İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bilimsel Araştırmaların Sayısı Neden Az?

Fakat her iki tarafta yayınlananların hemen hemen hepsi kendi taraflarını savunup diğer tarafları suçlayan propaganda özelliğini taşımakta ve bilimsel üslûp ve sağlam teorik yapıya sahip olanlar bile aslında kendi teorilerinin ne kadar doğru ve meşru olduğunu vurgulayarak diğer düşüncelerini kabul etmemektedir. Yani bunlar da bilimsel yayın özelliğini taşıyan ama aslında propagandaya yönelik yayın diyebiliriz. Mesela Türkiye ve Azerbaycan gibi ülkelerde Ermeni tarihi, Ermeniler ve Ermeni Meselesi ile ilgili birçok yayınlar vardır. Ama onların içeriğinin çoğu “biz Ermenilere soykırımı yapmadık, tam tersine onlar bizi acımasız şekilde kestiler!” ve “Osmanlı zamanlarına kadar biz Ermenilerle birlikte barış içinde yaşıyorduk ve biz Ermenilerin hakkını savunurduk!” gibi söylemlerle Türkiye, Türkler ve Osmanlı’yı “suçsuz ve masum” göstermeye çalışmaktadırlar. Ermeni tarafını savunup Osmanlı ve Türkiye’yi suçlayan yayınlarda Ermeni diasporası, Ermenistan, Avrupa, Rusya ve Amerika tarafından yayınlanmıştır. Ama onların çoğu da Osmanlı’nın ne kadar acımasız ve barbar olduğunu ve Ermenilerin tarihte hep kıyımlara mağdur kaldığını göstermektedir.

