Nurettin Değirmenci
Halk kendi haline terk edilirse bir adım ileri atamaz… İngiliz yardım kuruluşu Oxfam’ın raporuna göre dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesiminin serveti, geri kalan yüzde 99’luk kesimin servetinin toplamına eşit.
Credit Suisse’in Ekim ayındaki verilerine dayandırılan rapor, bu hafta düzenlenecek Davos Dünya Ekonomik Forumu öncesi dünya liderlerine eşitsizlik konusunda harekete geçme uyarısında bulunuyor.
Oxfam’ın verilerine göre dünyanın en zengin 62 milyarderin serveti de dünya nüfusunun en yoksul yüzde 50’lik kesiminin servetine denk geliyor.
Dünyanın en yoksul yüzde 50’lik kesimin varlıkları, 2010 ila 2015 yılları arasında nüfusun 400 milyon artmasına rağmen yüzde 41 oranında düştü.
Aynı zaman diliminde dünyanın en zengin 62 kişisinin varlıkları da 500 milyar dolardan 1.76 trilyon dolara çıktı.
Peki, dünya nüfusunun %1’lik zengin kısmı nerelerde yaşıyor?
Kuşkusuz, gelişmiş ülkelerde yaşıyor.
Dünyanın en zengin 62 kişisi nerede yaşıyor? Az sayıda zengin, (Bunların servetlerinin büyük kısmı gelişmiş ülkelerde bulunuyor) petrol zengini toplumlarda, diğerleri gelişmiş ülkelerde yaşıyor.
Bu zenginler için neler diyebiliriz?
Bunlardan petrol zenginleri için bir iddiada bulunmak zor. Çünkü: Bunlar İslam gelenekleri gereği, toplumlarının toplam gelirinin %10-25 kısmına sahip oluyorlar. Güçle zenginliklerini koruyorlar. Böylece de dünya zenginleri arasına katılıyorlar. Petrol fiyatlarına göre, bunların servetleri göreceli olarak azalıyor ya da artıyor.
Diğer zenginler dâhidirler.
Bu dâhiler teknolojide yaratıcı olup, işlerini yönetmede acımasız kuralları takip ediyorlar.
Günümüzde, dünyada, 100 büyük dâhi sıralanırsa; en az, zengin 30 kişinin 100 dâhi arasına girebileceği söylenebilir.
Bir de 19 ve 20. Yüzyıl dâhilerine kısaca göz atalım:
George Boole (1815 – 1864) – Matematikte ikili sayı sistemini (0, 1) geliştirir. Yani: Bilgisayarın temellerini kurar.
James Clerk Maxwell (1831 – 1879)- Elektromanyetik dalgaları matematiksel olarak tanımlar.
Heinrich Hertz, (1857 – 1894)-İlk telsiz yayını (Elektromanyetik iletişimi) gerçekleştirir.
Albert Einstein (1879 – 1955)-Nükleer enerjinin teorik temellerini açıklar.
Wilhelm Conrad Röntgen (1845 – 1923)-
Pierre Curie (1859 – 1906) ve Marie Curie (1867 – 1934)-
Henri Becquerel (1852 – 1908)-
Lord Rayleigh (1842 – 1919)-
Johannes Diderik van der Waals (1837 – 1923)
Max Planck (1858 – 1947)
Niels Bohr (1885 – 1962)
Sir Chandrasekhara Venkata Raman (1888 – 1970)
James Chadwick (1891 – 1974)
Carl David Anderson (1905 – 1991)
Wolfgang Pauli (1900 – 1958)
(1900 – 1979) Dennis Gabor
Rab William Thomson Kelvin (1824 – 1907)
Rab Ernest Rutherford (1871 – 1937)
Nikola Tesla (1857 – 1943)
Paul Dirac (1902- 1984)
Eğer 19 ve 20. Yüzyıllarda 100 büyük dâhi sayılacak olursa; büyük bir olasılıkla, sıralanan bilgelerin büyük kısmı listeye dâhil olur.
50 yıl sonra, günümüzün 62 zengininden çok azı hatırlanacak; buna karşın, bilimsel yasaları bulanlar ile yasalar hakkında çalışmalar, yoğunlaşarak devam edecektir.
19 ve 20. Yüzyıl bilimsel buluşlarla uğraşan dâhilerinin zenginlikleri pek konuşulmaz. Herhalde çarpıcı zenginliklere sahip değillerdi.
Bu dâhiler zengin olamazlar mıydı?
Bu dâhiler zengin olma amacı taşımıyorlardı. Örneğin, günümüzdeki enerji nakil hatları ve dağıtımı sistemlerini geliştiren Tesla, bu konuda firma kurup zenginleşme çabasına girişmez.
