İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

TEOG: İslamcı eğitim politikası çarprazında Musevi öğrencilere “din kültürü” soruları sorunları

MEB tarafından bu yıl 8. sınıf öğrencilerinin gireceği merkezi ortak sınavlarda ilk kez Musevi öğrencilere, ayrı bir müfredat kapsamında hazırlanan “din kültürü ve ahlak bilgisi” soruları yöneltildi… AKP iktidarına göre din öğretisi sadece İslam`ın Sünni mezhebinin öğretisi olarak görmekte; kendilerini bu çerçevede tanımlamayan Alevilere, Caferilere, Şafilere ve başka inanç gruplarına da öğretiyi dayatmaktadır. Dayatmakla da kalmayıp inançlar arasında hangisinin “din” olup, hangisinin olmadığına karar verebileceğine inanmakta, kendi öngördüğü şekilde inanamayanların insanlıklarını sorgulamaktadır. Tüm bunlar kelimenin tam anlamıyla AYRIMCILIK`tır. Bu yaklaşımın eğitime empoze edilmesi ise aynı zamanda EĞİTİM HAKKININ İHLALİ`dir… Kamuoyunda yükselen tepkiler üzerine ÖSYM`nin bir adım geri atarak gayri Müslimlerin bu sorulardan muaf tutulacağı yönünde bir düzenleme yaptığını öğreniyoruz. Açıkça ifade etmek gerekir ki, böylesi bir düzenleme sorunu ortadan kaldırmaya yetmeyecektir… Söz konusu sorunun ortadan kalkmasının tek yolu vardır, o da, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorularının tümüyle bu sınavlardan çıkarılmasıdır.

***
Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında birinci dönem ortak sınavların ilk oturumu başladı. 24 Eylül oturumunda, sırasıyla Türkçe, matematik, din kültürü ve ahlak bilgisi ders yazılıları yapıldı. MEB tarafından bu yıl 8. sınıf öğrencilerinin gireceği merkezi ortak sınavlarda ilk kez Musevi öğrencilere, ayrı bir müfredat kapsamında hazırlanan “din kültürü ve ahlak bilgisi” soruları yöneltildi. Özel Ulus Musevi 1. Karma Ortaokulunun isteği üzerine hazırlanan din kültürü ve ahlak bilgisi sorularını, yalnızca bu okulun 8. sınıf öğrencileri yanıtladı, diğer okullardaki musevi öğrenciler ise bu sorulardan geçen yıl olduğu gibi bu yıl da muaf tutuldu.
teogayrimüslim2Ekim (2013) ayı sonunda yapılan ve 8. sınıf öğrencilerinin girdiği, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş sistemindeki 1. Dönem Ortak Sınavları’nda, Şalom gazetesinin aktardığı haberde; din sorularından muaf tutulan gayrimüslim öğrencilerin puanlamada mağdur oldukları anlaşılmıştı.
2013 Aralık ayı başında, Türk Musevi Cemaatinin bu haksızlığa karşı çözüm beklentisi açıklamaları bir süre cevapsız bırakılmıştı. İftar sofralarında ve her fırsatta, dinlerarası saygı ve anlayış dile getiren yetkililer, somut bir haksızlık yaratan uygulamalar karşısında sessiz kalmışlardılar. Daha önceki yıllarda din sorularından muaf olan öğrenciler aynı ağırlıkta sosyal soruları yanıtlarken 2013’te uygulanmaya başlanan yeni sistemle gayrimüslim öğrenciler altı kitapçık yerine beş kitapçık yanıtlama durumunda kaldılar.
TEOG-gayrimüslimUÖML Ortaokul Müdürü Zeynep Adıgüzel bu durumda yaşanan mağduriyeti Şalom gazetesine2013’te açıkladı: “Toplam ağırlıklı katsayı nedeniyle imtihanın tamamında aynı sayıda hata yapan, din sorularının tamamını doğru yanıtlayan bir öğrenci ile din bölümünden muaf olan gayrimüslim bir öğrenci arasında en az 1,5-2 puan fark oluyor. Bu fark, doğru cevaplanan soru sayısına göre 15 puana kadar çıkabiliyor. Bu durum özellikle okullara yerleştirmede önemli olacak çünkü 1.300.000 öğrencinin katıldığı bu sınavlarda 1,5-2 puan bile binlerce kişinin araya girmesine neden olabilir.” Adıgüzel, din sorularını yanıtlamayan öğrencilerin Galatasaray, İstanbul Erkek gibi  üst sıralarda yer alan okullara girmesinin mümkün olamayacağını hesapladıklarını da ekledi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası, ÖSYM ile ilgili Şubat 2013’te yaptığı açıklamada da; “okullarda okutulmakta olan din derslerini almayan gayrimüslimlerin durumunun ne olacağı”nı sorgulamış ve şunları vurgulamıştı:
“Sorun sadece İslam dinini benimsemeyen yurttaşların eğitim hakkıyla ilgili bir sorun olmanın çok ötesinde. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ile ilgili soruların üniversiteye giriş sınavında bir başarı ölçütü olarak değerlendirilmesi başlı başına kabul edilemez bir durumdu. Kaldı ki AKP iktidarına göre din öğretisi sadece İslam`ın Sünni mezhebinin öğretisi olarak görmekte; kendilerini bu çerçevede tanımlamayan Alevilere, Caferilere, Şafilere ve başka inanç gruplarına da öğretiyi dayatmaktadır. Dayatmakla da kalmayıp inançlar arasında hangisinin “din” olup, hangisinin olmadığına karar verebileceğine inanmakta, kendi öngördüğü şekilde inanamayanların insanlıklarını sorgulamaktadır. Tüm bunlar kelimenin tam anlamıyla AYRIMCILIK`tır. Bu yaklaşımın eğitime empoze edilmesi ise aynı zamanda EĞİTİM HAKKININ İHLALİ`dir. Sendikamız bu gerekçelerle söz konusu düzenlemeye karşı hukuki süreci başlatmış bulunmaktadır. Kamuoyunda yükselen tepkiler üzerine ÖSYM`nin bir adım geri atarak gayri müslimlerin bu sorulardan muaf tutulacağı yönünde bir düzenleme yaptığını öğreniyoruz. Açıkça ifade etmek gerekir ki, böylesi bir düzenleme sorunu ortadan kaldırmaya yetmeyecektir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorularının, üniversite giriş sınavlarında başarı ölçütlerinden biri haline getirilmesi, gayri Müslim öğrenciler muaf tutulsa bile, inançlar nedeniyle ayrımcılık, eşitsizlik ile eğitim hakkının ihlali olmaya devam edecektir. Söz konusu sorunun ortadan kalkmasının tek yolu vardır, o da, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorularının tümüyle bu sınavlardan çıkarılmasıdır. Eğitim Sen olarak hem bu konuda hem de genel olarak eğitimin iktidarın sistemi dinselleştirme girişimlerine alet etme çabalarının karşısında olduk ve olmaya devam edeceğiz.“

Yorumlar kapatıldı.