İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni- Yahudiler “Pakraduniler” Kim? (3)

Selçuk Silsüpür
Araştırmacı-yazar Dr. Gad Nassi, yazdığı eserinde; Pakradunilerin 20. yüzyılın ilk yarısına kadar özel gelenekleriyle Sivas/Divriği ile Erzincan/Eğin (Yeni adı Kemaliye) arasındaki bölgede varlıklarını sürdürdüklerini belirtiyor. Nassi’ye göre cemaatin yayılımı, Arapkir, Kapadokya ve Kilikya/Çukurova’ya kadar uzanıyor. Nassi, Pakraduni soyundan gelenlerin fiziki görünüşlerinin Ermenilerden farklı olduğunu, kafa yapısı olarak Yahudiler gibi Dolikosefal olduklarını kaydediyor. Bir Yahudi-Ermeni’si öldüğünde 7 gün iş yapmayıp Yahudilerde olduğu gibi yas tuttuklarını da kaydediyor.

Nassi, Pakradunilerin asla domuz eti yemediklerini, cumartesi günü çalışma yasağına uyduklarını, genelde cemaat içinden evlendiklerini ve soyadlarının da Yahudi kökenlerini anlatacak şekilde olduğunu ifade ediyor. Bunun da Ermeniler arasında “Yahudiliğin bir uzantısı” olarak değerlendirildiğini söylüyor. Nassi, Pakradunilerin, ticaret ve finans alanında çok becerikli olduklarını kaydederken, benzer bir grubun da geleneklerini koruyarak 19’uncu yüzyıla kadar Gürcistan’da Gürcüler içinde hayatiyetini devam ettirdiğini ifade ediyor. (6)
            Fransız Horace Sebastiani, Türkiye Ermenileriyle ilgili 1814 tarihli raporunda Ermenileri normal Ermeniler ve “Rafiziyyun/Rafiziler” olarak ikiye ayırır. Demek ki, Mareşal Horace Sebastiani, Fransa’nın Türkiye üzerinde taşıdığı gizli emellerin tahakkuk sahasına aktarılacağı zaman, Osmanlı topraklarında yaşayan bilumum unsurlardan istifade edebilmek için Anadolu topraklarında yaşayanları da iyiden iyiye tetkik etmiş veya ettirmiş!”
Dabağyan “Osmanlı İmparatorluğunda Şer Akımlar” kitabında bu raporu değerlendirirken, “Selçuklular devrinde, Alparslan’ın saflarına geçerek, Bizans’a karşı savaşan ve sonradan İslam Dinini kabul eden Ermenilerin büyük bir kısmı, ‘Alevi Mezhebi’ne geçmiş ve öyle kalmışlardır. (8)
Ermeni asıllı Türk vatandaşı yazar Torkom İstepanyan ise Pakradunilerle ilgili şu değerlendirmede bulunuyor: “Türk-Ermeni kardeşliğinin başlangıcı 11’inci yüzyıl ortalarına dayanır. 1064’te Pakraduni Ermeni Krallığına Bizanslılar tarafından son verilince, Bizans zulmüne dayanamayan Ermeniler Türklerin himayesine sığındılar. Bu devre onlar için huzur oldu. Vatanlarına sımsıkı bağlandılar. Türkler tarafından bunlardan’ bazılarına ‘Amiral’lik unvanı verildi. Böylece ilk Türk-Ermeni dostluğunun temeli atılmış oldu. Bu kardeşliğin en güzel kanıtı da bugün dünyanın dört bucağına serpilmiş olan Ermeni toplumunun günümüze dek varlığını sürdüren Türkçe kökenli soyadlarıdır. Örneğin, Romanya doğumlu olduğu halde dünya Ermenilerinin Ruhani Reisi Gatogigos Vazgen I’in soyadı ‘Balcıyan’dır.
KAYNAKçALAR: 6- Dr. Gad Nassi, “Jewish Journalism and Printing Houses in the Ottoman Empire and Modern Turkey” , İst. 2001,
7- Şahnazaryan-Ermeni Tarihi”, Paris-Fransa. Baskı tarihi: 1859, sayfa: 32,
8- Levon Panos Dabağyan, Emperyalistlerin Kıskacında Ermeni Tehciri, IQ Kültür Sanat yy. İst. 2007; 9- Suat Akgül, Ali Güler, Sorun olan Ermeniler / Türkar Yay. İst. 2003. s: 402

Yorumlar kapatıldı.