1900’lü yılların başında Diyarbakır, Mardin ve Siirt üçgeni arasında bulunan bölgede, irili ufaklı birçok köy ve kaza bulunuyordu. Günümüzde il olan Batman, bu üçgen içinde yer alan İluh adında bir köydü. 1950’lerin başında bölgede petrol rafinelerinin kurulmasıyla, hızla gelişerek 1957’de Siirt’e bağlı bir ilçe, 1990’da ise il olarak, bu üçgen içindeki küçük kırsal yerleşim birimlerinin merkezi oldu. 1915’e kadar bu bölge, Ermeni, Süryani, Êzidi ve Müslüman Kürtlerin yaşadığı heterojen bir yapıya sahipti.
Reşkotan Aşireti Mensuplarından Bazıları
Bu bölgede yaşayan Müslüman Kürt aşiretlerinden Reşkotanlar, günümüzde Batman’ın ilçesi olan Bêşiri (Qubin) ve çevresinde yaklaşık 30 köye yayılmıştı.
Reşkotan Aşireti Mensuplarından Bazıları
Bu bölgede yaşayan Müslüman Kürt aşiretlerinden Reşkotanlar, günümüzde Batman’ın ilçesi olan Bêşiri (Qubin) ve çevresinde yaklaşık 30 köye yayılmıştı.
Reşkotanların, Tarihte Osmanlı İmparatorluğu ile hiçbir işbirliğine yanaşmamış olmaları,savaşçı ve mücadeleci yapıları Osmanlı imparatorluğu için bir tehlike oluşturmuş, bu nedenle çeşitli kereler Osmanlı İmparatorluğu’nun saldırılarına hedef olmuştur.
1890’da, Reşkotan Aşireti ve çevresindeki bölgenin ıslahatı için görevlendirilen Salih Safi Paşa, hazırladığı “Reşkotan Islahat Raporu”nda, Reşkotan Aşireti’nin, bölgedeki en vahşi aşiret olduğu ve onlara karşı düzenledikleri birçok saldırıyı aşiretin püskürttüğünden söz etmektedir.
Bu Islahat Planı’nın, Hamidiye Alayları’nın kuruluş yıllarına denk gelmesi tesadüf değildir. Bölgede, İmparatorluğun kontrol edemediği ve problem çıkaracağı hesap edilen Kürt aşiretleri listelenip operasyonlar düzenlenerek 1896 Ermeni Katliamına zemin hazırlanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun, “ Islahat Planlarında” yer alan aşiretler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de hedefi olmuştur. 1925 Şark Islahat Planı ve 1987 yılında deşifre edilen Milli İstihbarat Teşkilatı’nın “Aşiretler Raporu”nda yer alan zararlı aşiretler listesi, Osmanlı’nın son dönemindeki “kara listesiyle” neredeyse aynıdır. Ve Reşkotan Aşireti, bu her iki Cumhuriyet dönemi raporunda da “zararlı aşiret” olarak yer almaktadır.
1910 yılı başlarında yeniden örgütlenen Hamidiye Alayları, 1915’te de Ermenilere karşı kullanılacaktır. Son dönemlerini yaşayan Osmanlı, savaş halinde bulundukları Rusların,Ermenilerle işbirliğine girebilme olasılığını ortadan kaldırmak için, 1915’te ikinci bir etnik temizliğe girişir. “Sevk ve İskân Kanunu” adı altında hazırlanan, Ermenilere karşı etnik temizlik planının, 27 Mayıs 1915’te yayınlanmasının ardından. Anadolu’daki tüm Ermenilerekarşı operasyon başlatılır. Doğu’da, Osmanlı Ordusu ve Hamidiye alaylarının yanında,işbirlikçi bazı aşiretler de bu katliama katılır.
Bunun yanında, katliama katılmayıp Ermenileri koruyan aşiretler de olmuştur. Reşkotan aşireti, bu katliama katılmadığı gibi, hâkim oldukları mıntıkadaki Ermenileri korumuştur.
Reşkotan Aşireti’nin merkezi Qubin yakınlarındaki Bolındê Köy’üydü. Aşiretin başında Mıhemedé Mısté Bulunmaktaydı. Aşiret, yüzyıllarca çevresindeki etnik ve dinsel unsurlarla hiçbir ayrım yapmadan iç içe yaşamıştı. Bu halkların birçoğuyla kirvelik1 bağıyla akraba olmuşlardı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun “Sevk ve İskân kanunu “ adı altında yürürlüğe koyduğu soykırım planı, 27 Mayıs 1915’te yürürlüğe girdiğinde, Reşkotan Aşiret Lideri, çevresindeki gayrimüslimlere dokunulmasına izin vermeyeceğini duyurur. Osmanlı imparatorluğu her nedense bunu sineye çekerek Reşkotan Bölgesi’ndeki gayrimüslimlere dokunmaz. Belki de dünyanın gözü önünde gerçekleştirdiği bu sessiz soykırım planının, bölgedeki “asi” aşiretlerle gireceği bir çatışmayla bozulacağını hesap etmiştir.