Bilimsel buluşları ile doğanın denetim altına alınmasının yolunu açan bilgeler, çoğunlukla normal yaşam sürdürür; buna karşın, bilimsel buluşların ışığında teknolojik yenilik yapanlar ve ticarete atılanlar dünyanın en zenginleri arasına katılır.
Batıya yön veren dâhiler sadece bilim ve teknolojide yaratıcı olanlar değildir. Özellikle düşünce alanında sayısız düşünür, Batı ülkelerinin gelişmesine katkıda bulunur. Çünkü: İnsanlar önce tasarlar, sonra uygulamaya koyarlar. Büyük tasarılar için çok yönlü düşüncelere ihtiyaç oluşur.
Farklı düşünce sistemlerini savunan düşünürlerden bazılarını sıralayalım:
Kant (1724-1804)
Hegel (1770 ve 1831)
Comte (1798-1857)
John Stuart Mill (1806-1873)
Marks (1818-1883)
Engels (1820-1895)
Nietzche (1844-1900)
Freud (1856 -1939)
Weber (1864-1920)
Camus (1913-1960)
Faucoult (1926-1974)
Yazılanlar, meşhur olan düşünürlerden bazılarıdır. Eğer bir ansiklopediye bakacak olursanız; her harfle başlayan onlarca ünlü düşünür hakkında bilgi edinirsiniz.
Sanat ve müzik alanında yetişen bilgeler ise toplumlarının kaba-saba yanlarını yontarlar, insani ve estetik değerleri öne çıkarırılar.
20. Yüzyıl bazı ünlü ressamları:
Paul Cezanne, Fransa, (1839-1906)
Pablo Picasso, İspanya, (1881-1973)
Wassily Kandinsky, Rusya, (1866-1944)
Salvador Dali, İspanya, (1904-1989)
Claude Monet, Fransa, (1840-1926)
Paul Gauguin, Fransa, (1848-1903)
Henri Matisse, Fransa, (1869-1954)
Andy Warhol, ABD, (1928-1987)
Paul Klee, Almanya-İsviçre (1879-1940)
Gustav Klimt, Avusturya, (1862-1918)
Frida Kahlo, Meksika, (1907-1954)
Pierre-Auguste Renoir, Fransa, (1841-1919)
20. Yüzyıl bestecilerinden bazıları:
Aaron COPLAND (1900-1990)
Alban BERG (1885-1935)
Arvo PART (1935-
Ahmet Adnan SAYGUN (1907 – 1991)
Arnold SCHÖNBERG ( 1874 – 1951 )
Bela BARTOK (1881-1945)
Cemal Reşit REY ( 1904 – 1985 )
Dmıtrı SHOSTAKOVICH (1906-1975)
Hasan Ferit ALNAR (1906-1978)
Igor STRAVINSKY ( 1882 – 1971 )
Krzysztof PENDERECKİ (1933-
Necil Kazım AKSES (1908- 1999)
Tekrar teknolojiye dönelim.
İletişim zorunlu ihtiyaçtır ama iletişimin pahalı araç-gereçlerle yapılması koşulu yoktur.
Günümüzde, yeni bir cep telefonu ya da bilgisayar piyasaya sürüldüğünde; ABD’DE, bazı insanlar yeni ürünü satın alabilmek için günlerce, saatlerce kuyruklarda bekliyor. Ayrıca, ödediği parayı tartışmıyor.
ABD’DE yeterli ücret alan ya da yeteri kadar parası olanlar, ceplerindeki paranın zengin bir kuruluşa gitmesine önem vermiyorlar.
Ancak, Afrika, Ortadoğu ve yoksul Asya toplumlarında bazı kesimler gönüllü olarak Apple ya da benzeri firmalara paralarını akıtıyorlar. Neden? Reklamlar insanları gönüllü köle haline getiriyor.
Bilgeler ortaya çıkardıkları ürünlerle, aptallar sahip oldukları lüks nesnelerle övünürler.
_Dinlerdeki bazı bağnaz tarikatlar ve örgütler, aşırı yoksul kesimleri köle yapıyor. Böylece, köleler sayesinde tiranların yönetimleri sağlamlaşıyor.
Cami dışında namaz kılanları toplum polisi izliyor. Giza-Kahire-Mısır 28-1-2011 Fotoğraf:
Peter Macdiarmid/Getty Images.
_Lüks nesne ile varlığını kanıtlamaya çalışanlar, reklamların etkisi ile köle oluyor. Bunların yardımıyla dünyadaki zengin-yoksul arasındaki uçurum derinleşiyor. Zenginler daha zengin, yoksullar sefalete itiliyor.
Anne ve üç çocuğu-Malawi, 1991. Fotoğraf: Graham Turner for the Guardian
1-Gelişmiş ülkelerde bilimsel araştırmalar, çoğalıyor; yenilikler ve buluşlar birbirini izliyor. Teknoloji, zengin-yoksul arasındaki uçurumun derinleşmesine aracı oluyor. Teknoloji ile yoksul toplumlardaki zenginlikler, zengin toplumlara aktarılıyor.
