Salih Pişkin
İslam coğrafyası tam bir keşmekeş içinde, tam olarak orta çağı yaşıyor. İlmen, fikren ve dinen iflas etmiş vaziyette… Bu niye böyle oluyor? Hıristiyan dünyası bu denli barış ve huzur içinde yaşarken İslam dünyası bu enformatik çağda bu denli keşmekeş içinde nasıl kalabiliyor? Bunun temelinde bilgisizlik var. Eğitimsizlik var. Kültür emperyalizmi var. Taa Emevilerden beri gelen dinin siyasi saiklerle irdelenmesi var. Vasıfsız idarecilerin manipülasyonları ve yanıltmaları var. Korkunç bir çöküşün enkazı var. Şu anda hiçbir İslam ülkesinde yönetimler meşruiyetini halktan almamakta, gizli ya da açık bir şekilde güdümlü hareket etmektedirler.
***
İslam coğrafyası tam bir keşmekeş içinde, tam olarak orta çağı yaşıyor. İlmen, fikren ve dinen iflas etmiş vaziyette. I. Dünya Savaşı’nın ağır tahribatını üzerinden atamadığı gibi açtığı yaralar daha da derinleşmiştir. İslam dünyasının yöneticileri galip devletler tarafından problemleri çözecek nitelikten yoksun insanlar arasından seçilmiş, derinlikten yoksun kişilerden oluşmaktadır. Hepsinin derdi, soyu sopu, malı, mülkü ve hanedanının devamıdır. Demokrasinin ‘D’ sine dahi tahammülleri yoktur. Halk onlar için yönetilmesi gereken yığınlar hükmündedir.
Hal böyle olunca insanlar gerçeklerin çok uzağında övgü ve yergi gelgitlerinin fırtınaları arasında savrulup durmakta, dini ve dünyevi kaynakları tam olarak bilememekte, irdeleyememekte güç ve ilham alamamakta yanlışları ve doğruları teraziye koyamamaktadır. Yılların getirdiği ezilmişlikle, yenilmişlikle küçük bir ışık görse hemen gözleri kamaşmakta şartsız şurtsuz tabi olmaktadır. Sonuç ise hep hüsran olmaktadır. Ülkemizde de böyle olmuştur. On yıllardır insanlara özgürlük, barış, adalet demokrasi vadedenler, muktedir olur olmaz hanedanlık derdine düşmüş, milleti yüz üstü bırakmıştır.
Bu niye böyle oluyor? Hıristiyan dünyası bu denli barış ve huzur içinde yaşarken İslam dünyası bu enformatik çağda bu denli keşmekeş içinde nasıl kalabiliyor?
Bunun temelinde bilgisizlik var. Eğitimsizlik var. Kültür emperyalizmi var. Taa Emevilerden beri gelen dinin siyasi saiklerle irdelenmesi var. Vasıfsız idarecilerin manipülasyonları ve yanıltmaları var. Korkunç bir çöküşün enkazı var. Şu anda hiçbir İslam ülkesinde yönetimler meşruiyetini halktan almamakta, gizli ya da açık bir şekilde güdümlü hareket etmektedirler.
Peki, bu durumdan nasıl çıkılır? Ne yapmamız gerekir? Olaylar karşısında tavrımız ne olmalıdır? Kısaca ve kabaca halk olarak biz şu konularda kararlı olmalıyız:
* İllaki demokrasi demeliyiz. Şeklen değil öznel olarak tam demokrasi demeliyiz. Herkesi her şeyi sorgulamalıyız. Hiç kimseye özellikle siyasilere asla tabi olmamalıyız. Sürekli hal ve hareketlerini izlemeli, ilk yanlışında dur demeyi bilmeliyiz. Çünkü gücü elinde bulunduran kişi ya da gurubun yanılma ve yanıltma kat sayısı çok yüksektir. Onun yegâne freni ise basiretli, demokrasi katsayısı yüksek vatandaşların çokluğudur. Demokrasi bilincimizi yükseltmeliyiz.
** Eğer kendimize Müslüman diyorsak asgari seviyede Kur’an bilgisine sahip olmak için çaba göstermeliyiz. Akaidi öğrenmek için zaman ayırmalıyız. Bu meseleyi kesinlikle din adamlarına bırakmamalı kendimiz öğrenmek için çaba harcamalıyız. Çünkü din adamlarının 657 ye tabi devlet memuru olduğu gözden kaçırılmamalı, söyleyebildiklerinin sınırlı olduğu unutulmamalıdır. Din görevlilerinin yeterlilik konusu zaten başlı başına bir sorun olduğu göz ardı edilmemelidir.
Kur’anı Kerimi meal seviyesinde bir değil birkaç defa okumalı özümsemeliyiz. Göreceğiz ki Allah hep adalet diyor, hak diyor, hukuk diyor selamlaşın diyor, kimseye kötülük yapmayın diyor. Evrensel ne kadar doğru varsa hepsini Kur’an emrediyor. Kul hakkı yemeyi en büyük suç kabul edip af edilmez suçlar arasına alıyor. Yalanı yalancılığı ve haramı aşağılık vasıflar arasına koyuyor.
