İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Garo Paylan: İnkar politikasına karşı mücadele edeceğim

7 Haziran’da Türkiye’de  düzenlendiği 25’inci dönem milletvekili genel seçimlerinde resmi olmayan sonuçlara göre 3 Ermeni aday milletvekili oldu. Onlarda en çok ilgi gören , HDP’li Garo Paylan Ermenihaber.am’e verdiği özel demeçte , seçildikten sonra ilk kez Ermenistan basın mensubuna konuşup gelecek planlarını anlattı ve Ermenistan-Türkiye normalleşmesinin kendi çözüm yolunu sundu.

Demeci aşağıda sunuyoruz.
Eskiden daha çok eğitim konularlıyla ilgileniyordun. Siyasete bu ilgin nasıl ortaya geldi?
-“Ermeniyim” demek Türkiyede siyasi bir şey. Ermenilerle ya da kendi kimliğiyle ilgileniyorsan demek siyaset yapıyorsun. Ben de Ermeni derneklerde, vakıflarda ve okullarda çalıştım. Bütün yaptığım mücadele başımıza gelen dertlerle ilgiliydi. Bu mücadele sırasında politize olduk. Hrant Dink’in öldürüldüğu güne kadar ben hem okulda çalışıyordum hem de bir işadamıydım aynı zamanda. Ancak Dink’in öldürüldüğü gün benim için bu ülkede para kazanmanın anlamının yitirdiği gündü. Bir şeyler değiştirmek lazim diye düşündüm. Ve bütün hayatımı hem Hrantla ilgili mücadeleye hem de okullarımızla ilgili alabileceğimiz adalete adadım. 2011 yılında  Halkların Demokratik Kongresi, 2013 yılında ise partimizi kurduk.
Başka bir partiden adaylık önerisini alsaydın kabul edecek miydin?
– Hayır, etmem, çünkü ben hayatın  her alanında eşitliğe inanırım. Diğer partilerin demokrasi konularında “ama”ları “fakat”ları var, eşitliğe inanmıyorlar, partilerinde bir egemen, üst kimlik var. Partimizde ise “amasız”, “fakatsız” bir eşitlik var. Partimde kimliğim normalleşmiş durumda ve kendimi öteleşmiş hissetmiyorum.
Bildiğin gibi CHP’de ve AKP’de de Ermeni milletvekilleri var. Onlarla işbirliği yapmaya hazır mısın?
-Aslınada Selina yakın bir arkadaşım. Birlikte yol olacağımızı düşünüyorum. Markar  ise eski yıllarda birlikte mücadele ettiğimiz bir arkadaşımız. Erdoğan’a karşı ortak deklarasyonlar bile yazmıştık. Ancak Markar’ın son 3 yılın performansına baktığımızda tamamen o “mutlak adamı” ve iktidarı yüceleten bir dili var. Bu dile ben asla katılmam. Bu performansını değiştirirse, birlikte işbirliği yapabiliriz. Yoksa benim için Markar’ın Ermeni olduğu hiç bir şey ifade etmiyor. Benim için bazı Ermeni olmayanlar Markar’dan çok daha değerli olabilir. Partimde Ermeni olmayan pek çok dostum Ermeni meselesinde Markar’dan bin kat daha duyarlı ve ben bununla gurur duyuyorum.
Türkiye parlamentsounda bir Ermeni milletvekili olmak senin için ne ifade ediyor. Ermeni sorunlarla uğraşmak  sorumluluğunu taşıyor musun?
-Elbette taşıyorum. Çünkü  yüzleşmemizin 100 yılı var, Sevak var, Hrant var, Soykırımı konsuus var. Hesabı sorulacak kültürel bir kayıbımız var.  Ama ben şöyle düşünüyorum, bu konularda biz Ermenilerimiz tek başımıza mücadele versek, bir başarımız olmayacak. Partimizde başardığımız şey, bu sorunlarım Ermen olmayanlar tarafından seslendirilmesi. Ama tabii ki inkar politikasına karşı mücadele edecek birisi olacağım ve aynı zamanda toplumumuzdaki sorunların çözülmesi için sonuna kadar mücadele edeceğim.
Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi konusunda ise adımlar atacak mısın?
-Elbette. Ancak bu konuda benim için önemli olan bir şey var. Ermeni Soykırımı Türkiye’de oldu, ancak bazen Ermenistan ile Türkiye arasındaki bir mesela olarak ortaya koyulur. Soykırımı bu ülkede oldu, yüzleşme de burada olmalı. Ermenistan-Türkiye ilişkileri ise bu meselinin bir parçasıdır, temeli değil. Türkiye toplumda bu suçla ilgili bir idrak ve yüzlesme olgulanmamışsa , “protoköller gibi” uluslararası girişimler başarısız olur.
Yani ilişkilerin normalleşmesini Soykırımın tanınmasına mı bağlıyorsun? Bildiğin gibi Ermenistan Cumhurbaşkanı sınırların önkoşulsuz açılmasını önerdi.
-Evet biliyorum, ancak ben bu görüşü paylaşmıyorum. İlk önce Türkiye’de Ermeni Soykırımı idrak edilmeli, Ermeni kimliği normalleşmeli, Ermenistan’a karşı nefret ortadan kaldırılmalı. Tabii ki Ermenistan’ın ve diyasporanın verdiği mücadeleye  sonsuz saygı duruyorum. Bütün siyasi partilere, Taşnaklar’a dahil bunu söylüyorum, gelin Türkiye’de mücadele verelim. Her gelen Ermeni burada insanlara dokunuyor ve etkiliyor.
HDP’in kazanacağını bekliyor muydun?
-Bekliyordum. Türk toplumu değişti. Gecenin en karanlık noktası sabaha en yakın olan noktadır. Gerçekten en karanlık hisettiğimiz noktada Türkiye toplumu tepki verdi ve yeni bir aydınlık güne uyandık.
Yazar:   Astghik Igityan
Kaynak:   Ermenihaber.am

Yorumlar kapatıldı.