Reşkotanların bu tutumu, Aşiretin etki alanı dışındaki Ermenilerce de duyulmuştu. Bu nedenle dışarıdan da bu aşirete sığınan birçok Ermeni kafile olmuştu. Hem dışarıdan gelip sığınan hem de Reşkotan mıntıkasında ikamet eden Ermenilerden bazıları, Suriye’ye güvenli bir şekilde geçebilmek için aşiretten destek istemişti.
Mıhemedê Mıste, Suriye güzergâhı üzerinde bulunan güvendiği aşiretlere haber göndererek, kendilerine sığınan Ermenilerin Suriye’ye geçirilmesi konusunda yardım ister. Aşiretin silahlı adamları ve Suriye güzergâhındaki dost aşiretlerin de desteğiyle Ermeni kafileler Suriye’ye ulaştırılır.
Gerek Mıhemedê Mıste’nin torunlarıyla, gerekse aşiret dışından kişilerle yaptığımız görüşmelerde, Mıhemedê Mıstê’nin binlerce Ermeniyi Suriye’ye geçirdiğini,binlercesini ise bulundukları topraklarda koruduğunu öğreniyoruz.
Reşkotanların sayıca ne kadar Ermeniyi kurtardığını kesin olarak bilmiyoruz. Ancak, bölgede görüştüğümüz yaşlı bireyler, Reşkotan mıntıkasında ikamet eden Ermenilerle, dışarıdan gelipaşirete sığınan Ermenilerden bir tekinin bile ölmediğini ifade ediyor. Aşiret liderinin bu konudaki kararlılığı ile ilgili, bölgede görüştüğümüz bütün kişilerden dinlediğimiz bir olayda şöyle:
Aşirete, dışarıdan gelip sığınan Ermenilerden bir baba ile oğlunu Suriye’ye geçirene kadar Mıhemedê Mıstê kendi evinde misafir etmiştir. Osmanlı güçleri Reşkotan aşiretinin Ermenileri koruma kararına saldırıyla karşılık vermemiştir; ancak, Mıhemedê Mıstê’nin evinde bulunan bu iki konuğu ısrarla istemektedir. Bunun için bir kaç kez aracı göndermesine rağmen Mıhemedê Mıstê konuklarını teslim etmeyi reddetmiştir.
Bu Ermeni baba-oğulun kim olduğu konusunda elimizde bir bilgi yok. Olayların geçtiği tarihler yazıya geçirilmeyip, kuşaklar boyunca sözlü olarak aktarıldığı için bu tür ayrıntılar unutulup gitmiş. Mıhemedê Mıstê’nin evinde ağırlayıp Suriye’ye geçirttiği ve Osmanlı Hükümetinin ısrarla istediği bu kişilerin önemli birileri olduğu anlaşılıyor.
GARABETE XAÇO’NUN AŞİRETLE İLİŞKİSİ
Kürtçe müziğin ünlü dengbêjlerinden2 Garapetê Xaço (Garaped Khaçaturyan), Reşkotan Aşireti sınırları dışında kalan, Garzan yakınlarında, 60 hanelik Ermeni köyü Blêder’dendir. Bir gece Osmanlı askeri güçleri köy halkını bir meydanda toplayarak hepsini katleder. Ebeveynleri, Gareped ve kardeşlerinin gözü önünde katledilir. Bir asker, daha 10 yaşlarında olan dört çocuğu, gidecekleri hiçbir yerde Ermenice konuşmamalarını tembihleyerek salıverir. Bu çocuklar Garaped ve üç kardeşidir. Askerin tembihlerini unutmadan Kürtçe konuşarak köy köy dolaşıp dilenirler. Garaped, içindeki acıları Kürtçe stranlarla3 haykırarak dağ- bayır dolaşır.
Bir gün yolları Tapi Köyü’ne düşer. Bu köyde Mıhemedê Mıstê’nin kuzeni olan Hesenê Qıto yaşamaktadır. Köyde stanlarla haykıran bu yanık ses, Hesenê Qıto’yu çok etkiler. Garaped’e, Tapi Köy’üne yerleşmelerini teklif eder. Garaped ve kardeşleri, 1925 Şark ıslahat Planı’na kadar bu köyde Reşkotanlılarla birlikte yaşar
1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Doğudaki Islahat programlarına, Osmanlı’nın kaldığı yerden devam eder. 1925’te Şeyh Said İsyanı bastırıldıktan sonra, yeni bir Islahat programıyla, binlerce hanelik Kürt Aşiretlerini Anadolu’nun Batısı ve Suriye’ye göç ettirir.