Bir bilgiyi tartmak için ölçü olmalı ölçümüz ister evrensel doğrular olsun ister Kur’an olsun aynı şeylerin istendiğini bilmemiz gerekir. Biz şu inanca sahibiz deyip de asgari bilgilerden yoksun olursak birileri bizi yanıltmak içi sürekli bu damarı kaşıyacaklarını unutmamalıyız. Öyle bilgi sahibi olmalıyız ki karşıdaki art niyetli kişi ya da kişiler bizleri kolay aldatılabilir görmemeli, görememeli.
*** Şartsız şurtsuz tüm dinlere, tüm mezheplere ve tüm milletlerle ön yargısız bir şekilde bakmalı, bireyler olarak herkesin fikrini açıkça söylemesine ortam hazırlamalı, hoşumuza gitmese dahi fikirlere saygılı olmalıyız. Ülkemiz özelinde söylemek gerekirse farklı mezheplerin tüm hakları amasız ve ancaksız bir şekilde verilmeli, bütün hakları teminat altına alınmalıdır. Herkesin nerede ibadet edeceğine karışılmamalı bütün inançlara eşit mesafede olunmalıdır. Bizler bireyler olarak bunun mücadelesini vermeli, verenleri desteklemeliyiz.
**** Ülkemizdeki farklı dil ile konuşan toplulukların önü açılmalı her topluluğun kendi kültürünü, geliştirmesine olanak sağlanmalı, kesinlikle anayasa ile teminat altına alınmalıdır. Bu Allah’ın insanlara verdiği temel haktır. Hiçbir gerekçe ile insanların diline, dinine ve milliyetine karışılmamalı bilakis güvence altına alınmalıdır.
***** Devlet dediğimiz yapı hepimizin vergileri ile meydana gelmiş bir kurumdur. Bu nedenle hizmetleri de herkese eşit olmalı vatandaşlar arasında kimi kriterlere göre ayrım yapılmamalı iş ehline verilmelidir. Vergiyi nasıl herkesten alıyorsan hizmeti de herkese götüreceksin buna mecbursun. Daha net söyleyecek olursak camiye para veriyorsan cem evine de kiliseye de havraya da para vereceksin. Okullarda Türkçe öğretiyorsan talibi varsa başka dilleri de öğreteceksin buna mecbursun. Dinen de mecbursun. Bizler vatandaş olarak bunları devletten ısrarla istemeliyiz. Şovenist söylemlere asla geçit vermemeliyiz.
****** Hangi gerekçe ile olursa olsun asla şiddete yer vermemeli, şiddeti övmemeli, övenlere fırsat vermemeliyiz. Bütün sorunları konuşarak ortak akılla çözmeyi şiar edinmeli bunun dışındaki bütün yollar kesinlikle kapatılmalıdır. Bizi yönetecek kişileri de bu kabiliyette olanlardan seçmeli, ima yolu ile de olsa şiddeti öven kişiler hemen makamından uzaklaştırılmalıdır. Unutmayalım değerli olan insan hayatıdır. Hiçbir gerekçe insan hayatından değerli değildir. Vatandaş olarak bu konuda tavizsiz olmalı, asla ödün vermemeliyiz.
******* Kaynakları ortak paylaşmalı, kişilere zümrelere ayrıcalıklar vermemeli, verenlere de dur demeliyiz. Bu ülke, bu topraklar hepimizinse zenginlikte hepimizindir. Hakça bölüşülmeli devlet israftan, şatafattan, yöneticiler de lüksten uzak durmalıdır. Halkın çalışan kesimi nasıl geçim sıkıntısı çekiyorsa devleti idare edenler de aynı sıkıntıları çekmeli, kendine farklı gerekçelerle iltimas geçmemelidir. Yapamıyorsa talip olmasın, kimse kimseyi devleti yönet diye zorlamamaktadır. Bu gönüllülük işi olmalı. Vatandaş olarak seçilenleri bu konulara ne kadar uyup uymadığını takip etmeli acımasızca eleştirmeliyiz.
******** Eğitim illaki eğitim, olmazsa olmaz değer. Bütün çocuklarımıza bütün “izm”lerden uzak hakkı, hukuku, hoşgörüyü doğruluğu esas alan bir eğitim vermeliyiz. Bunun için ne gerekiyorsa devlet olarak, millet olarak fedakârca yapmalıyız. Zorunlu din derslerini kaldırıp herkesin inancına uygun dini eğitim uygulaması ile birlikte alacağı ortamları hazırlamalıyız. Eğitimde hamasete yer vermemeli ilkeleri anlatıp yargıyı onlara bırakmalı, yüzü dünyaya dönük nesiller yetiştirmeliyiz Bunu ısrarla yerel yöneticiler de dâhil olmak üzere bütün yöneticilerden istemeliyiz.
Son olarak ya hepimiz mutlu olacağız ya da hepimiz mutsuzluk içinde birbirimizi hırpalayacağız. Ya adaletle hükmedip bolluk içinde yaşayacağız ya da kıtlık içinde birbirimizi boğazlayacağız. Ya mutluluk türküleri söyleyeceğiz ya da ağıtlar yakacağız.
Gelin bir olalım, diri olalım. Haklarımızı kimsenin insafına bırakmayalım.
SALİH PİŞKİN
Yorumlar kapatıldı.