İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

AB-Türkiye anlaşmasında belirsizlikler

Elçin Poyrazlar
BBC Türkçe’ye konuşan İstanbul Politikalar Merkezi uzmanlarından Siyaset Bilimci Dr. Cengiz Aktar iki tarafın uzlaştığı mülteci eylem planının hayata geçmesinin imkansız olduğunu düşünenlerden. “Ben buna yalancı poker diyorum. AB Türkiye’nin 2 milyondan fazla Suriyeliyi zapt etmesini, mültecilere Arapça eğitim, istihdam, sosyal güvenlik sağlamasını bekliyor. Kendi insanına bakamayan Türkiye’nin bunu yapacağını düşünmek tek kelimeyle absürd” diyor Aktar. AB’nin mülteci krizi sürecinde koşul olarak öne sürdüğü AB ile Türkiye arasında 2013 yılında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nın Ankara tarafından uygulanması gerekiyor. Bu anlaşmayla Türkiye’de ya da AB üye ülkelerinden birinde ülkeye giriş, bulunma veya ikamet etme koşullarını sağlamayan kişilerin ilgili ülkeye geri gönderilmesi amaçlanıyor… Aktar’a göre Türkiye’nin bu kadar kısa bir sürede yol haritasında yer alan 72 koşulu yerine getirmesi pek mümkün değil. Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanma başarısının da dünyada yüzde 5 oranını geçmediğini söylüyor Aktar.

***
Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye’nin Suriyeli göçmen akınını kontrol altına almak için biraraya geldikleri zirvenin sonuçları belirsizliğini koruyor.
AB liderlerinin Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı zirve sonunda yapılan açıklama metninde Avrupa sınırlarına dayanan mültecilere yönelik ortak çalışma mesajı çıktı. Ancak Türkiye’nin vize serbestisi, mali katkı, üyelik sürecinin canlandırılması gibi talepleri AB’nin Ankara’ya getirdiği koşullara bağlı.
BBC Türkçe’ye konuşan İstanbul Politikalar Merkezi uzmanlarından Siyaset Bilimci Dr. Cengiz Aktar iki tarafın uzlaştığı mülteci eylem planının hayata geçmesinin imkansız olduğunu düşünenlerden.
“Ben buna yalancı poker diyorum. AB Türkiye’nin 2 milyondan fazla Suriyeliyi zapt etmesini, mültecilere Arapça eğitim, istihdam, sosyal güvenlik sağlamasını bekliyor. Kendi insanına bakamayan Türkiye’nin bunu yapacağını düşünmek tek kelimeyle absürd” diyor Aktar.
AB’nin mülteci krizi sürecinde koşul olarak öne sürdüğü AB ile Türkiye arasında 2013 yılında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nın Ankara tarafından uygulanması gerekiyor.
Bu anlaşmayla Türkiye’de ya da AB üye ülkelerinden birinde ülkeye giriş, bulunma veya ikamet etme koşullarını sağlamayan kişilerin ilgili ülkeye geri gönderilmesi amaçlanıyor.
29 Kasım’da düzenlenen zirvenin bilgilendirme metnine göre bu anlaşmanın Haziran 2016’da bütünüyle uygulamaya konması gerekiyor. Ayrıca Türkiye’nin vize serbestisi diyaloğu çerçevesinde hazırlanan yol haritasında yer alan koşulları da yerine getirmesi gerekli.
Vize serbestisi için koşullar
Aktar’a göre Türkiye’nin bu kadar kısa bir sürede yol haritasında yer alan 72 koşulu yerine getirmesi pek mümkün değil. Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanma başarısının da dünyada yüzde 5 oranını geçmediğini söylüyor Aktar.
Aktar “Türkiye’nin vizeleri kaldırdığı ülkelere yeniden vize koyması gerekecek. Ayrıca kişisel verileri korurken örneğin mal varlıkları gibi konularda şeffaflık da sağlayacak. Bu herkesin işine gelmeyecek” diyor.
Aktar’a göre bir diğer önemli anlaşmazlık konusu da mali katkı. Türkiye’ye göçmenler için yardım amacıyla verilecek 3 milyar euronun, 500 milyonunu AB Komisyonu sağlayacak.
“Geri kalan parayla ilgili bir tek İngiltere tahahütte bulundu. O da sözlü. Onun dışında hiçbir ülke para konusunda söz vermedi. Ayrıca AB Komisyonu’nun bu bütçeyi nereden bulacağı da belirsiz, katılım öncesi fonlardan mı yoksa yeni bir kaynaktan mı?” diyor Aktar.
TIKLAYIN: VİZE SERBESTİSİ NE KADAR GERÇEKÇİ?
Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande konuya ilişkin açıklamasında bu paranın Türkiye’ye koşullar yerine getirildikçe parça parça ödeneceğini söylemişti.
AKP Hükümeti’ne yakınlığıyla bilinen Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’ndan (SETA) Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı ise süreçten oldukça umutlu.
Mültecilere yönelik işbirliği anlaşmasını “iki tarafın da başarısı” olarak nitelendiren Bayraklı’ya göre AB bu sorunu ele almada oldukça geç kaldı.
“Konu özellikle Almanya’nın meselesi haline geldikten sonra AB bu konuda adım atmaya mecbur oldu. Bu, rasyonel bir temelde buluşulan, iki tarafın da çıkarına uygun bir anlaşma” diyor Bayraklı.
Bayraklı vize serbestisinin Ekim 2016 tarihinde uygulamaya konmasını gerçekçi buluyor: “Vize serbestisi Türkiye için kırmızı çizgidir. Eğer bu uygulanmazsa o zaman Türkiye’nin Geri Kabul Anlaşması’nı uygulamama veya durdurma hakkı var”.
Vize serbestisinin Türk vatandaşları için Avrupa’da oturmak ya da çalışmak anlamına gelmediğini söyleyen Bayraklı, “bu yalnızca Avrupa’nın Shengen bölgesine seyahat anlamına geliyor” dedi.
AB’nin vize serbestisini uygulamazsa daha büyük bir mülteci sorunuyla karşı karşıya kalacağını savunuyor Bayraklı.
“Mesele teknik değil siyasi”
Peki Türkiye’nin Geri Kabul Anlaşması’nda ve yol haritasında bulunan koşulları 10 ay gibi bir sürede yerine getirmesi mümkün mü?
“Türkiye çok kısa sürede büyük AB reformları yaptı. İktidarın iradesinin olması, parlamentoda çoğunluğa sahip olmaları ve tek başına iktidar olunması bence yerine getirilmesi için yeterli nedenler” diye yanıtlıyor Bayraklı.
Aktar ise konunun teknik değil, siyasi bir mesele olduğu kanısında.
“MİT Türkiye’de 3000 IŞİD’linin olduğunu açıkladı. Bu ülkede milyonlarca işsiz ya da kötü şartlarda çalışan işçiler var. Böyle bir durumda AB Türkiye’ye vizeyi kaldırabilir mi?” diyor Aktar.
Aktar’a göre anlaşma Almanya’nın ve diğer AB ülkelerinin iç kamuoylarına yönelik geliştirdikleri siyasi bir oyun:
“Bu ülkeler mülteci sorununu Türkiye ile hallettik diyorlar. Ama yaz gelince mülteciler akın akın Avrupa’ya gitmeye devam edecek. Bunu ne Türkiye ne de başka bir ülke üzerinden engellemeleri mümkün değil”.

Yorumlar kapatıldı.