yer alacağına ilişkin yazısını anımsatan Doğan, Kahraman’ın açıklamalarının Selvi’nin yazısıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Bugünkü köşe yazısında AKP kulislerinden aldığı bilgileri aktaran Selvi, yeni Anayasa’da İslam ve Allah inancına vurgusunun yer alacağını, farklılıkların zenginlik olarak belirtileceğini yazmıştı.
Doğan, Meclis’te AKP ile temsil edilen iktidar bloğunun böyle bir girişimde bulunacağını ve bu tür tartışmalarla kamuoyunu buna hazırladığını belirtti.
Anayasa’da ‘etnik kimlik’ vurgusunun bile tartışıldığı, kimlik kartlarından din hanesinin çıkarılmasının zorunluluk haline geldiği bir dönemde ‘din vurgusunun’ yapılmasının Türkiye’nin küresel dünyadan kopuşu olacağı tespitinde bulunan Doğan açıklamasında şöyle dedi:
EŞİT VATANDAŞLIK
“Farklılıkların zenginlik sayılması evrensel değerlerdir. Ancak laikliğin ve eşitliğin garanti altına alındığı bir Anayasada bu hususun belirtilmesi dahi gerekmez. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması konusunda kanun önünde herkes eşittir. Hatta zenginlik olarak görülen farklılıklar için eşitlikten de öte pozitif düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
Vatandaşları dini inançları bakımından devlet karşısında eşitleyen laiklik aynı zamanda eşit vatandaşlık hakkının da garantisidir. Laikliğin olmadığı yer yerde eşit yurttaşlık da olmaz.
Bu, Kahraman’ın siyasi geçmişine bakıldığında rahatlıkla görülebilen zihniyete göre şekillendirilmiş bir rejim değişikliği demektir.
Bu değişiklikle, Türkiye, dini referanslarla yönetilen bir ülke olacaktır. Köşe yazısında belirtildiği gibi ‘yüzde 99’u Müslüman ülke’ gerekçesine dayandırılan bu düzenleme ile geri kalanlar yüzde 1, yüzde 99 izin verdiği için yaşayabilecektir. Devlet önünde bireylerin eşitliği kalmayacaktır. Bireyler, devlet karşısında dini inancına göre konumlanacaktır.”
TÜRKİYE İÇİN FELAKET

Doğan, bu değişikliklerin Türkiye için bir felaket olacağı kaygısını da dile getirerek “Kahraman’ın sözleri bulunduğu konum göz önüne alındığında ‘şahsi görüşü’ diyerek geçiştirilemez. Kahraman bu cesareti nereden almaktadır? Eksik de olsa var olan laikliği hazmedemeyen siyasi iktidar bir an önce kendine gelmelidir ve gizli defterlerini kapatarak toplumu rahatlatacak açıklamalar yapmalıdır. Laiklik toplumun tüm kesimleri için vazgeçilmezdir” ifadelerini kullandı.

LAİKLİK YOKSA EŞİTLİK DE OLMAZ

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın laikliğin yeni Anayasa’da olmaması gerektiğine ilişkin ifadeleri Türkiye’de yeni bir gerginliğe ve endişeye neden olmuştur.

Laiklik, dini inançlarının siyasete alet edilmesini istemeyen Müslümanlarla birlikte Sünni İslam inancı dışında yer alan diğer inanç grupları ve dini inancı olmayan bireyler için de vazgeçilmez önemdedir. Hatta bu kesimlerin en önemli yaşam şartlarından biridir. Bunu tartışmaya açmak toplumda büyük bir endişeye neden olmuştur. Tartışılması bile toplumda endişeye ve gerginliğe sebep olan bu girişiminden iktidarın bir an evvel vazgeçmesi gerekmektedir.

Kahraman, her ne kadar “kişisel görüşlerim” dese de bugün yayımlanan bir köşe yazısı bu tartışmaların bilinçli olarak çıkarıldığına dair ipuçları veriyor. İktidara yakınlığıyla bilinen bir gazeteci bugünkü köşe yazısında laikliğin yeni Anayasa’da kalacağını ancak İslam dinine ve Allah inancına Anayasa’da vurgu yapılacağını belirtmiştir. Gazeteci, farklılıkların zenginlik olduğuna dair ifadelerin de yeni Anayasa’da yer alacağı bilgisini de okurlarıyla paylaşmıştır.

AKP kulislerine dayandırılan bu bilgileri sadece bir ‘haber’ olarak değerlendiremeyiz. Kahraman’ın ifadeleriyle birlikte bu bilgileri alt alta koyduğumuzda Meclis’te AKP ile temsil edilen iktidar bloğunun böyle bir girişimde bulunacağını ve bu tür tartışmalarla kamuoyunu buna hazırladığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Anayasa’da ‘etnik kimlik’ vurgusunun bile tartışıldığı, kimlik kartlarından din hanesinin çıkarılmasının gerektiği bir dönemde ‘din vurgusunun’ yapılması Türkiye’nin küresel dünyadan kopuşu demektir.  Farklılıkların zenginlik sayılması evrensel değerlerdir. Ancak laikliğn ve eşitliğin garanti altına alındığı bir Anayasada bu hususun belirtilmesi dahi gerekmez. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması konusunda kanun önünde herkes eşittir. Hatta zenginlik olarak görülen farklılıklar için eşitlikten de öte pozitif düzenlemeler yapılması gerekmektedir.

Vatandaşları dini inançları bakımından devlet karşısında eşitleyen laiklik aynı zamanda eşit yurttaşlık hakkının da garantisidir. Laikliğin olmadığı yer yerde eşit yurttaşlık da olmaz.

Anayasa’da dini referansların yer alması Kahraman’ın siyasi geçmişinde rahatlıkla görülebilecek zihniyete göre şekillendirilmiş bir rejim değişikliği demektir.

Bu değişiklikle, Türkiye, dini referanslarla yönetilen bir ülke olacaktır. Köşe yazısında belirtildiği gibi “yüzde 99’u Müslüman ülke” gerekçesine dayandırılan bu düzenleme ile geri kalanlar yüzde 1, yüzde 99 izin verdiği için yaşayabilecektir. Devlet önünde bireylerin eşitliği kalmayacaktır. Bireyler, devlet karşısında dini inancına göre konumlanacaktır.

Tüm bunlar Türkiye için bir felakettir.

Kahraman’ın sözleri bulunduğu konum göz önüne alındığında “şahsi görüşü” diyerek geçiştirilemez. Kahraman bu cesareti nereden almaktadır? Eksik de olsa var olan laikliği hazmedemeyen siyasi iktidar bir an önce kendine gelmelidir ve gizli defterlerini kapatarak toplumu rahatlatacak açıklamalar yapmalıdır.

Laiklik toplumun tüm kesimleri için vazgeçilmezdir.

CHP İstanbul Milletvekili
Selina Doğan

Yorumlar kapatıldı.