İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Süryani Halkı Kamışlı’da Şehitlerini Uğurluyor, Kamışlı’da İnsanlık Öldü!

Zeynep Tozduman

Bu yazımı Kamışlı’da terör yüzünden hayatlarını kaybeden Süryanilere ithaf ediyorum. Siz okurlarıma yeni bir yıla girerken yeni umutlar, barışa ve sevgiye dair güzel sözler söyleyemediğim için bu kez bağışlayın beni. Kalbim 30 Aralık 2015’de Kamışlı’da vuruldu, bu gün yastayım ve isyandayım. 30 Aralık 2015 günü, gece saat 22.00 sularında Suriye/ Kamışlı’da Süryani halkına ait olan 3 ayrı restorana (Miami, Gabriel ,Madinat al Shabab) İŞİD terör örgütü tarafından bombalı saldırı yapıldı.

1915 Soykırımından sonra Türkiye’den Suriye/Kamışlı’ya, göç eden Süryanilerin kurduğu bir kenttir Kamışlı. 30 Aralık 2015 günü yılbaşına saatler kala üç ayrı restorana yapılan bombalı saldırıda amaç kadim Hıristiyanlara Noel (Doğuş Bayramı)  ve yılbaşını kutlatmamaktır. Bunu Türkiye’de yılbaşı ve Noel bayramı öncesinde radikal İslamcıların; alanlarda, pankartlarda, Midyat’ta esnafların dükkânlarındaki karalama kampanyalarından biliyoruz. Hatta yılbaşı kutlanmasın diye ülkemiz havuz medyasında,  kalabalık yerlere gitmeyin İŞİD canlı bombaları yakalandı gibi asparagas haberlerle insanların yüreklerinde korku imparatorluğu yaratılmak istendi.
Ana gövdesi Türkiye’de, bir ayağı Irak’ta diğer ayağı Suriye’de olan İŞİD terör örgütü, 2014 Haziran’ından beri Süryani halkına etnik- dini- kültürel soykırım uyguluyor. İŞİD bombası bu kez Suriye’de patladı. Kamışlı’da bir yeni yıla daha kan bulaştı. Barışa kan değdi.
Bu hain saldırı da toplam 18 kişi hayatını kaybetti. Bunlardan 13’ü Süryani/ Keldani/ Arami/ Asurî’dir. Bu restoranlarda 5 Müslüman ( Kürt ve Arap )’da hayatını kaybetti. Ve 35’in üzerinde insan yaralandı ve hastanelerde ilk müdahalesi yapılmaktadır.
Soykırımın 100. yılında, Süryani halkının yüz yıllık kanayan yaralarına bir yenisi daha eklendi.  Suriye’de beş yıldır, Irak’ta son iki yıldır Kadim Hıristiyanlara, Alevilere ve özellikle Süryani halkına yapılan katliamlara başta ülkemizdeki devrimci- demokrat kamuoyu ve Avrupa nedense hep kuzuların sessizliğini oynadı. Fransa’daki bombalı saldırı için sokaklara çıkan Türkiyeli aydınlar, aktivistler neden Süryaniler için sokaklara çıkıp İŞİD’i protesto etmiyorlar?  Süryaniler devlet olamadığı ya da onların yaşadıkları bölgelerde petrol olmadığı ya da ya da hoşgörünün temsilcisi bu halkı, ciddiye almaya değer bulmadıkları için midir Acep? Diye düşünmeden edemiyor insan. 
Bu gün Süryaniler yok edilirken susanlar,  yarın sıra size geldiğinde Süryani’yi öldürtmeseydik dediğiniz anda ise vakit çok geç olacak. İnsanı yüceltmek bu kadar mı zor? Türkiye’nin batı cephesi 20 Temmuz’dan bu yana Mezopotamya’da yaşanan Kürt katliamlarını görmüyor, Kürt katliamlarını görmeyen yurdum insanları, Nusaybin’le tel örgülülerle ayrılan Kamışlı’daki katliamı ise hiç görmüyor.
