İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tomas Çerme: Yakubi Süryani Metropolit Abdunnur’un anıları üzerine

1851’de Urfa şehrinde doğan Yakubi Süryani metropoliti Abdunnur Urfalı İbrahim ve Reyhan’ın oğludur. Ailesi Urfa’da yaşayan diğer Süryani Yakubiler gibi Ermenice konuşurlardı. Ve de Türkçe bilirler. Abdunnur Urfa’da diyakos Abdullah’ın yanında Süryanice ve Türkçe öğrenmişti. 1869 yılında Diyarbakır’da ikamet eden patrik Yakup II’nin hizmetine girer. Süryani dili ve dini eğitimini Yakubi Süryani patrikten alır. O dönemde Diyarbakır’da yaşayan Ermeniler diller, inançlar ve kültürleri ile diğer inanç ve kültürlerden daha güçlü ve baskın durumda idiler. Süryani halkta ve ruhanilerde ezik ve kompleksli duruma düşmelerinin sebeplerinden en önemlisi de Ermenilerin bu yaşantı ve kültürleriydi.

   1918 yılında Yakubi Süryani metropoliti, Diyarbakır Süryani Yakubi patrik vekilliği hizmetine getirilir. Urfa asıllı metropolit Abdunnur 16 yıl başarı ile cemaatine hizmet eder. Devletine sadık ve bağlılığı olan bir vatandaştı. Devlet dairelerinde hatırı sayılır, aynı zamanda Diyarbakır il idare meclis üyesidir. Türklüğe ve Türk dostu olmakla övünür, Ermenileri hiç sevmezdi.
   Abdunnur efendi Süryanice ve Türkçeye vakif ve ilmi açıdan da pek iyi derecede bilgiye sahipti. Ermeniceyi sevmediği gibi Ermenice konuşan tokatlar ve şiddetle cezalandırırdı. Metropolit görevi sırasında Diyarbakır, Elazığ ve Harput’ta başarılı bir eğitmen olarak pek çok Türk gencini de yetiştirmiştir.
   Metropolit Abdunnur’un vefatından sonra Yakubi Süryani kilisesine bir çok elyazma kitaplar, altın ve gümüş haçlar ve kilise ayin törenine ait giysi ve eşyalar da bırakmıştır. Bugün bu mallardan Abdunnur efendiye ait diye sözedilir.
   Abdunnur efendi sinirli ve mücadeleci bir karaktere sahipti. Öyle ki hayvan beslemeyi sever sürülerle ilgilenirdi. Diğer yandan kendi cemaati içinde Ermenice konuşan ve Ermeni kültürüyle ilgilenenlere karşı oldukça sert tavır alır, affetmezdi.
   Süryaniler, Midyat hariç Diyarbakır, Elazığ, Harput, Malatya, Adıyaman, Urfa ve bulundukları tüm bölgelerde Ermenice ve Türkçe konuşurlardı. Bir bölümü de Arapça konuşurdu. Abdunnur efendinin 1915’ten 1933’e ölümüne kadar olan dönemde Ermenice konuşanlarla olan mücadelerinde hiç de başarılı olmadı. (Türk Süryani Tarihi, Aziz Günel, s. 192 – 195) 
   1918 yılında Yakubi Süryani metropoliti piskopos (mıtran) Abdunnur görev bölgesindeki Ermeni yetimlerin isimlerinin, Süryani halkından da Ermeni ismi olanların düşmanıydı.
   Urfa asıllı metropolit Ermenice isimlerin cebir ve şiddet göstererek değiştirilmesini emrettiği gibi, aralarında Ermenice konuşmalarını da yasaklamıştır.
   Metropolit bu sert ve acımasız tutumu Ermenice isimlerin Süryanileştirilmesini ve Ermeni kültürünün yaşatılmamasını cemaat içinde ikilik doğmasına sebep olmuştur.
   O yıllarda Diyarbakır, Urfa, Elazığ, Malatya ve Adıyaman gibi şehirlerde yaşayan Yakubi Süryaniler Ermenice konuşur, Ermeni kültürü ile yaşarlardı. Ermeni yetimhanelerdeki Ermeni çocuklar isimleri ve konuştukları Ermeniceden dolayı dayak yer azar işitirlerdi. Bu tür faaliyetler metropolitin en büyük çalışması olmuştur.
   Bunlara bir örnek vermek gerekirse;
Harput Ermeni okul müdürü ve öğretmeni Agop ve Kevork Tumacan (Tanoğlu) kardeşler, Urfa asıllı Yakubi Süryani metropolit Abdunnur’un cebir ve şiddet dolu baskısı sonucu mahkeme kararı ile Agop-Yakup ve Kevork- Cercis isimleri almaya zorlanırlar.( Bu örnek Agop Tumaian’ın kızı Işmune Papahar ( Özsezer) şehadeti ile bir itiraf olarak kaleme alınmıştır.
   Yakup ve Cercis kardeşler eski Rum ayazması olan bugünkü Mevlana kapı Yakubi Süryani mezarlığına defnedilmiştir.
26.12.1992’de bu itiraf gerçekleşmiştir.
   Süryani Yakubi papaz Aziz Günel, “Türk Süryaniler Tarihi” adlı hitabında fanatik ruhani Abdunnur’un bu özelliklerini iftiharla yazmıştır.
Metropolitin fanatik faaliyetleri pek de başarılı olmaz.
   Yakubi Süryaniler çocuklarına Ermeni ismi vermeye devam ederler. Bugün bile Süryani mezarlıklarında Ermenice isimleri mezar taşlarında görmek mümkündür. Dikran, Kirkor, Melkon, Nıvart, Bedros, Aznif, Varteni, Bağdasar gibi…
Fanatik ruhaninin tüm yasaklarına rağmen Yakubi Süryaniler aralarında Ermenice konuşmaya ve dua etmeye devam ederler. İstanbul’a gelince çocuklarını Ermeni okullarında okuturlar.
   Abdunnur efendi 20 Temmuz 1933yılında Diyarbakır’da vefat etti. Naaşı Mardin yakınında Der Zafaran manastırının patrikler ve metropolitler bölümüne defnedilir. Der Zafaran manastırındaki bu bölüm birinci katta olup asırlarca Güneş oğulları (Arevortik, Şemsiler) mabedi olmuştur.
Allah Abdunnur efendinin günahlarını affetsin.
                                                                                       TOMAS ÇERME

Yorumlar kapatıldı.