2-Geri toplumlarda, lüks nesneler ile silah tüketimi artıyor.
Salma, Suriye- Hükümet yanlısı güçler, isyancılardan geri aldıkları tahrip olmuş bir binanda poz veriyorlar. Fotoğraf: Youssef Karwashan/AFP/Getty Images 18-1-2016 (Poz verenler, yıkımlara bakarak; utanıyorlar mı, gurur mu duyuyorlar?)
Günümüzde, en yoksul toplumlardaki zenginler ve yöneticiler, dünyanın en müsrif ve acımasız insanlarıdır. Toplumlarının sahip olduğu servetleri:
_Lüks nesneler;
_Modern silahlar aracılığıyla zengin ülkelerdeki zenginlere ulaştırıyorlar.
O halde:
Günümüzdeki zengin-yoksul uçurumunun birinci sorumluları, yoksul toplumların aşırı bencil yöneticileri ile zenginleridir.
Bunlar:
_Toplumlarının gelişmesini, insanlarının bilgi-beceri-araç-gereç sahibi olmasını istemiyorlar.
_İnsanlarını yalanlarla ve hayali olayların bilgileri ile oyalıyorlar.
Peki, örneğin, geri Müslüman toplumlara kimler yön veriyor ve nasıl dâhiler ortaya çıkıyor?
En iyilerinden bazılarını yazalım:
El-Mevdudî(1903-1979):
Bediüzzaman Said Nursi(1878-1960)
Ali Şeriati(1933-1977)
Seyyid Kutub(1906-1966):
Yusuf el Karadavi(1926-)
Mahmud Muhammed Taha(1909-1985)
Muhammed İkbal(1877-1938)
Seyyid Hüseyin Nasr (1933-)
Muhammed Hamidullah (1908-2002)
Muhammed Arkoun (1928-2010)
Hasan Hanefi (1935-)
Nasr Hamid Ebu Zeyd (1943-2010)
Medreselerde, “Öldür, yak, yık, kâfirleri ortadan kaldır!” diyenleri yazmıyorum. Ama gerçek hayatta Müslüman toplumlara onlar egemendir.
Geri toplumlara, doğa yasalarına ve insani yasalara yabancı çağdışı düşünürler (âlimler) yön veriyor. Bunların ürünleri:
_Yasa bilmez zalim tiranlar;
_Meşhur dolandırıcılar;
_Kanlı örgütleri yaratan dâhiler ortaya çıkıyor.
Bütün Afrika, Ortadoğu ve bazı Asya toplumları tiranlarla yönetilir.
Ortadoğu’daki bazı ünlü dolandırıcılara kısaca göz atalım:
İran’da milyar dolarlık yolsuzluk suçlamasıyla idamla yargılanan işadamı Babek Zencani, Türkiye’deki ortaklarından biri olan Türk vatandaşı Kudret Tuncel’in kendisini 550 milyon dolar dolandırdığını öne sürerek Tuncel hakkında İnterpol aracılığıyla tutuklama celbi çıkaracağını ileri sürdü. 19-1-2016
Fadıl Akgündüz’ün ne kadar ünlü olduğu bilinir.
Uzanlar, yasadışı yollarla Türkiye’den yaklaşık 9 milyar dolar para kaçırdılar.
Almanya’da çalışan işçileri soyan dolandırıcıları bilir misiniz?
1.2 ton altınla toz oldu! 09 Ekim 2013 Esrarlı uçak, sahte evrakla Dubai’ye uçtu!
Reza Zarrab’ı bilir misiniz?
AKP’ye yakınlığı ile tanınan mafya babası Sedat Peker’in internet sitesinde imzacılara yönelik yayınladığı son derece tehditkâr açıklama oldu: “Kanınızı akıtacak ve o kanlarla duş alacağız.”
Erdoğan ya da Davutoğlu, Türk vatandaşlarına karşı bu açık şiddet çağrısı ile ilgili olarak ne söyledi?
“Türkiye’de akademisyen olacağına mafya babası ol!” Joost Lagendijk 16-1-2016
Asya-Afrika-Ortadoğu’da bazı dâhiler;
Usame bin Ladin,
Ayman El Zevahiri,
Ebubekir El Bağdadi,
Abū Mus’ab az-Zarqāwī
Molla Muhammed Mansur (Yeni Taliban lideri)… Sayılabilir.
Bu dâhiler hangi yenilikleri yaratmışlardır?