2016’ya saatler kala yaşanan bu katliamda, Mardin (Turabdin) ’de yaşayan Süryaniler başta olmak üzere Avrupa’da ve dünyada yaşayan Süryanilerin hemen hepsi şu günlerde tedirginlik içerisindeler. İki gündür bu olayı sorup- soruşturduğum Süryani dernek, federasyon ve kişilerle telefon ve mail yoluyla yaptığım görüşmelerde, Radikal İslami terör örgütlerinin uyguladığı bu vahşetin ne zaman biteceğini hep sordular. Cevabı olmayan sorular bunlar.
Kamışlı ile yaptığım telefon görüşmelerinde şu anda Süryani halkı hiç olmadığı kadar kendilerini yalnız hissediyor. Görüşmelerde tekrar tekrar dile getirdikleri ‘’Kamışlı kantonunda ( Cizye vergisinin kaldırılması, Okullarda Süryanice eğitim verilmesi, İŞİD zulmünden kaçanların geride bıraktıkları metruklerinin verilmesi v.b. gibi bir dizi sorunların yeni anayasada düzenlenmesi talepleri var)  Kürt özgürlükçülerle yaşadıkları sorunlardan bu yana kendi ana yurtlarının Kürt bölgesi olarak anılmasındaki rahatsızlıkları da söylemeden edemiyorlar’’.  Anlaşılan bu konu canlarını çok yakmış. İşin en acısı da şu anda Kamışlı’da kime/ hangi örgüte nasıl güveneceklerini bilmiyorlar.
1915’de dünyanın gözü önünde soykırım yapıldığında dünya ne kadar sessiz kaldıysa bu gün de 30 Aralık 2015’de Kamışlı’da İŞİD terör örgütünün bombalı saldırısına yine sessiz. Süryaniler, sessiz sessiz ölüyor ey insanlık !.
Süryanileri asıl öldüren, insanların bu sessizliği olsa gerek.
Bu yüzden yalnızlaştırılmış ve kaderine terk edilmiş bir halktır Süryaniler.
İki yıl evvel 9 Haziran 2014’de Musul’a, Süryanilerin yaşadığı bölgeye İŞİD, ilk kez girdiğinde de dünya yine sessizliğini korumuştu. Ta ki İŞİD, Şengal’e girinceye kadar hiçbir Avrupa ülkesinde veya dünyanın herhangi bir yerinde İŞİD saldırıları başlangıçta hiç protesto edilmedi. Küresel güçlerin yarattığı İslami terör örgütlerinden biri olan İŞİD, bundan güç alarak bu çağda hayal bile kurulamayacak kadar büyük vahşete ve barbarlığa imza attı. Dünya İŞİD’i, Fransa’daki bombalı saldırı ile tanıdı. Küresel güçlerin beslemesi olan bu terör örgütlerinden orta doğuda en büyük zararı hep Süryaniler görmüştür.
16 Mart 1988’de Irak’ta Saddam’ın Halep’çe katliamında (Toplamda 5000 Kürt) 250 Süryani hayatını kaybetmiştir. Her katliamdan sonra ana yurtlarını terk etmek zorunda kalan Süryanilerin, mülteci olarak yaşadıkları ise ayrı bir trajedi. Bu yüzyıl,  dünyanın gözü önünde Süryani ve Ezidi kadınlarının köle pazarlarında İslam ülkelerine satıldığı, sırf dinlerinden ötürü rahibelerin kaçırıldığına da tanık oldu. Ama hala orta doğu cephesinde değişen bir şey yok.
Avrupa ve ABD kamuoyu, konu Süryaniler oldu mu hep üç maymunu oynuyorlar. Küresel güçlerin BOP projesi altında, orta doğu üzerindeki aç gözlü/doymak bilmez planları yüzünden Süryani halkı heder ediliyor ey insanlık! Bu acı, bu çığlık hepimizin olduğu kadar insanız.
