Anadolu’daki Ermeni varlığı Hititlere kadar gider. Prehistorik dönem her ne kadar efsanelerle dolu olsa da tarihçiler ve araştırmacılar için önemli hipotezler taşır. Ermeni kimliği ile ilgili tarih de öyle… Ermeni sözlü tarihine (Hayg destanı) göre M.Ö. 12 yy. Hitit uygarlığın yıkılmasıyla Hay’ların ülkesi bağımsızlığına kavuştu. Anadolu’nun kadim halklarından biri olan bu topluluk Karadeniz havzası ve bugünkü Anadolu’nun doğu illeri Van, Sivas, Erzurum gibi şehirleri yurt edinmişlerdi. Herodot gibi antik Yunan tarihçilerin aktarımlarına göre Ermenilerin yaşadıkları bölgelerde kullandıkları dil son derece eski bir dildi.
1915’e kadar Ermenilerin yaşadıkları ülkenin jeo-politik konumu ne idiyse geçmişte de öyle idi, fakat her ne kadar Anadolu birçok devletlerin ve imparatorlukların çekişmesine ve çatışmasına sahne olsa da Anadolu’nun öz bir savunma gücü, ordusu yoktu. Dolayısıyla başka yerlerden gelen birçok halkların evi-yurdu oldu. Örneğin Türkler, Orta Asya’dan sadece Anadolu’ya gelmediler, dünyanın her yerine dağıldılar, fakat en sonunda toplandıkları yer Anadolu oldu, çünkü gittikleri diğer ülkelerin savunma mekanizmaları onların tutunmasını engelledi.
Anadolu’nun tamamen iç çehresinin değiştiği mutlak Osmanlı hakimiyeti olan 15. yy kadar yaşadıkları bölgelerde çeşitli krallıklar ve hanedanlıklar kurmayı başardılar. Kurdukları ülkeler çoğu kez diğer imparatorluklar ve devletlerin istilasına uğradı.
Son krallık Kilikya Ermeni Krallığı’dır. (1080 – 1375) Zeytun, Hacin, Tamarza; yani bugünkü Adana ve çevresinde bağımsız idari bir yapıya kavuşan Ermeni topluluğu kuzeyde Kırım; Avrupa’da Fransa, İtalya, Polonya; güneyde Kıbrıs, Yunanistan; doğuda Hindistan ve Çin’e kadar uzanan, özellikle deniz havzalarında ticari bir ağ kurdular. Bu sayede zengin, soylu bir elit Ermeni sınıfı oluştuğunu anlatmaktadır tarihçiler.
Bir dahaki sefer Ermenilerin Hıristiyanlık serüvenine bakacağız!
Kaynaklar:
Yves Termon, Ermeni Tabusu, İst.-1993
Günay Göksu Özdoğan, Füsun Üstel, Karin Karakaşlı Ferhat Kentel, Türkiye’de Ermeniler, İst.-2009
Steven Runciman, Geschichte der Kreuzzüge, München 2001
Handqerd Hellenkemper, Burgen der Kreuzritterzeit in der Grafschaft Edessa und im Königreich Kleinarmenien, Bonn 1976
Ermeniler ve Hıristiyanlık (2)
Pek çok değişik versiyonu olsa da Ermenilerin Hıristiyanlıkla olan serüveni 300 yılında Ermeni imparatorluğun yöneticisi Grigor (aydınlanmış) adında bir mülhecinin halkını Hıristiyanlığa geçmesini istemesiyle başlar. Böylelikle tarihte ilk kez Hıristiyanlığı resmi devlet dini yapan Ermeni krallığı olur. Bugün Ermeni topluluğun büyük bir çoğunluğu hala bu liderin adını taşıyan Gregoryen kilisesine bağlıdır.
İncil’de, Nuh’un insanlar da dahil tüm canlıların kurtuluşu olan gemisini Ermenilerin ruhani dünyasını sembolize eden Ağrı dağına karaya oturtması, Tanrı tarafından onlara yapılmış özel bir lütuf olduğu inancının doğmasına yol açtı. Ermenilerin, Hıristiyanlığı kolayca geçmesinin nedenlerden biri de eski Tanrıların yeni Tanrılarda yer değiştirmesi idi. Yeni inanç eksenine Ana Tanrıça Anahid’in yerine Meryem ana, kahramanlık Tanrısı Vahak’ının yerine de İsa’yı vaftiz eden Yahya peygamber kabul edildi.
