ALIN OZINIAN*
Ermenistan’da 2 hafta sürdükten sonra geçen hafta ateşi sönen “elektrik zammına tepki hareketi” bir kez daha bölgesel dengeleri, ilişkileri hatta alışkanlıkları hatırlamak için iyi bir vesile oldu. Tepkiler sırasında zaman zaman bilgi kirlilikleri oluştu. Enformasyon eksikliği, kasıtlı çarpıtmalar ve bölgedeki geçmiş tepki eylemleri ile yapılan karşılaştırmalar sonucunda farklı yorumlar ortaya çıktı. Rusya hükümeti ve çok da özgür olduğunu söyleyemeyeceğimiz Rus basını ilk günden başlayarak olup biteni “hükümet karşıtı” bir eylem olarak duyururken, Batı’dan özellikle ABD tarafından desteklendiği iddiasını kısaca “Batı destekli devrim denemesi” tezini bir gerçek gibi göstermekten vazgeçmedi.
Geçmişte “muhalif” işadamı Gagik Dzarukyan’ın partisi olan “Müreffeh Ermenistan” yanlılarının Cumhurbaşkanı Sargisyan’ın istifasını istediklerinde ya da ülkedeki toplu taşıma araçlarına yapılan zamlarda ve farklı gerekçelerle gösteri yapan halkın “Rusya karşıtı” olarak görülmesi gibi, bu da kaçınılmazdı. Oysa geçmişte, aynı bu kez olduğu gibi eylemciler Rusya karşıtı olmadıklarını, sorunlarının hükümet politikaları olduğunu açıklamışlardı.
Batı’nın da hoşuna giden bir çekişme
Moskova’nın hassasiyetlerinden kaynaklı yorumlarının yanında, Batı’nın da son yıllarda olup biteni yine “Rusya’ya bir tepki” vurgusu ile yorumlaması aslında anlaşılır. Bu yaklaşım kuşkusuz Batı’dan uzaklaşan hükümetler ile halkları arasındaki anlaşmazlıkların altını çizmek, bölgenin “ağabeyi” Rusya’nın tüm müdahalelerine rağmen, içten içe eski SSCB alanının “kaynıyor, huzur bulamıyor” olduğunun mesajının verilmesine yönelik. Öyle ki bölgedeki tüm oyuncular, diğer ülkelerde olduğu gibi Ermenistan’daki en ufak bir çalkantıyı “Batı vs. Rusya” eksenine oturtmaya oldukça hevesli. 2008 yılında, Sargisyan’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasından hemen önce seçimlerinin şeffaf olmadığı gerekçesi ile yaşanan olaylar ve 10 kişinin ölümü ile sonuçlanan tarihe “Kanlı 1 Mart” olarak geçen protestoların bir “elektrik zammı eylemi” kadar Batı basınında yankılanmamış olması buna güzel bir örnek.
Zam, hükümetin değil Rus şirketinin sahip olduğu Ermenistan Elektrik Ağı’na aitti, her halükârda Cumhurbaşkan’ı Sargisyan bu zammı iptal ettirebilir miydi, zamanında özelleştirme daha sağlıklı yapılmış olsaydı bu darboğaz yaşanır mıydı soruları hâlâ sorulabilir. Fakat bugün Rus firmasına, daha doğrusu bu firmanın aklına eseni yapabileceği gerçeği ve hükümetin duyarsızlığından kaynaklanan öfkenin, Moskova karşıtlığı anlamına gelmediği ve bölgedeki askerî güvenlik açısından Ermeni halkın Rusya’nın nefesini hala ülkede duymak istediği çok açık. Ermenistan’daki gösteriler, elektrik zammı gibi daha dar odaklı bir konu nedeniyle patlak verse de, halk içinde işsizlik ve dış göç başta olmak üzere genel bir hoşnutsuzluk da mevcut. Hükümete duyulan güvensizlik halkın dahil edilmediği keskin siyasi manevralar sebebi ile genel ruh halini daha da olumsuz etkilemekte. Bu güvensizliğin derinleşmesindeki en somut adım uzun dönem AB ile müzakere ettikten sonra ani bir karar ile Rusya’nın liderliğindeki Avrasya Birliği’ne katılma belgesinin imzalanması oldu.
Rusya ile masaya oturabilmek
Kabul etmek gerekir elektrik krizi zammı, tepkisel protestolar, polisin kullandığı orantısız güç sadece ekonomik, kamusal ya da sosyal, kısaca iç siyaseti ilgilendiren bir sorun değildi. Temelde Ermenistan’ın dümeni Rusya’ya kırılmış dış siyasetinin ve artık sınırları zorlayan “adanmışlığının” yarattığı bir patlamaydı. Ermenistan halkının büyük kısmı, Rusya’nın askeri garantörlüğünü ve ekonomik yatırımlarını Ermenistan’da istiyor, hükümet de yüzünü Moskova’ya çeviriyor, o zaman sorun ne diye sorabiliriz. Halk hükümetin Rusya ile masaya kendinden emin oturabilmesini, kazan-kazan paydasında görüşebilmesini, kısaca pazarlık yapabilmesini istiyor. Konu, Rusya ile müttefik olup olmamak değil, müttefik ile bir olup halkı zor durumda bırakmamak.
Eylemler henüz ilk haftasındayken Sarkisyan’ın hükümetin zammın yükünü göğüsleyeceğini, halka yansıtmayıp devlet bütçesinden karşılanacağını ve suya beklenen zammın geri çekilmesinin açıklanması “gösterilerin büyümemesi için halkı rahatlatıyor” şeklinde yorumlandı. Bu yorumların doğruluk payı vardı, Sarkisyan kafasındaki anayasa değişiklikleri planlarını böyle bir protestoya kurban edemezdi. Fakat tüm bu hesapların yanında, bu durum, sivil toplumun sözünün ve taleplerinin artık Ermenistan’da dinleniyor olduğunun başarılı bir kanıtı. Elektrik dağıtım şirketine verilen 127.000 bin dolarlık cezanın yanında yatırım ve finansal alanda zorunlu bir denetimden geçmesi gerektiği kararı, Rusya’nın Ermenistan’a o günlerde çok iyi şartlarlar ile sağladığı 200 milyon dolar kredi, ve son olarak 2015 başında Gümrü şehrinde bir aileyi katleden ve Ermenistan’a teslim edilmeyen Rus asker Permyakov’un ani iade kararı, bir “halk zaferi” sayılmasa bile Moskova’nın da Ermenistan’da olup biteni yakından takip ettiği ve hükümeti Ermeni halkının önünde bu dar boğazdan kurtarmak için adımlar attığının örnekleri.
Ermenistan halkı, güvenliği ve özgürlüğü konusunda talepkâr, bu kaçınılmaz olarak dış siyasette bazı çelişkilere sebep olacak. Güçlenen sivil toplum hükümetin her yanlışında ayağa kalkarak, onu doğru yolu yönlendirebilecek mi, bunu zaman gösterecek…
Yorumlar kapatıldı.