Sultan II. Murat Han şöyle diyordu: Siz Rumlar, siz Ermeniler ve siz Yahudiler, hepiniz Müslümanlar gibi Allah’ın kulu ve benim tebaamsınız (vatandaşımsınız). Dinleriniz başka başkadır. Fakat hepiniz devlet kanunlarının ve irade-i şahanemin himayesindesiniz. Size tarh edilen (konulan) vergileri ödeyin. Bunların kullanılacakları maksatlar, sizin emniyetiniz ve refahınızdır.”… Fatih Sultan Mehmet’in de hem siyasi olarak hem de İslam kültür geleneğinin bir devamı olarak Hıristiyan (bilhassa Ortodoks) ahaliye son derece müsamahakâr davrandığı ve önemli imtiyazlarda bulunduğu malumdur… Kanuni Sultan Süleyman döneminde gayri Müslimler Osmanlı toplumunda, her türlü iş dalında rahatlıkla çalışabiliyorlardı. Süleymaniye camiinin yapımında tespit edilmiş olan 3523 ustanın %50 sinden fazlası, 1810 u Hıristiyan ve 1713 ü Müslüman dı… 1831 yılında yapılan nüfus sayımında Anadolu ve Rumeli de 8 milyon Müslüman yaşarken 4 milyon da Hıristiyan bululmakta olduğunu da son bir bilgi olarak paylaşalım.
***
Hele aşağıda yazılanları bir okuyun. Osmanlının padişahları bakın ülkedeki gayrimüslimlere nasıl davranmışlar. Bilmem bu sizlere bir şey anlatıyor mu? Arzu ederseniz başka örneklerde verebilirim. Evet; o dönemde değil Müslümanlar arasında, Müslümanlar ile gayrimüslimler arasında bile ayrışımcılık yokmuş. Baştakiler herkese karşı adaletli davranıyorlarmış. Herkes bir ve berabermiş. Sayın Aycı’nın duyurusunda belirttikleri üzere. Bunlar da size bir şey söylemiyorsa, yapacak bir şey kalmıyor. Allaha havale.
Sultan II. Murat Han şöyle diyordu: Siz Rumlar, siz Ermeniler ve siz Yahudiler, hepiniz Müslümanlar gibi Allah’ın kulu ve benim tebaamsınız (vatandaşımsınız). Dinleriniz başka başkadır. Fakat hepiniz devlet kanunlarının ve irade-i şahanemin himayesindesiniz. Size tarh edilen (konulan) vergileri ödeyin. Bunların kullanılacakları maksatlar, sizin emniyetiniz ve refahınızdır.”
Fatih Sultan Mehmet’in de hem siyasi olarak hem de İslam kültür geleneğinin bir devamı olarak Hıristiyan (bilhassa Ortodoks) ahaliye son derece müsamahakâr davrandığı ve önemli imtiyazlarda bulunduğu malumdur. O, Müslümanlar için vakıf eserler yaptırdığı gibi, Hıristiyanlar için de kilise yaptırarak vakfettiğine dair şu ifade şehir halkının tüm ihtiyaçlarını yöneticilerin dikkate aldıklarına güzel bir örnek olsa gerektir: “Seyyidi Ali mahallesinde olan keniseyi vakf buyurup evkaf-ı şerifelerine ilhak buyurmuşlardır.” (S.124)
Kanuni Sultan Süleyman döneminde gayri Müslimler Osmanlı toplumunda, her türlü iş dalında rahatlıkla çalışabiliyorlardı. Süleymaniye camiinin yapımında tespit edilmiş olan 3523 ustanın %50 sinden fazlası, 1810 u Hıristiyan ve 1713 ü Müslüman dı. Bu bilgi dahi gayri Müslim unsurların toplum içindeki konumunu, hem nüfus hem de nüfuz açısından göstermektedir. 1831 yılında yapılan nüfus sayımında Anadolu ve Rumeli de 8 milyon Müslüman yaşarken 4 milyon da Hıristiyan bululmakta olduğunu da son bir bilgi olarak paylaşalım.( Padişahlara ait bilgiler yazıya copy paste yapılarak alınmıştır )
Bu arada Prof. İlber Ortaylı bu gün sorunun nerede olduğuna ilişkin bir söz söylemiş.
“ İnsanların uzlaşmalarını değil, birbirlerine tahammül etmelerini istiyoruz. Almanlarda uzlaşamazlar ama devlet işlerine bu duygularını karıştırmazlar. Dışlama olabilir ama karşındakinin varlığını kabul edeceksin. Onu yapamıyoruz. Sorun burada.” Devlet kelimesinin yerine şirket kelimesini koyun ve yorumu siz yapın.
Yorumlar kapatıldı.