Hıristiyanlık öncesi Ermenilerin pagan inancında ateş ve ışık kutsaldı. 21 Mart’ta “doğanın uyanış bayramı”, Gağant, 14 Şubat’ta Hıdırellez, Üzüm’ün yetiştiği ağustos ayında (şaraplı kutlamalar), Surp Zadik (Paskalya), Hampartsum (İsa’nın göğe yükseldiği yeniden dirilişi), Khaçmats (kutsal Haç’ın kendisine götürülüşü), Surp Dzınunt (vaftiz) gibi bir çok milli bayram ve ritüeller var/dı.
Dolayısıyla kurumlaşan Gregoryen kilisesi eski ile yeni (ritüel ve Tanrılar) karışımından diğer Hıristiyan mezheplerinden farklı bir kimlik yarattı.
Tarihte ilk defa bağımsız Ermeni patriğin kurucusu olan Surp Krikor Lusaviç, bugünkü Antalya’ya bağlı Kayseri’de kuruduğu kilisenin otoritesi 304 yılına kadar sürdü. Patrik, patrikhaneyi bir dönem Kilikya Ermeni krallığına taşınmış, fakat krallık Memluklar tarafından işgal uğrayınca Antalya’ya geri getirmek zorunda kalmıştı.
Ermenilerin topraklarını işgal eden Bizans’la da ilişkileri hiç iyi olmadı. Bizans’ın Gregoryen mezhebinden Protestanlığa geçmesi gibi çeşitli baskılara ve asimile edilme politikalarına maruz kalan büyük kitleler, toprağını terkederek batıya göç etmek zorunda kaldılar. Misyonerler aracılığıyla Katolik Roma ile Ermeni ruhban sınıfı arasında kurulan güçlü bir bağın sayesinde Ermeni halkının yönü bir dönem Roma’ya dönmüştü.
Ermeni topluluğu 6. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar süren savaşlarda Bizans-Sasani/İran tarafından bölündü. Bizans tarafında kalan Ermeniler, aynı devlet tarafından İstanbul’da yurt edinmesi için teşvik edildi. 11 yüzyıla yaklaştığında İstanbul’daki Ermeni nüfusu 10 bine yaklaşmıştı.
Fatih Sultan Mehmet 1461’de Rum Patrikhanesi’ne denge oluşturabilecek bir Ermeni patriğini kurdurdu İstanbul’da. Kuruluşun bir başka amacı başta vergi olmak üzere Osmanlı’da yaşayan Ermeni topluluğun tüm yükümlüklerinden sorumlu olmasıydı.
Bir başka faktör de yurt edindikleri toprakların jeo-stratejik konumu idi. Yıllarca Ermeni toprakları Hitit, İran, Yunan, Roma, Selçuklu, Rusya, Osmanlı, Memluk, İslam yayılmacılığı gibi bir çok dünya aktörlerin savaşlarına sahne oldu. Ermeni halkını kendi içinde böldüren bir diğer faktör ise Amerikan misyonerlerin yürüttüğü Protestanlık çalışmasıdır. Bu çalışmalar sadece kutuplara bölünen kendi toplumunu karşı karşıya getirmemişti, Müslüman Osmanlı’yı, Katolik Fransa ve Roma’yı da harekete geçirmiştir. Müslüman olmayanların İslam dışında din değiştirmesini yasak olan Ermenilerin gerek Roma gerekse ABD olan ilişkileri yüzünden şiddetle cezalandırmıştır. Hatta Yunanlıları “yediden yetmişe kadar kesin” fermanını veren II Mahmut Ermenileri için aynı şekilde İstanbul’dan topluca “temizleyin” fermanını vermiştir. Ne var ki bu çok çalkantılı dönemde padişahın aldığı karar gerek Avrupa ülkelerin tepkisi gerekse iç kargaşalıklar yüzünden yerine getirilmemişti.
Kaynaklar:
Günay Göksu Özdoğan, Füsun Üstel, Karin Karakaşlı, Ferhat Kentel; Türkiye’de Ermeniler / Cemaat – Birey ?Yurttaş, İst.-2009
Renê Grousset, Ermenilerin Tarih, İst.-2006
Arusyak Yumul, Religion, community and culture , the Turkish Armenians, University of Oxford-1992
Arsen Yarman, Ermeni Etibba Cemiyeti (1912-1922), 2014-İstanbul
Yorumlar kapatıldı.