By Yorgo Angelopoulos
Şimdi adının “Yorgo” olduğunu düşün! ve öyle oku lütfen…Bir “gavur dölü” olarak adlandırıldığım büyüdüğüm topraklarda hakkımı, hakları savunmaya çalıştım. Bu topraklarda yaşayan nefes alan herkesin yapması gerektiği gibi. Adı Hasan, Hüseyin, Ahmet, Mehmet olan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi. Tek farkımız isimlerimizdi Yorgo, Dimitri, Yanni…Bizi bu kadar ayıran, sizi bu kadar kızdıran Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Kağıtlarımızdaki din hanesinde yazan “Hristiyan” kelimesi mi? Bizler yaratılanı, yaratandan dolayı sevdiğinizi sanmıştık?…Osmanlı Teşkilatı Mahsusası’nın başında bulunan Eşref Kuşcubaşı der ki: Şu gerçeği tarih önünde tekrarlamak isterim; Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içinde yaşayan bütün Rumlar, Ermeniler, Yahudiler asla hain değillerdir.
***
Şimdi adının “Yorgo” olduğunu düşün! ve öyle oku lütfen..
Bu güne kadar “elçi” oldum. Yazdım paylaştım… Bir “gavur dölü” olarak adlandırıldığım büyüdüğüm topraklarda hakkımı, hakları savunmaya çalıştım.
Bu topraklarda yaşayan nefes alan herkesin yapması gerektiği gibi. Adı Hasan, Hüseyin, Ahmet, Mehmet olan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi. Tek farkımız isimlerimizdi Yorgo, Dimitri, Yanni…Bizi bu kadar ayıran, sizi bu kadar kızdıran Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Kağıtlarımızdaki din hanesinde yazan “Hristiyan” kelimesi mi? Bizler yaratılanı, yaratandan dolayı sevdiğinizi sanmıştık?
Biz Lanet Olasıca “Gavur Dölleri”
Aynı topraklarda yaşayıp, aynı huzurlu geleceği paylaşmak.
Evlatlarımızı yetiştirip, aile kurmalarını sağlamak, torunlarımızı sevmek. Gönül rahatlığı ile işe gidip gelmek, dostlarımızla karşılıklı çay içip boğaza bakarak birlikte dertleşmek. Çok şaşıracaksınız ama emeklilik planlarımız bile aynı, şehrin kalabalığından kaçıp bir sahil köyüne yerleşme düşüncelerimiz bile… Sizler gibi üzülüyor, seviliyor, terk ediliyor, mutlu oluyor, yetersiz asgari ücretle çalışıyoruz.
O iki yakanın bir araya gelmediği geçim sıkıntılarımız, evlatlarımız için gelecek korkularımız var…
Hrant Dink’in; “Evet, biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var. Var, çünkü kökümüz burada. Ama merak etmeyin. Bu toprakları alıp gitmek için değil. Bu toprakların gelip dibine gömülmek için” sözü hiçbir şey anlatamamış size.
Peki, yıllarca bir arada yaşayan Rum’ların, Ermeni’lerin, Türk’lerin eski hikayelerini de mi hiç duymadınız?
Hiç birinizin mi babaannesi anlatmadı, ya da dedesi?
Nasıl yaşadıklarını, nasıl birbirlerine saygı gösterdikleri, paskalya’larda nasıl hep beraber yumurta boyadıklarını.
Hristiyan komşuların kandillerde dağıttıkları kandil simitleri peki?
Onları da mı anlatan olmadı?
Size “İnsanlıktan” haber veren, hiç mi olmadı?
15 yaşındaki Jack Andraka Pankreas kanserini ölümcül evresine ulaşmadan bir yöntem tespit edip bütün dünyada ayakta alkışlanırken, Ahmet’i yaz tatillerinde kuran kursuna kapatarak gencecik beynini bilimle değil de ayetlerle doldurmanın yanlış olduğunu söylemek mi kötü?
18 yaşındaki Eesha Khare bataryaları 20 saniyede şarj eden şarj cihazını geliştirirken, Ayşe’nin okula gönderilmeyip, çocuk yaşta evlendirmeyin dememiz mi kötü?
17 yaşındaki Param Jaggi araba egzozlarından açığa çıkan karbondioksit gazını su yosunları kullanarak oksijene dönüştüren araç icat ederken, Mustafa İmam Hatiplerde ilerde vaazlar verip acaba kaç tane hristiyanı müslümanlığa dönüştüreceğim diye düşünmesin dediğimiz için mi kötüyüz?
Kimsenin dinine karışan yok görüşen yok, bu zihniyetten önce de müslüman olan bi halka, müslümanlığı bu kadar zoraki yaşatmaya çalışan bi zihniyet tarafından yönetilmek yanlıştır, demek ve bunu anlatmaya çalışmak mı kötü? Yoksa bunları söyleyenlerin adının Yorgo, Dimitri, Yanni olması mı?
Doğup büyüdüğünüz topraklarda adınızı bile söyleyemediğinizi düşünün! Eskiden kardeşçe yaşayanların şimdi azınlık olarak yaşamasının ne kadar zor olduğunu düşünün?
Şimdi adının “Yorgo” olduğunu düşün…
Bu ülkede bu baskı altında yaşıyor üstelik adını bile söylemeye korkuyorsun. Buna rağmen herkesin hakkını savunmaya çalışıyor olduğunu düşün!
Düşünebiliyor musun?
Şaka gibi değil mi?
Yorgo Der ki: Çakma Osmanlı’lara, Gerçek Osmanlı’dan bir not;
Osmanlı Teşkilatı Mahsusası’nın başında bulunan Eşref Kuşcubaşı der ki: Şu gerçeği tarih önünde tekrarlamak isterim; Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içinde yaşayan bütün Rumlar, Ermeniler, Yahudiler asla hain değillerdir. Aralarında öz ve halis Türk kadar bu topraklara bağlı, hatta bu topraklar için seve seve ölecek insanlar çıkmıştır. En nazik ve buhranlı günlerde birçok Ermeni ve Rum vatandaşlarımızdan, en vatanperver Türkleri gıpta ettirecek yakınlık görmüşüzdür… Bu, ahlak sahibi kadirşinas insanlar bizlerle beraber gülmüş, beraber ağlamışlardır.
Yorumlar kapatıldı.