2003 yılından bu yana yaklaşık 1,5 milyon Süryani göçe zorlanmıştır. İnsanın ata toprağından, yaşam alanı olan yerlerinden savaş ve katliamlar yüzünden göç ettirilmesi de bir soykırımdır. Şimdi ana yurtlarında ve yurt edindikleri yerleri cennete çevirdikleri Orta doğu coğrafyasında, yok olmak üzereler. Birleşmiş Milletler, Uluslar arası insan hakları ve barışsever kuruluşlar derhal Süryaniler ve bölgede katliama uğrayan halklar için güvenli bölgeler, kantonlar oluşturmak için mücadele etmedikçe Süryani halkı yakın bir gelecekte ana yurtlarında tamamen yok olacaktır. İnsanlık bahçesinin en nadide çiçeği olan Süryaniler, yok oldu mu inanın ki bu topraklarda insanlıkta yok olacaktır.
Geçtiğimiz günlerde Babiller’in 5000 yıllık barış ve sevgi isteyen bir vesikası bulunmuştu. Süryaniler, ısrarla ve inatla hatta Hıristiyanlıktan çok önce barış ve sevgi istedikçe hep vuruldular. Barışın temsilcisi olan Süryanilerin, tek suçu bu topraklarda hep barışı ve sevgiyi istemeleridir. Süryaniler, bu topraklarda aslında 1400 yıldır olmayan şeyi istiyorlar. Belki de bu yüzden 2500 yıldır köle anlayışı ile yaşıyorlar kim bilir? Ve inancım o dur ki bu topraklara bir gün barış gelecekse, tıpkı Süryanilerin tanrıları İsa Mesih’in dirildiği gibi bu; Süryani halkının yeniden dirilişi ile olacaktır. Bu da ülke düşüyle mümkün olacaktır.
Kamışlı’da ölen her canda barış ve sevgi utandı. Sizler hiç sorguladınız mı?  İnsanlık, İslam ülkelerinde nereye gidiyor? Diye. Yâda biz insanlığın neresindeyiz? Bir kez olsun vicdanlarımızla bakabilsek şu dünyaya ne olurdu? Ne olurdu Süryani halkının yaralarına merhem olabilseydik. Son yıllarda,  başta ülkemizde ve Irak- Suriye’de yaşatılan acılar yüzünden neredeyse yüreklerimiz enkaza dönüşmüş durumda. Yinede her şeye rağmen,  İnadına o enkazlarda yeşerttiğimiz umutlarımız var bizim. Bir kez sevdalanmışız sistemin ötekileştirdiklerine… İflah olmaz yaralarımız bundandır sol yanımızda.
Yüreğim şimdi Kamışlı gibi. Her katliamda can çekişiyor ruhum. Her insan katledildiğinde, hamile kadınlar öldürüldüğünde, masum bebeler bir fidan gibi toprağa düştüğünde benimde hücrelerim ölüyor birer, birer. Gelin, acıyı bal eylemeyelim artık. Bir gün olsun hep birlikte Süryani olalım…
Ya da ülkemizde Kürt olalım, Ermeni olalım, Rum, Ezidi, Çerkez, Arap, Alevi olalım ama illaki insan olalım. Yeter ki diğerinin acısını, acımız bilelim. Bir Süryani dostum Dr. Gabriel Oussi, Kamışlı ile ilgili yüreğindeki çığlığı şu dizelerle anlatıyordu ‘’ Kalbimi de Süryani şehitleriyle beraber Qamıslı’ya gömün’’.  Dr. Gabriel Oussi, İzmir’den sesimi duyar mı bilmem ama beni de Turabdin’e gömün diyorum. Bu faşist, acımasız dünyada sizleri geç tanıdık,  yeterince destek olamadık, çığlıklarınızı duyuramadık, en azından mezarımız aynı göğün altında olsun. İşte bu yüzden benimde kalbim, kamışlı’da sizlerle birlikte vuruldu.
Kamışlı’da hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, yaralılara acil şifalar diliyor, Süryani halkının ve Orta doğu halklarının başı sağ olsun diyorum.
ZEYNEP TOZDUMAN

Yorumlar kapatıldı.