***
20.  yüzyıldan itibaren günümüze kadar Ermeni Meselesi ve Ermeniler ile ilgili birçok kitaplar, makaleler ve denemeler hem Türkiye ve Türkiye’yi savunanlar tarafından, hem de Ermeniler ve onları savunanlar tarafından yayınlanmaktadır. Özellikle bu sene Ermeni Meselesi’nin 100. yıldönümüne denk olduğu için her iki tarafta Ermeni Meselesi ile ilgili yayınların sayısında ciddi artış bulunmaktadır.
Fakat her iki tarafta yayınlananların hemen hemen hepsi kendi taraflarını savunup diğer tarafları suçlayan propaganda özelliğini taşımakta ve bilimsel üslûp ve sağlam teorik yapıya sahip olanlar bile aslında kendi teorilerinin ne kadar doğru ve meşru olduğunu vurgulayarak diğer düşüncelerini kabul etmemektedir. Yani bunlar da bilimsel yayın özelliğini taşıyan ama aslında propagandaya yönelik yayın diyebiliriz. Mesela Türkiye ve Azerbaycan gibi ülkelerde Ermeni tarihi, Ermeniler ve Ermeni Meselesi ile ilgili birçok yayınlar vardır. Ama onların içeriğinin çoğu “biz Ermenilere soykırımı yapmadık, tam tersine onlar bizi acımasız şekilde kestiler!” ve “Osmanlı zamanlarına kadar biz Ermenilerle birlikte barış içinde yaşıyorduk ve biz Ermenilerin hakkını savunurduk!” gibi söylemlerle Türkiye, Türkler ve Osmanlı’yı “suçsuz ve masum” göstermeye çalışmaktadırlar.
Ermeni tarafını savunup Osmanlı ve Türkiye’yi suçlayan yayınlarda Ermeni diasporası, Ermenistan, Avrupa, Rusya ve Amerika tarafından yayınlanmıştır. Ama onların çoğu da Osmanlı’nın ne kadar acımasız ve barbar olduğunu ve Ermenilerin tarihte hep kıyımlara mağdur kaldığını göstermektedir.
Peki dünyadaki Ermeni araştırmaları neden bu kadar yoğun propagandayla dolduruldu?
Bu durum, dünyadaki Ermeni araştırmaların önemli derecede iç ve dış siyasetlerine bağlandığından kaynaklanmaktadır. İlk olarak diaspora ve Ermenistan’a bakarsak, Ermeni diasporası yaşadıklar ülkelerde her zaman asimilasyon tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ayrıca çağdaş dünyasındaki sekülerleşme ve liberalleşmeden dolayı kilisenin etkisi de azalmıştır. Bu yüzden Ermeni kimliği ve elitlerin yapısının meşruiyeti kaybolma kaygısı Ermeni diasporasında daha artmıştır. Yurtdışındaki Ermeniler kendilerini asimilasyondan koruyup kendi yapısını meşrulaştırmak için “Ermeni soykırımı” söylemini ve Türk nefretini aktif şekilde kullanmışlardır. Böylece Ermeni kimliği için “Ermeni Soykırımı” ve Türk düşmanlığı Ermeniler için vazgeçilmez unsur oldu ve diasporanın Ermeni olarak hayatta kalabilmek için kendilerinin “soykırım”a uğradıklarını savunarak devamlı Türkiye’yi suçlamak söz konusu olmuştur. Ermenistan da kendisinin şu anki konumda bir “ulus-devlet” olarak var olmanın meşruiyetini sağlamak için, Ermenileri yerde tutmak için ve diasporayla ilişkilerini pekiştirmek için “Ermeni Soykırımı” söylemini kullanmakta ve bu süreçte Ermenistan’ın iktidarı için de bu söylemin geçerliliğinin sürdürülmesi birinci plana çıkmaktadır.
Avrupa, Amerika ve Rusya için de kendi çıkarları için “Ermeni Soykırımı” tezini savunmaktadırlar. 15. yüzyıldan beri var olan kendi emperyalist sistem ve “Hıristiyan üstünlüğü”nün meşruiyetini devam ettirmek için ve kendi içindeki çelişkileri gizlemek için medeni ve gelişmiş Batı-vahşi ve gerici Doğu ikilemini yaratmıştır. Müslümanlar, Afrikalılar ve Asyalılara karşı bu güçlerin yaptığı vahşetler gizlenmekte ve kendi çıkarlarına uydukça “Türkiye’den daha kötü diktatör ülkesi” olan Çin’deki insan haklarının ihlaline Avrupa, Rusya ve Amerika gibi ülkeleri hiçbir şey söylememekte, hatta Çin ile ilişkileri geliştirmektedirler. Diğer yandan onların “Doğu” olarak saydığı Türkiye’yi asıllı ve asılsız konularla kötü gösterip kendisini daha üstün göstermeye çalışmaktadır. Ermeni Meselesi’ni bir “soykırım” olarak nitelendirip sürekli Türkiye’yi suçlamak, şu an dünyada hâkim olan Avrupa-Amerika merkezli sistemini koruyup kendilerini sürekli mükemmel ve üstün göstermek için son derece önemlidir. Bu bağlamda Avrupa ülkeleri, Amerika ve Rusya gibi ülkelerde sürekli Ermeni tezini savunan yayınlar yoğun şekilde basılmakta ve Türkiye ve Azerbaycan gibi ülkelerinin çağrılarını reddetmektedirler.
Türkiye’de Ermeni tezini savunanlar da aslında “ezen devlet ve burjuva-ezilen işçi, halk ve azınlık” ikilemi ve sınıf çatışma bağlamında siyaseti yorumlamaktadırlar. Ayrıca onlar öğretilen tarihin de gerçekten daha çok “ezen devlet”in görüşünü yansıttığını ileri sürmektedirler. Yani onlar kendi teorilerini savunmak ve Ermeniler üzerinden Türkiye’yi hedef almaktadırlar ve Ermenistan’daki normal halkların durumu ise onlar tarafından pek dikkate alınmamaktadır. Böylece Ermeni diaspora, Ermenistan, Avrupa-Amerika-Rusya gibi aktörler “Ermeni Soykırımı”nı kendi meşruiyetini koruyan araç olarak gördükleri için onların Ermeni araştırmaları gerçek “bilimsel çalışmaları”ndan daha çok kendilerinin haklılığını savunan propaganda çalışmalarına yönelmiştir.
Diğer yandan Türkiye ve Azerbaycan gibi ülkeler için Ermeni Meselesi’nin bir “soykırım” olarak tanınmasına yönelik çalışmalarını Türk dünyasını dünya sisteminden dışlayıp çöküşe uğratmayı hedefleyen propaganda çalışmaları olarak değerlendirmekte ve buna karşı çeşitli belgeleri kullanarak Ermeni-Avrupa propagandasının etkisini yok etmeye çalışmaktadır. Bu yüzden Türkiye’deki Ermeni araştırmaları genellikle Ermeni propagandasının gücünü sıfıra düşürmeye ağırlık vermekte ve Ermenileri çeşitli disiplinle araştırıp derin incelemeye ancak günümüzde yönelmeye başlamıştır. Böylece Türkiye ve Azerbaycan gibi ülkelerdeki Ermeni araştırmaları da bilimsel araştırmalardan daha çok Avrupa-Ermeni propaganda çalışmalarına karşı propaganda çalışmaları özelliğini taşımaktadır.
Yukarıda değerlendirdiğimiz gibi, Ermeni Meselesi ve dünyadaki Ermeni araştırmaları sadece tarihçiler arasında kalmadı ve artık siyasal hayat ve uluslararası politika alanına taşınmış durumdadır, çünkü her iki taraf için Ermeni Meselesi siyasal alandaki kendi çıkar ve meşruiyeti korumak için son derece önemli konu olmuştur. Böylece dünyada Ermeni Meselesi hakkında birçok propaganda kitaplar yayınlanmakta ve bu mesele sadece tarihçilerin gücüyle çözülmez olmuş durumdadır.

Yorumlar kapatıldı.