İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Qoçgirî (Koçgiri) anıları

Yürünen her patikanın, gölgesinde oturulan her ağacın, her tepenin, her  vadinin, her dağın ruhu, yollarından geçen her Ermeni’nin her Rum’un her Yörük’ün, her Kürt’ün anıları, sevinçleri  en çoğu da acıları vardır. Qoçgirî, kadim Qoçgirî. Adı üstünde göç edenlerin yurdu, dağı çok, düzlüğü az Qoçgirî… Can havliyle dağlarına sığınan Alevilerin, Kürtlerin yurtlarından ettikleri Rum’ların üzüm bağları varmış şu yamaçta, karşıdaki tepenin yamacında bakır madenleri varmış, yukarıdaki vadide kiliseleri varmış.

Öyle ya yerleşikti Rum’lar buralarda, elbet bağları olacaktı, ibadethaneleri,  zanaatları olacaktı. Gelenler ne yapacaktı ki üzümü, madeni, onların kuş uçmaz kervan geçmez bu dağlara ihtiyaçları vardı, saklanmaları gerekiyordu. Düşman onlardı o sıralar.  Evini, bağını, kilisesini, dağını, taşını, toprağını, umutlarını, anılarını bırakıp giderken yanına sadece acılarını alan ‘Kurban olduğum Trabizonun Tanrısı..!’ diye haykıran adını çok duyduğum beynimin unutmayı tercih ettiği Rum amca, giderken hakkını da helal etmemişti zaten.

Zamanla Ermenilerle komşuluğu öğrenmişler. Yaylaları Ermenilerinkine yakınmış. Bakma sen iyi komşuymuş Ermeniler. Dedemin oyun arkadaşları varmış. Dedim ya isimlerini tutamıyorum aklımda. Zihnim dayanamıyor isimlerine. Qoçgirî vurgunu sırasında büyük  dedemler çocuklarını Ermenilere emanet edip daha yükseklere sığınmışlar. Neyse ki döndüklerinde çocuklar sağ salimmiş. Ne de olsa, Ermenilerin unutamayacakları daha derinlerde daha büyük acıları varmış o tarihlerde, elbette çocukları sahipleneceklerdi…
Büyüdüğünde dedem gelip İstanbul’a aramış çocukluk arkadaşlarını, anne ve babalarını bulmuş, çocuklar bırakıp gitmiş topraklarını hepten başka kıtalara.
Qoçgirî, dağlarına şarkılar yakılan kadim Qoçgirî. Her patikanda, tepende, her damla suyunda kaçarken gelenlerin,  bırakıp gidenlerin travmaları olan, anıların, acıların beşiği Qoçgirî. Dağlarında yürürken içimi kaplayan garip hislerin, tanımlayamadığım boşluğun, suçluluk hissinin bana özgü olduğunu sanırdım, bizden öncekiler daha acılıymış meğerse sonradan öğrendim. Bu dağlar bizim değil ki ondan mutlu olamadık biz buralarda derlerdi. Dedim ya umutları kaldı buradan gidenlerin, anıları var her adımda… Bize de kalmadı zaten, atalarımızın kaçıp gelirken yaşadıkları travmaları, bırakıp metropollere sığınırken biz de yaşadık.
Göç çocuklarının geçici yurdu, gelip sürekli kalamayanların vatanı, ulu dağların, dik yamaçların, soğuk suların ,derin acıların, kederin vatanı..
Dağlarında yaşamış Rum, Ermeni, Alevi , Kürt, Türk  tüm kadim halkların anısına..

Yorumlar kapatıldı.