İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni Meselesi

Pek çok kişinin malumu olduğu üzere 19. asrın ikinci yarısına kadar, Türklerle-Ermeniler Osmanlı coğrafyası içerisinde şehirde, köyde yan yana, iç içe yıllarca dostça oturmuşlar ve aralarında da ciddi sayılabilecek herhangi bir çatışma olmamıştır… Sultan Abdülhamid Hân tahta ilk çıktığı zamanda Mithat Paşa’nın yönetimde hakim olduğu zamanda yapılan 93 Harbinde yenilmiş, 1878 Berlin Antlaşması’nın 23. maddesinde yer alan Doğu Anadolu’da Ermeni ıslahatının yapılması için Sultan Abdülhamid Hân’a baskı yapılınca Sultan Abdülhamid Hân Ermeniler lehine yapılacak ıslahatların, ileriki zamanlarda muhtariyete ve daha sonra da bağımsızlığa yol açacağı endişesiyle bu ıslahatların uygulanmasında direnmişti. Sultan Abdülhamid Hân, 1894’de Alman Büyükelçisi Prens de Radolen’e söylediği, “Yemin ederim ki, Ermenilerin yanlış baskılarına kesin olarak boyun eğmeyeceğim. Ermenileri muhtariyete götürecek ıslahatı kabulden ise ölmeyi tercih ederim” sözleriyle son noktayı koymuştu.

***
Pek çok kişinin malumu olduğu üzere 19. asrın ikinci yarısına kadar, Türklerle-Ermeniler Osmanlı coğrafyası içerisinde şehirde, köyde yan yana, iç içe yıllarca dostça oturmuşlar ve aralarında da ciddi sayılabilecek herhangi bir çatışma olmamıştır.
Tarihçi Abdurrahman Şeref bu konu ile ilgili olarak şunları anlatır: “Ermeniler ehl-i silah ve kavgacı değil idiler. Kendi işleriyle, sanatla, ticaretle uğraşmışlardır. Devlete karşı vazifelerini tamamıyla ifa ettiklerinden hükümete hiçbir güçlük çıkarmamışlardır. Vilâyât-ı Sitte’yi terk ederek Anadolu’nun her tarafına ve Rumeli’nin bazı yerlerine yerleşmişlerdir.(…)Türklerle et- kemik misali hem halk, hem menfaat, hem nasip oldular. Bu itibarla devletle-Ermeniler arasında ciddi bir güven duygusu mevcut idi”
Ermeni yazar C. Oskanyan,1857’de yazdığı kitabında Abdurrahman Şerefi şu cümlelerle destekler: “Ermeniler Türkiye’de günlük hayatın esasını teşkil ediyordu. Türkler, sanayiin bütün dallarını onlara bırakmışlardı. Dolayısıyla bankacılar, tüccarlar, zanaatkârlar hep Ermeni idi. Aralarında his benzerliği, menfaat birliği mevcut. Duyguları ve adetleri aynı idi…”
Bu konu ile ilgili bir diğer tespit,1896–1897 yıllarında Anadolu’yu dolaşan, NewyorkHerald gazetesinin muhabiri Dr. George H.Hepworth’un raporundan alınmıştır. Hepworth, olaylar hakkında bir Ermeni’nin fikrini sorar ve ondan şu cevabı alır: “…Ah! Eskiden biz çok mesuttuk. Çok vergi ödüyorduk, fakat büyük ticari avantajlarımız vardı. Biz çok memnun, hatta çok müreffeh idik. Fakat Berlin Antlaşması ve İngiltere’nin işe karışması olmasaydı.(…) Eğer Avrupa bizimle meşgul olmasaydı biz bir istikbâle sahip olabilirdik, fakat bugünkü durumda bana öyle geliyor ki, biz mahkûm edilmiş bir toplumuz…”

Değerli kardeşlerim maalesef Ermeni meselesi dediğimiz mesele doğrudan doğruya Batılıların bizim başımıza açmış olduğu bir meseledir. Pek çok konuda olduğu gibi bu meselede de amaç bizleri zayıf düşürerek kendi politikalarını yürütmektir. Ermenileri de bu mevzuda kullanmışlardır.
Ermeni Meselesi, önce Rusya tarafından Doğu Anadolu üzerinden İskenderun ve Basra körfezlerine inmenin bir vasıtası olarak kullanılmak için başlatılmıştı. Daha sonra ise İngiltere’nin; Rusya’nın bu politikasını önlemek amacı ile Doğu Anadolu’da kendi etkisinde bir Ermeni Devleti kurma projesine sarılmasıyla ivme kazanmıştı. Birbirlerine zıt görünse de ortak paydası Osmanlı düşmanlığında birleşen bu politikalar Devlet-i Aliyye’yi oldukça zorlayacaktı.

Rusya ve İngiltere’nin ortaya koymuş olduğu bu politikalarının bir sonucu olarak, Sultan Abdülhamid Hân tahta ilk çıktığı zamanda Mithat Paşa’nın yönetimde hakim olduğu zamanda yapılan 93 Harbinde yenilmiş, 1878 Berlin Antlaşması’nın 23. maddesinde yer alan Doğu Anadolu’da Ermeni ıslahatının yapılması için Sultan Abdülhamid Hân’a baskı yapılınca Sultan Abdülhamid Hân Ermeniler lehine yapılacak ıslahatların, ileriki zamanlarda muhtariyete ve daha sonra da bağımsızlığa yol açacağı endişesiyle bu ıslahatların uygulanmasında direnmişti. Sultan Abdülhamid Hân, 1894’de Alman Büyükelçisi Prens de Radolen’e söylediği, “Yemin ederim ki, Ermenilerin yanlış baskılarına kesin olarak boyun eğmeyeceğim. Ermenileri muhtariyete götürecek ıslahatı kabulden ise ölmeyi tercih ederim” sözleriyle son noktayı koymuştu.

Yorumlar kapatıldı.