1-Kanlı mezhep çatışmaları, kelle kesme, sivilleri esir alma, kadınları-kızları köle yapma etkinlikleri…
Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan rapora göre; 1 Ocak 2014-31 Ekim 2015 tarihleri arasında Irak’ta en az 18.000 kişi şiddet olayları nedeniyle can verdi. Aynı rapora göre, Irak içinde, 3,2 milyon kişi yer değiştirmek zorunda kaldı. Mezhep çatışmaları, yer değiştirmede temel etkendir.
Rapora göre, IŞİD, kadın ve çocuk olmak üzere 3,500 kişiyi köle olarak tutuyor.
Kaynak: UN Report on the Protection on Civilians in the Armed Conflict in Iraq 1 May-31 October 2015
2-Ek olarak canlı bomba etkinliklerini yaratmış ve yaygınlaştırmışlardır. Bu etkinliklerde:
_Eğitim kuruluşları;
_İbadet yerleri;
_Alış-veriş alanları;
_Toplantılar;
_Tarihi eserler;
_Yapılar hedef seçilir.
İnsanlık tarihinde ibadet edilen yerler kutsal kabul edilir. Sadece vahşi savaşçılar ve yağmacılar ibadet yerlerine saldırır, orada bulunanları öldürür. Pek çok savaşçı komutan, “İbadet yerlerine dokunmayınız, oradakileri öldürmeyiniz!” diye, emir verir.
Günümüz canlı bombaları ısrarla farklı mezhepteki ibadet yerlerini hedef seçiyorlar.
Örneğin, Pakistan’da bir yılda sivil hedeflere, okullara, özellikle farklı mezhepteki ibadet yerlerine yapılan saldırılar:
20 Ocak 2016: Charsadda Üniversitesi baskını; 19 ölü, yüzlerce yaralı…
13 Aralık 2015: Elbise pazarında patlatılan bomba ile 24 kişi ölür…
18 Eylül 2015: Peşavar’de hava kuvvetlerine saldıran Taliban 29 kişiyi öldürür…
13 Mayıs 2015: Şii camisine saldıran militanlar 45 kişiyi öldürür…
13 Şubat 2015: Şii camisine saldıran militanlar 20 kişiyi öldürür…
30 Ocak 2015: Şii camisinde patlatılan bomba ile en az 40 kişi ölür.
Irak’ın en eski manastırı IŞİD tarafından tahrip edildi.
Görüntü Digital Globe via AP Image caption 20-1-2016
Uydudan çekilen görüntüler Mart 2011 ve Eylül 2014 Aziz İlyas Manastırının durumunu gösteriyor.
Aziz İlyas Manastırı 1400 yıl önce Keldaniler tarafından inşa edilir.
Image copyright AP Image caption St Elijah’s Monastery, or Deir Mar Elia
Manastır Hıristiyan ve Müslümanlar tarafından sıkça ziyaret edilir; Müslümanlar İlyas Peygambere, Hıristiyanlar St. Elijah’a dua ederlerdi.
*
İnsanlık tarihinde, kendini feda eden savaşçılar her devirde ortaya çıkmıştır. Bunlar askeri alanları, gemileri, silah depolarını… Havaya uçurmak için kendilerini feda etmişlerdir. Bunların fedakârlığı ile örneğin, IŞİD savaşçılarının fedakârlığı kıyaslanabilir mi?
**
Doğayı esas almayanlar, doğanın nimetlerinden mahrum olurlar.
İnsanlar bütün ihtiyaçlarını doğadan temin ederler.
A-Çalışıp üreterek; doğrudan doğadan elde edilir.
B-Savaş, kavga, tehdit… İle hemcinsinin ürününe el konur. Asırlardır, bu ilkel yol kutsal kabul edilir.
Savaşlarda azınlıklar ve zayıflar ilk hedef seçilir.
Çalışıp üretmek için bilgi, beceri, araç-gereç gerekir. Ama önce doğayı tanımak gerekir. Doğa tanınmadan denetim altına alınamaz. Doğayı tanımak için bilgi gerek, deney yeter koşuldur. Bilimsel gelişmelerde bilgi ve deney zorunludur.
Gelişmiş ülkelerde öğrenciler doğa ile ilgili evrensel kuramları öğreniyor, bilimsel deneyler yapıyor; evrensel yeniliklere ulaşıyorlar.
Geri toplumlar silah satın alıyor, çağdışı ve doğaya yabancı eğitimle yetişmiş insanlar silahları kullanıyor; ortaya yıkım, acı ve feryatlar çıkıyor.
Sonuç olarak: İnsanlar kendi sorunlarına sahip çıkıp çözüm aramadıkça, başkaları o sorunları görmez, işitmez ve ilgilenmez.
Yöneticileri kendi insanın bir kısmından nefret ederse, yabancılar acı acı gülerler.
degirmencinurettin@gmail.com
Nurettin Değirmenci
Elk. Yük. Müh.
Yorumlar kapatıldı.