Bu Islahat planında Reşkotanlar da vardır. 1922’de ölen Mıhemedê Mıstê’nin yerine, Oğlu Rezzo’nun liderlik ettiği Reşkotan Aşiretine, 13 Ağustos 1925’te operasyon başlatılır. Saldırıya 1926’ya kadar direnç gösteren aşiret, 1926’nın başlarında direncini kaybederek Suriye’ye göç eder.
Reşkotanların göç etmesiyle kendini güvende hissetmeyen Ermeniler de çeşitli yerlere göç ederek Reşkotan bölgesini terk etmişlerdir. Reşkotanların göçünden sonra bölgeyi terk edenlerden biri de Garapetê Xaço’dur. O da aşiretin peşinden Suriye’ye gider. Suriye’de de Kürtlerle bağını koparmaz, birçok Kürt ses sanatçısı ile çalışmalar yaparak, Kürt Müziğinin ünlü isimlerinden biri olur. 13 yıl Fransız Lejyonu’nda askerlik yaptıktan sonra 1947 yılında Ermenistan’a yerleşerek, Erivan Radyosu’nda Kürtçe müzik okumaya devam eder.
O dönem Suriye’yi kontrolünde bulunduran Fransızlar, Türkiye’den göç ettirilen Kürt aşiretlerine yer tahsis etmektedir. Reşkotan Aşireti Helıko adlı bir köye yerleştirilir. Aşiretin yerleştiği köy, 10 yıl önce Mıhemedê Mıstê’nin Suriye’ye geçirdiği Ermenilerin akınına uğrar. Ermeniler, Reşkotanlara ellerinden gelen her türlü yardımı yapar.
Reşkotanlar, birkaç yıllık Suriye sürgünlüğü boyunca, eskiden olduğu gibi Ermeni, Êzidi, Süryani kirveleri ile birlikte yaşar. 1930’larda olayların yatışması üzerine yavaş yavaş Türkiye’ye geri dönerler.
1940’lara kadar Suriye’deki Ermeni dostlarıyla gidiş gelişlerini sürdüren Reşkotanların, bu tarihten sonra sınır güvenliğinin artırılmasından olsa gerek bağları kopmuştur. Ta ki, 2011 yılında Boğoslian ailesinden Hayk Boğoslian gelip Reşkotanlar ziyaret edene kadar.
Boğoslian ailesi, Mıhemedê Mıstê’nin Suriye’ye geçirttiği ailelerden biridir. Soykırımdan kurtulan dedesi Serop, Çocuklarına, Mıhemedê Mıstê’nin ruhu için İslami kurallara uygun olarak her yıl bir kurban kesilmesini vasiyet etmiştir. Serop’un torunu Hayk, dedesinin yaklaşık bir asır önce başlattığı, Mıhemede Mıstê’nin ruhuna kurban kestirme ritüelini kesintisiz hâlâ sürdürmektedir.
Gulisor Akkum/ Sosyolog
Not: bu yazı 20.04 2015 Tarihinde Özgür Gündem Gazetesi’nde yayınlanmıştır.
Reşkotan Aşireti Mensuplarından Bazıları
Açılamalar:
1.Kirvelik: Müslüman Kürtlerin çocuklarını sünnet ettirirken yabancı birinin kucağına oturtarak, bu kişiyle kan bağıyla akraba olduklarına inandıkları bir ritüeldir.
2. Dengbêj: Ses sanatçısı
3. Stran: Destan ve ağıdın müzikal olarak seslendirildiği geleneksel bir Kürt müziği türü
Yararlanılan Kaynaklar:
1. (DEMİRER H.) 2008. Ha wer delal. Avesta Yayınları
2. 2011. Genelkurmay belgelerinde Kürt isyanları. Kaynak Yayınları
3. (KEVIRBIRİ S.) 2009. Sedsala qêrinekê. Do Yayınları
4. (KOLLETİF) 1998. Aşiretler raporu. Kaynak Yayınları
5. (ALÇITEPE G.) 2012. Kürt isyanları güncesi. Aram Yayınları
6. Sinan Çuluk. Reşkotan Aşireti Islahat Raporu
http://sinanculuk.blogspot.com.tr/2012/06/xix-yuzyilda-guneydogu-anadolu.html
or akkum [gulisorakkum@hotmail.com]
Yorumlar kapatıldı.